MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, 14 Aralık operasyonuyla ilgili kurgulanmış sanal bir terör örgütüyle Türkiye’nin karşı karşıya olunduğunu belirterek, “Darbe ya da örgütün failleri olarak Gezi’nin ağacını, Çarşı’nın futbol topunu, Dumanlı’nın köşe yazısı, dizinin senaryosunu ilan etmek akıl alacak bir iş değildir. Bu, cinnet halinin somut yansımasıdır. Futbol topuyla, köşe yazısıyla, dizi ve senaryoyla darbe yapmak AKP zekâsının kavrayabileceği bir gerçek olsa gerek.
Meclis’te basın toplantısı düzenleyen Yeniçeri, AKP’nin iktidar gibi değil kullanılan edilgen bir yapı olarak yaşananlardan yakındığına dikkat çekti. “Her türlü kötülüğün kaynağı olan ‘Paralel Yapı’ adlı bir güç, devletin derinliklerinde AKP’nin yetki alanına müdahale etmiş ve AKP’ye darbe yapmış.” diyen Yeniçeri, “Söylenenler gerçekse AKP yönetimi ve denetimi altındaki devleti yönetememiş demektir. Devletin derinliklerine paralel, dinleyici, yargılayıcı casuslar sızıyor. AKP hükümetinin haberi olmuyor. Bu nasıl bir gaflet, saflık ve basiretsizliktir anlaşılır gibi değildir. Paralel yapı yargıya, TÜBİTAK’a emniyete her önüne gelen yere sızıyor, AKP’li yetkililer de bu durumdan sızlanıyor. Devleti ve kurumlarını ağzına kadar casus, ajan ve istihbaratçıyla dolduran bir iktidarın, bu ülkeye yapacağı en büyük iyilik istifa etmektir.” diye konuştu.
İktidarın kumpasçı olarak nitelendirdiği gazeteci ve senaristleri terör örgütü bağlamında sorguladığını dile getiren Yeniçeri, şöyle devam etti: “İktidarın azat kabul etmez kalemlerinin söylediklerinin tamamı çalınan minareye kılıf bulma faaliyetleridir. Kimse, gazeteciler de dâhil olmak üzere, soruşturmadan istisna değildir. Ancak siz, hükümetin doğrudan hedef ilan ettiği ve sürtüşme halinde olduğu bir gazetenin genel yayın müdürünü gözaltına alırsanız eğer, bu açıkça bir susturma çabası olduğu için başka bir gerekçe aramaya gerek yoktur. Bu durumda hiçbir hükümet, hazırlanması yılları bulacak bir iddianamenin açıklanmasını bekleyin diyemez. Gazetecilere yönelik suçlamaların ve delillerinin neler olduğunu kamu vicdanını rahatlatacak şekilde açıklanmalıdır. Kaldı ki AKP, ‘paralel yapı’ adı altında yürütülen soruşturmalarla savaşa hazırlanır bir tavır içinde görülüyor. Özel yasaların, özel yargıçlıkların, özel birimlerin kurulduğu bir sürecin sonunda soruşturmalar gerçekleşiyor. Basın ve ifade özgürlüğünün, kişinin temel hak ve özgürlükler yok sayılıyor. Basın ve ifade özgürlüğüne yönelik olarak AB’den ya da ABD’den gelen eleştirilere de adamlarını korumak amaçlı deyip geçiştiriyorlar.”
Bütün bunları AKP’nin, terör örgütü ve paralelle mücadele kılıfı altında yürüttüğünü belirten Yeniçeri, AKP’nin lügatinde terörle mücadele olmadığını vurguladı. “AKP gerçek bir terör örgütü bulsa onunla derhal müzakereye başlar. AKP için terörle mücadele değil müzakere esastır.” diyen Yeniçeri, böyle bir örgüt olsaydı ve Ekrem Dumanlı da bunun lideri olsaydı şimdi Çağlayan’da Hakan Fidan ile müzakere yapılıyor olacağını söyledi.
Güneydoğu’da sanal değil somut bir terör örgütü olduğunun altını çizen Yeniçeri, “Yargı yapan, yol kesen, vergi toplayan, özerklik ilan eden, adı da KCK olan gerçek bir paralel devlet ve silahlı terör örgütü var. Her gün meydan okuyor, tehdit ediyor ve eylem yapıyor! Kısaca AKP ülkenin birliğini ve bütünlüğünü tehdit eden gerçek terör örgütünü ve eylemlerini görmezlikten geliyor. Buna karşın gazetede köşe yazan, elinde kamera ile dizi çeken ve senaryo yazan insanları terör örgütü mensubu olarak ilan ediyor. İnsan aklıyla alay ederek bunları yapıyor. Kurgulanmış sanal bir terör örgütüyle Türkiye karşı karşıyadır. Darbe ya da örgütün failleri olarak Gezi’nin ağacını, Çarşı’nın futbol topunu, Dumanlı’nın köşe yazısı, dizinin senaryosunu ilan etmek akıl alacak bir iş değildir. Bu cinnet halinin somut yansımasıdır. Futbol topuyla, köşe yazısıyla, dizi ve senaryoyla darbe yapmak AKP zekâsının kavrayabileceği bir gerçek olsa gerek! Ağaç ile darağacı, futbol topu ile 105 milimetrik topu AKP’nin kurmayları birbirine karıştırmıştır. AKP Kumpası arıyorsa Ergenekon, Oda TV., Şike, Balyoz vb. davalara bakmalıdır. Gerçek kumpas oradadır ve o kumpasın içinde o davaların savcısı olduğunu söyleyen şahıs da vardır.” şeklinde konuştu.
“Cumhurbaşkanının taraf olduğu, cumhuriyet başsavcısı gibi konuştuğu bir yerde adalet aramak abesle iştigaldir.” diyen Yeniçeri, “Bu şartlar altında muhtemelen savcılar da belki seslendirerek değil ama davranışlarıyla bir zamanlar Yassıada’nın hakiminin söylediği gibi Dumanlı ve Karaca’ya ‘Sizi buraya tıkayan kuvvet böyle istiyor’ mesajını vereceklerdir.” ifadelerini kullandı.
AKP’nin çözüm ortağıyla ciddi hazırlıkları gözden kaçırıldığını ifade eden Yeniçeri, 6/7 Ekim olaylarının esasen Öcalan’ın serbest bırakılmasıyla ilgili takvimde, AKP/İmralı hattındaki ihtilaftan kaynaklandığını belirtti. Bu yüzden İmralı’daki bebek katilinin sabrının son aşamasına geldiğini açıkladığını kaydetti. “Meğerse Öcalan, Güneşin Oğluymuş, haberimiz yokmuş.” diyen Yeniçeri, Öcalan’ın 6/7 Ekimde düğmeye basan kişi olduğuna dikkat çekti. Yeniçeri, şöyle devam etti:
“AKP, iktidarının Öcalan’ı İmralı’dan çıkarmaya ve süreci umut olarak halka pazarlamaya bağlı olduğunu düşünüyor. Hükümet bağlı yazarlar, görevliler, aktörler ve bakanlar Öcalan’ın serbest bırakılmasına kamuoyunu hazırlıyor! Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Yardımcısı, Danışmanı, emekli olanı ve halen görevde bulunanıyla, MİT’i, sanatçısı ve gazetecisiyle Öcalan’ın İmralı’dan çıkması için halkı hazırladıkları açıktır! Bu arada HDP ile AKP elleri birbirlerinin ve İmralı’nın elinde, gözleri kamuoyu üzerinde ‘bul karayı al parayı’ oyununu oynayan dolandırıcılara benziyor. Onları izleyenler de boş gözlerle işin nereye varacağını gözlüyor. Son sözü Türk halkı söyleyecek de nasıl söyleyecek?”
Eski 4 bakanla ilgili kurulan Meclis Soruşturma Komisyonuyla ilgili bir soruya Yeniçeri, “Soruşturma komisyonu değil ‘Soruşturmama ve Alıştırma Komisyonu’dur. ‘Soruşturmama ve Alıştırma Komisyonu, faaliyetlerini ‘önce uyut, sonra unut’ stratejisiyle devreye sokmuştur. Böyle bir komisyondan gerçek manada Yüce Divan çıkması mümkün değil. Çıkarsa da mutlaka orayı da ayarlamışlardır.” ifadelerini kullandı.
Gözaltına alınan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’ya sorulan sorularla ilgili Yeniçeri, “Basın ve ifade özgürlüğü yok demektir. Otokrasi veya diktatörlüğü giden bir yöntem belirlenmiş olur. Bu açık ve nettir. Soruları ben de okudum. O soruların sorulması tam bir garabettir.” şeklinde konuştu.
Bir başka soru üzerine Yeniçeri, yolsuzlukların Türkiye’de normalleştiğini ifade etti. Parti binalarının aranarak afişlerin indirilmesi, yolsuzlukla ilgili konferanslara yer verilmemesinin AKP iktidarının her türlü yapmış olduğu yolsuzluk ve haksızlıkların halka ulaştırmamayı hedeflediğini dile getiren Yeniçeri, bütün umutlarının 2015 seçimleri olduğunu ve var olma yok olma meselesi olarak ortaya çıkacağını ifade etti.
17/25 Aralık’taki soruşturmada paraların iade edilmesiyle ilgili de Yeniçeri, “Bu paraların kaynağı açıklanamadı. Kamu vicdanı nasıl karşılayacak bilmiyorum. Hukuksuzluklarını hukuk, yasadışılılıklarını yasa haline getirdiği ve getireceği; bundan sonra da bu faaliyetlerini artırarak devam edecek.” ifadelerini kullandı.