Ali Bademci
Ohh Ne güzel olmuş da, Adana eski Ülkü Ocakları başkanlarından Galip Kütük 2015 seçimleri için milletvekili adaylığını açıklamıştır. İşte bu kadar; aslında biz isteriz böyle menşei belli olan ve imtihan yaşamış ülkücüler çıksın ve kendilerini hiç hakir görmeden aday olsunlar. Efendim sıraya korlar mı? Koylar veya koymazlar hiç olmazsa bir ülkücü olarak üzerimizdeki sorumluluk gider; boşu boşuna da “Ülkücü” veya değil handikabından kurtulur, kendimize geliriz!
Biliyor musunuz bu hareketin yavaş ilerlemesinin gerçek sebebi ülkücü kişilerin bir türlü öne çıkmamasıdır. Yılların itilşmişlik-kakılmışlığının dışında maddî meseleleri de yok değil. Çünkü gerçek ülkücüler mutlak olarak sahipsiz Anadolulu ailelerin çocukları. Yıllardan beri ülkenin kaymağını kimlerin yediğine dair hikâyeler yazmanın hiç faydası yok. Elbette büyük şehirler için devşirme, Anadolu için hayırsız “Hacı-Hoca” takımının dünya kadar imkânı var; bir kere ölmüşlerin canına çok meraklı bir millet olduğumuz için şöyle bir “Yasin-i Şerif” ve Türk kültürü kokan “Mevlid” okutayım derseniz sadece “Hoca” parası en az 500 liradır. Bunun, getirmesi-götürmesi, ses düzeni, ikramını da hesap ederseniz 1000 lirayı aşar.
“Ülkücünün parası yok” diyoruz da, elbette bu işleri yapamaz. Zaten babasının, dedesinin malını-mülkünü bırakarak ülkücü olup “Hayırsız Evlât” durumuna düştüğü için de işi zor. Hele dayı veya teyzekızı yerine aileyi dinlemeyip koluna okumuş bir “Asena” takmışsa vay haline! Şaka bir yana inanın bunlar doğru ve çok yaşanmış şeyler! O zaman sen bu ülkücünün nasıl ve ne zaman parası olacağını düşünüyorsun!
Para olmayacağına göre o zaman kelle parası da ödenmeyecek demektir ve delege satın alma, insanları haram para ile yönetme geleneği de bitmiş olacaktır. Parti farkı gözetmeden şöyle bir bakın; kim şahsî parası ile politika yapıyor? Ya bilgisayar ile devleti dolandırmış, ya “Cemaat” ulûfesi ile ortaya çıkmış veya eski bir bürokrattır ki, ”İşini bilir” bir memurluk yapmıştır. Bunları hepsi de aynı kapıya çıkar. Gerçek ülkücü bu fırıldaklardan anlamaz; Adana’da inşallah on ülkücü insan daha çıkar da, kerhen veya iğrenerek rey vermekten kurtuluruz.
Bunalımlı yıllarda özellikle teşkilat seviyesinde ülkücülüğün kimler tarafından temsil edildiğini ve bunların geçen seçimlerde ne kadar çok kötü sonuçlar verdiğini tarafından ve bunların geçen çok iyi bilmekteyiz. Şimdi bunları açık seçik ortaya koymanın ve ayıplarımızı tartışmanın hiçbir faydası yok. Cezaevi ve bunalımında şimdi acısını daha çok çektiğimiz ve bazı ağabeylerimizin Rahmtetli Türkeş Bey’i dinlemeyerek ülkücünün partileşme dışında kalması tavsiyesi maalesef “Ülkücünün Çilesi”ni artırmıştır. Birçok şey inci olma özelliğini kâğıtlara dökülerek kaybetti; yazılanlar elbette doğru olabilirdi; lakin ülkücüler tavsiye üzerine çile çekerken siyaset boşluklarını maalesef ilgisi olmayanlar doldurdu. Hiçbir şekilde siyaset müessesesini “Neden bunlara yer verdiler” diye suçlayamayız. Sosyal hareketler daima buldukları kadrolar ile çalışmak gibi bir mecburiyet üzerinde yürürler. Bu bakımdan ilim kesmek ve âlimlik yapmanın da mânâsı yoktur. MHP Genel Başkanı’nın 300 akıllı ve akademisyen danışmanı varmış da bunlar ne iş yapar? Âlemin adamı günlük değil anlık politika üretiyor. “Rahle kültürü” ile anayasa yapılıyor; millet içinde milletler yaratılıyor da bunlara “Olmaz böyle şey” demekle, bildiri neşretmekle nasıl engel olacaksınız? Elbette âlimin Ondan sonra kuru kafalılar “Siz bu işi yapamıyorsunuz” diye saldırganlık ve polemikten geri durmuyor; bunun adı bal gibi hizipçilik? Bor olan tarlada elbette rastgele ürünler yeşerir; bunları ekmeye gerek yoktur; şimdi “Ayrık Otlarını” neden yanlış yerlerde arıyoruz?
Siyaset müessesesinin başka çaresi yok; ya mukallitlerle yoluna aksak aksak devam edecek veya ülkücülüğe gerçek bir dönüş yapacaktır! Âlimlerde de hayat yok; kimisi Osmanlı’da kimisi Atsız Beğ’de durmuş sanki daha büyük tufanlar bekliyor! Ehh sonunda “Demedik mi” diyecek ya, işte yapacağı bundan ibaret! Göstermelik “Taş Medrese” sloganının da fayda yerine zararı oldu; müebbetten yırtanlar, otuz yıl çile çekenler öne çıkarıldı, belki iyi de oldu ama bunlar uzun yıllar toplumdan ayrı kalmıştır ve intibakları kısa sürede mümkün değildir. İlle de donanımlı insanlar, bular geçmişte hata da yapmış olsalar üzerlerinde kırmızıçizgi yoksa adam gibi ortaya çıkarılmalıdırlar. Yıllardan beri cemaat olarak teşkilatlarda hegemonya kuran; kafaları “Hoca”da, para kaynakları AKP’de, kullanılan insanları kasetlerde olan bir gidişata elbette gerçek ülkücüler son verecektir. Ülkücüler de da daha akıllı olmalı daha baştan Bahçeli’nin rafa kaldırdığı “Ağbi”lerden olmamalıdır.
Şahsen bunların ülkücü siyasete müdahil olmalarını çok önemseyenlerdenim; Adana’da Şahin Bilgiç ve Kadir Akköllü’nün de ortaya çıkması şarttır. Gönül rahatlığı ile bunlara oy verecek ve mutlaka yanlarında olmaya devam edeceğiz. Hayırlı olsun ve kolay gelsin Galip Kütük! Sizleri pek severim biliyorsun! Benim gönül kahramanlarım! Hiç sizsiz olur mu? Ama hareket bıraktığınız yerde değildir; dikkatli olmalı ve kendinizi kullandırmamalısınız! Hatalarınızı da mutlaka görmek zorundasınız!
Allah’a emânet olun.
NOT: “Rıza Nur“ başlıklı yazımızda mezarının Sinop’da olduğu hususu sehven yer almıştır. İstanbul Merkezefendi Mezatlığı’ndadır, düzeltir özür diler, okuyucu hassasiyetine teşekkürler ederiz. Ali Bademci.