‘AKP ekonomiye patenaj yaptırıyor’

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, Ekonomi yönetiminin 2014 yılı sonu ile ilgili öngörüleri tutmamıştır” dedi. 2014 yılının ekonomisini değerlendiren Karakaya yaptığı yazılı basın açıklamasında şunları kaydetti:

“Büyüme ve üretim rakamları beklenenden düşük kalmış, enflasyon da öngörülen rakamların oldukça üzerine çıkmıştır. İşsizlik yüzde 10’un üzerine çıkarken, ihracattaki artış da düşük kalmıştır. 2014 yılında dar ve sabit gelirlinin vergi yükü daha da artmıştır. Bu bağlamda vergi gelirleri içerisindeki dolaylı vergilerin payı yüksekliğini hala muhafaza etmektedir. İç tasarruflar artırılamadığı gibi tasarruf oranları daha da düşmüştür. 2014’te petrol fiyatlarının önemli düzeyde düşmesine rağmen, Türk insanı dünyada hala en pahalı benzini ve mazotu tüketmeye devam etmektedir.

AKP hükümetleri son yıllarda adına “açılım” denilen ve ülkeyi sosyal, siyasi ve hatta ekonomik anlamda istikrarsızlıklara sürükleyen emperyal bir proje peşinden koşarken ekonomiyi arka plana itmiştir.

Sn. Davutoğlu’nun  “Ekonomide Dönüşüm Programları” adı altında yaptığı en son açıklama; AKP hükümetlerinin 12 yılda yapısal anlamda bir arpa boyu yol alamamış olduklarının itirafından başka bir şey değildir.

GAZ-FREN DERKEN ÜÇ YILDIR EKONOMİ PATENAJ YAPIYOR

Son yıllarda gaz-fren tartışmalarıyla hatırlanan AKP ekonomi yönetimi üç yıldır ekonomiye patenaj yaptırıyor. Ekonomi 2012 yılında yüzde 2,2, 2013 yılında ise yüzde 4,1 büyüyebilmişti. 2014 yılı için yüzde 4 olarak öngörülen, daha sonra Ekim ayında yüzde 3,3 olarak revize edilen yeni öngörünün tutturulması da mümkün görünmüyor.

2012 yılında, AKP ekonomi yönetimi İran’a altın satarak ihracatta rekorlar kırıp cari açığı kapatacağını ve bu gazla ekonominin roketleme yapacağını söylüyordu. Ancak, öyle olmadı 2013 yılının Aralık ayında çamura saplandı! 2014 yılı, o günden bu güne, hala sıçrayan çamurlardan aklanmayla meşgul olunan yıl oldu.  Bu nedenle, 2014 yılında ekonomi yönetimin aklına ne gaz geldi ne de fren; yeter ki tekerlek dönsün moduna girdiler, tekerlek döndü ama hep boşa döndü. Ne iş üretti ne de aş!

EKONOMİK VERİLERİ İŞLERİNE GELEN ÖLÇÜTLERE GÖRE DEĞERLENDİRİYORLAR

Başarı kullandığınız ölçüte ve baktığınız yere göre değişir. AKP hükümetleri ekonomi ile ilgili değerlendirmelerini işlerine geldiği gibi yapmaktadır. Örneğin faiz ve enflasyon oranlarından bahsederken sürekli geçmişteki yüksek oranlar hatırlatılıyor.

Oysa dünya son 12 yılda farklı bir ekonomik düzlemde hareket etmiş; gerek faiz gerekse enflasyon da 1990’lı yılların o yüksek oranları, sadece Türkiye’de değil, tüm ülkelerde tarihe karışmıştır. Bu, ekonomi yönetimlerinin bir başarısı olmaktan daha çok yaşanan ekonomik düzlemle alakalıdır. Bugün artık enflasyonun ortalama yüzde 3 civarına düştüğü bir Dünya’da; faizlerin ortalamada yüzde 5’e indiği bir kürede yaşıyoruz. Siz enflasyonu hedeflediğiniz yüzde 5’e dahi indirememiş, iki haneli rakamların etrafında dolandırıyorsanız; hala dünya ortalamasının iki katı faiz ödemeye devam ediyorsanız, bu neyin başarısı?

DÜNYA GELİRİNDEN ALDIĞIMIZ PAY ARTMAZ İSE; NASIL ZENGİNLEŞECEĞİZ? …

Türkiye’nin ekonomideki performansını kendisinin de içinde olduğu gelişmekte olan ülkelerin performansıyla karşılaştırdığımızda ekonomi yönetiminin çok da başarılı olmadığını görürüz.

Sürekli zenginleştik diyen AKP, bunun kime göre ve neye göre olduğunu söylemiyor. Zenginlik göreceli bir kavramdır. Bundan 20 sene önce kişi başına 10 bin dolar gelire sahip olmak elbette bir zenginlik ölçüsüydü. Evet, geçmiş yıllara göre milli gelirimiz artmıştır. Bir kısım artışın da yöntem değişikliği yaparken düzeltme yoluyla olduğunu unutmayalım. Peki, 12 yıllık sürede dünya toplam gelirinden aldığımız pay artmış mıdır? Hayır. Türkiye’nin 2000 yılında milli geliri Dünya toplam gelirinin yüzde 1,4’ü kadardı. 2013’de bu oran yine yüzde 1,4’dür. 2014 yılında da bir değişiklik olması mümkün görünmüyor. Demek ki 12 yıldır zenginleşme yolunda bir ilerleme olmamıştır. Borçlanarak yapılan tüketimle gerçek anlamda sürdürülebilir refah olacağını düşünüyorsanız, o başka. Çin aynı dönemde yüzde 4,8 olan oranı yüzde 15,8’e; Hindistan yüzde 4,4 olan oranı yüzde 6,6’ya; Endonezya yüzde 1,9 olan oranı yüzde 2,3’e çıkarmıştır.”