Üç Hilâl’in Kahramanları
Ahmet B.Karabacak
Ankara’da olduğum bir gün, Kırıkkale’li arkadaşlar, ilçelerinde (Kırıkkale o zaman Ankara’nın ilçesi idi) gençlerin judo-karate çalışması yaptıklarını, bir salon tuttuklarını söylediler. Benim ilgilendiğimi görünce beraber onları ziyaret etmemizi teklif ettiler. 1966 yılları idi ve o günlerde hemen herkes bizden uzak durmağa çalışıyordu. Doğru dürüst bir teşkilâtı olmayan partinin Kırıkkale’de ilçe teşkilâtını daha önce kurduğunu biliyordum. Birkaç arkadaş Kırıkkale’ye gittik. Gerçekten gençler toplanmışlar, bir binanın bodrumunu spor salonu haline getirmişler, burada gençliği bir araya getirmeğe çalışıyorlardı. İlk nüvelerin atıldığı yerlerden biridir Kırıkkale. Aynı zamanda çok önemli bir yerdir…
(Türkeş’de Kırıkkale’ye çok önem verirdi. Gene Ankara’da olduğum bir gün, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, Muzaffer Özdağ ile oraya gidecekleri söyledi, benim de gelmemi istedi. İki araba ile önce Hasandede’ye sonra Keskin yolu ile Kırıkkale’ye gittik. Hasandede kasabasında bir süre durduk. Bilindiği gibi Hasandede Hacıbektaş dergahına bağlı Türkmen Alevilerinin çoğunlukta olduğu bir kasaba. Orada, Hasandede camiinde öğle namazı kıldık. Sonra bizi bir açıkhava yazlık kahvehanesine davet ettiler. Uzun süre sohbet edildi, ikram edilen çaylar içildi. Oranın önde gelenlerinden biri Türkeş’e sıgara ikram etti. Ben onun sıgara içmediğini biliyordum. AmaTürkeş, (sonradan bana söyledi) ikram geri çevrilmez diye sıgarayı aldı ve içti.)
Zannediyorum Erdoğan Aslıyüce’yi o günlerde tanıdım. Pek az kişi olduğumuz için birbirimize çok düşkündük ve çabuk kaynaşıyorduk.
Kırıkkale’nin bir köyünde doğmuş olan Erdoğan, hareketli, yerinde duramayan, hep yeni fikirler ileri süren, biraz konuşunca zekâsının ve kültürünün farkına varılan biri idi. Bir süre sonra, belki de o günlerde bir kitapçı dükkânı açtı. Bizim yayınevinden de kitap aldığı için dostluğumuz ilerledi. Bir gün geldi, kitabevini kapattığını, MKE işe başladığını ve sendika sahasında çalışacağını söyledi…
Türk milliyetçileri pek çok sahada belki geç hareket etmişlerdir. Fakat sonradan da olsa, o girdikleri sahalarda gerçekten başarılı olmuşlardır. Bunlardan biri, Mustafa Özbek’in başkanlığını yaptığı Türk Metal-İş Sendikası’dır. Mustafa Özbek milliyetçilerin yakında tanıdığı bir isimdi. Sendikanın başına geçince, komünistlerin bütün tehditlerine rağmen sahasındaki işçi kesiminin büyük desteğini almış, Türk işçisine büyük hizmetler yapmıştır.
Erdoğan Aslıyüce, Türkeş beyin 1966 yılında İstanbul İl kongresinde yaptığı ve bizim Millî Hareket Dergisi’nde yayınlanan bir konuşmasından aldığı bir cümleyi bayram tebrikinde kullandığı için, suç unsuru var diye mahkemeye verilmişti. Pek uzun bir süre bunun sıkıntısını çekti. Sonra, galiba o iş nasılsa kapandı. Nasıl olduğunu pek bilmiyorum. Belki bir af kanunu veya beraatla. Bir gün onu, genel başkanı Mustafa Özbek olan Türk Metal-İş Sendikası İstanbul Kurucu Başkanı olarak gördük. Sendika kongrelerine gider, onun konuşmalarını zevkle dinlerdik. Uzun yıllar sendika başkanlığını yaptı. Gençlere yardım eder, onların ihtiyaçlarını gidermekten çok hoşlanırdı. Bu arada parti ile, milliyetçi kesim ile hiç irtibatını kaybetmedi. Ve zamanı geldi, emekli oldu. Seçilemedi ama, milletvekili adayı olarak çok çalıştı.. Onu yakından tanıyanlar, Erdoğan Aslıyüce’nin bir kenara çekilmeyeceğini tahmin ediyorlardı. Gerçekten o hem partide görev aldı, hem de bugün çok iyi bir noktaya getirdiği HOCA AHMET YESEVİ VAKFI’nı kurdu.
Bir gün, beraber onun arabası ile bir yere giderken ona şunu söyledim: “ Erdoğan, sen benim hayallerimin bir kısmını yerine getirdin. Seni Kıskanıyorum.” Kıskanıyorum sözü elbette şaka idi. Ama gerçekten Yesevi Vakfı çok yönlü çalışması, yayınları ile bizim kurduğumuz Türk Gençlik Vakfı’nın ideallerini yerine getiriyor. (Laf aramızda, Osman Sezgin başkanlığındaki bizim vakıf da bugün çok iyi durumda.)
Erdoğan Aslıyüce, gerek sendika başkanlığı sırasında, gerek emekliliğinden sonra, önceliği Türk Dünyasına vererek dünyanın pek çok ülkesini gezdi. Gezdiği yerlerdeki tespitlerini kitap haline getirdi. Bunlar Yasevi Vakfı yayınları olarak kendi imzası altında basıldı ve Türk insanının istifadesine sunuldu… Uzun zaman dergiler yayınladı. Yesevi dergisi düzenli olarak çıkmağa devam ediyor. Bir televizyon kanalında bir süre Türk tarihi konusunda konuşmalar, sohbetler yaparak bir boşluğu doldurmağa çalıştı. Vakıf binası ise bir kültür merkezi gibi çalışıyor. Bunlar elbette bizim hayallerimizdir.
Örnek bir milliyetçidir Erdoğan Aslıyüce. Genç neslin örnek alacağı bir avuç insandan biridir. Onun verimli çalışmalarının devamını dilemek boynumuzun borcudur…