Ali BADEMCİ
Bölgemizde teröre dönüşen, evveliyatı masum İbni Teymiye’nin Selefiyesi gibi yeni yeni, dinle ilgisi olmayan ancak dini düşünce ve guruplarını ifâde eden deyimlerle tanışmağa, bilgisizliğimizi böylece gidermeye çalışıyoruz. Öyle ya, memlekette her şeye din gözlüğü ile bakılırsa tarihimizde olmayan din guruplarını tartışmaya başlayacağız. İsmailiye’nin adıHaşhaşilik olduktan sonra şimdi de, Said Nursi’nin Nurculuğuna yeni bir kulp takılarak Tahşiyecilik diye bir şey çıkmış. Haşiye’den gelen Tahşiye, Arapça asıllı eski bir deyim olunca hepimiz bunun kerametini düşünüyoruz. Zavallı milletim hiç böyle teferruat ile uğraşmaz ki merak etsin! Zaten çok da gerekli değil; Arap’ın her işi çetrefilli; başını yemeye yesin de, bizim başımızı neden ağrıtıyor da, Türk insanını bilgisiz duruma düşürüyor. Haşiye, bir fikir ve düşünceyi ifâde eden bir yazının altına-üstüne veya kenarına konulan not demektir. Yani bir nevi dipnot – ilknot ve son not görevi yapmaktadır. Tahşiye de Haşiye yazma anlamına gelmektedir.
Efendim, öyle edebiyat ile uzun uzadıya kafanızı karıştırmayayım; elbette bunlara gerek yok ve bildiklerimiz bize fazlasıyla yeter! Biliyorsunuz kısacaCemaat diye tanımlanan Gülen Hareketi’nin temeliSaidi Nursi’nin Nurculuğudur. Hocaefendi de, Üstadın hayatta öğrencilerinden birisiymiş! Bu konuda Hocaefendi’nin dünya kadar kitabı ve yayınları mevcut.Nurculuğun temeli de Nakşilik imiş; şükür Tanrı’ya bu işlere hiç bulaşmadık! Özellikle Nurculuğun, dini değil arka gündemi olan bir siyasi hareket olduğuna inananlardanım. Herkesin değişik bir yorumu var ama Nurculuğun, masum bir dini hareket olmadığı kamuoyunda hâkimdir. Aslında üç-beş câhil, fakat tertemiz insanın dışında, benzer dini hareketlerle uğraşanlar da pek azdır. Türk Milleti Müslüman olduğundan beri Tanrı ile kendisin arasına kimsenin girmesini istememiştir ve inançlarında teferruata da rağbet etmemektedir.
Tabii, bizim İslâmcı iktidarın bu işlerin neresinde olduğu çok belli değil; içinde mi, dışında mı, ortasında mı bilmiyoruz! Cemaat dediğimiz Gülen Hareketi, güya Ilımlı İslâm’ı temsil ediyormuş! Dinler arası diyalogkabilinden çağrışımlar da, bunun sonucu imiş ve Nurculuğun Türk fraksiyonu imiş! Sakın Türk Müslümanlığı olarak anlamayın; o apayrı bir mesele! Hocaefendi’nin bu ve benzer görüşlerini beğenmeyip, bir nevi “Haşiye”yazanlar da, Tahşiyeci-Nurcularmış! Fethullah Gülen’in Türk olmasına karşılık, Tahşiyeci Muşlu “Efendi”de Kürt’müş. Dolayısıyla Tahşiyeciler el-Kaide’ye meyyalmiş! Ve birkaç kere de, operasyon yiyerek kodese girmişler! Şimdi ise ısrarlı şikâyetlerle intikam alıyorlarmış! Ehh, hükümet de biraz Kürtçülüğe meyyal ya! Kürt ve Türk Nurculuğu çarpışıyormuş! Evet, böyle bir kavga on yıldan beri var; yani fraksiyon kavgası! Cemaatçiler de, bunları dizilere konu edip deşifre ediyormuş! İşte 14 Aralık’ta başlayan operasyonun geri cephesi bu imiş! Bu durumda biz milliyetçilere de, Cemaatçi kanadı desteklemek kalıyor! Hayırdır inşallah! Yarın bir gün Şerefhan ve İdris Bitlisi kavgası da çıkabilir! Selâhiddin Eyyubi gibi! Artık Kürtçülüğün de miras kavgasını yapacağız!
Siz meseleye hep din gözü ile bakarsanız, daha bakalım ne kadar dini gurup çıkacak? Zaten bu işi planlayanlar da, böyle bir ortam ve kargaşalık istiyor! İşin içyüzünü iyi bilenler bu sebeple bugün Türkiye’deki derin Sünni siyasetin böyle gruplaşmalara çok müsait olduğunu belirtiyorlar da, bizim çok dikkatimizi çekmiyor. Dolayısıyla “Türkiye hızla Suriye ve Irak ortamına sürükleniyor” diyenlerin kehanetleri gerçekleşmeye başlıyor. Siz milletin asli düşüncesinden ayrılır, milliyetçiliği de ayaklar altına alırsanız, işte böyle olur da; işin içinden çıkamazsınız! Acaba sizde mi böyle istiyordunuz bay iktidar!
Sağlıcakla kalın.