Ali BADEMCİ
Herkes konuşuyor ve soruyor; “Sıraya giremezseniz yine çalışacak mısınız” diye! Her partide bu soruyu soranlar ağırlıkta; gerçi şahsen seçilemeyecek sırada olanların mahalle gelip de çalışacaklarını sanmıyorum, ama bu husus MHP için geçerli olmamalıdır; netice itibariyle bizler idealist olduğumuzu iddia etmekteyiz. Çalışmazsak çok ayıp olur; kervana geç katıldım, hatta İlçe Kongreleri’nde bulunmamın çok faydalı olacağını hâlâ başıma kalkan dostlarım var; elbette bu husus doğrudur! Fakat evvelinde de aynı şeyleri yapmaktaydım; geçen yaz ve sonbaharda kurumlar ve üniversitelere konferanslara gittim; bilhassa eğitim kurumlarına partili sıfatıyla gitmek istemedim, ama netice itibariyle seçim mahallinde bulunmak ile bu konferansların hiçbir farkı yoktur. Şimdi artık Aday Adayı gibi bir sıfatım var; onun için en az seçim sonuna kadar konferanslarımı kestim.
Geçen hafta, seçim bölgem olan Hatay’ın bütün ilçelerini dolaştım; her yerde yukarıdaki sorulara muhatap oldum. Cevaben dedim ki, “Hangi sırada olursam olayım mutlaka geleceğim. Yalnız bir şartım var ki, seçilecek sırada aday gösterilen arkadaşların tâlimatı veyâ dâvetlerini isterim. Çünkü belki işlerine karıştırmak istemezler. Bir telefon kadar yakınım çağırsınlar geleyim ve etkili oluyorsa konuşayım, olmuyorsa evimde kitap çalışmalarıma devâm edeceğim.” Zaten çalışmalarımı da bir hayli aksattım. Bu sebeble şartımda ısrarlıyım; kabul eder veya etmezsiniz bu talimat müessesenin keyfine kalmış bir iştir. Davet değil emir istiyorum başka bir şeye gerek yoktur; benzin param da hazırdır. İlânen tebliğ ve taahhüt ediyorum, ben gelirim ve kalan zamanda paşalar gibi ülkücülerle kapı kapı dolaşır, çalışırım. Bu yoldan katiyetle ayrılamam. Politikacı değilim ama milliyetçilik ve bu doğrultuda siyaset iliklerime işlemiştir. Başarılı olur veya olamayız; lâkin siyaset olmadan düşünce hâkimiyetinin sağlanamayacağından eminim.
Efendim benim bölgem doğduğum topraklar olan Hatay’dır; burada elli kadar değerli aday adayımız var. Hepsi gelir miymiş; ben orasını bilmem; normal şartlarda ülkücü demek idealist insan demektir, zaten benden ihtiyarı da yok; Şenköy’de babamın tahtında oturuyorum bir haber uçurun da geleyim. Ömürüm böyle dervişlikle geçti, yazılarımız ve kitaplarımız hareketin selâmetini öğütlemektedir. Sözünden dönen şerefsizdir; tabiî ki yukarıdaki şartlar dâhilinde!
Bu iktidarın daha başından beri ne yapmak istediği bellidir; köklü bir değişim yapmak için ilk günden kolları sıvamıştır ve şu anda devlet organlarının iç ve dış uzuvlarında muazzam bir değişim gerçekleştirmiştir. Bizler de bu toplumun içinde yaşadığımız için başlangıçta belki çok farkında olamadık; Avrupa söylemleri ile popülizm yaptılar ve sanki bir anda kamuoyunu kandırdılar. Başörtüsü öteden beri kullanılan arajmandı ve arkasından köhne ideolojik uygulamalar geldi. Geçen on dört yılda ülkede pek çok şey değişti, yeni yeni farkına varmaya başladık. Elbette “Cumhuriyet” eski cumhuriyet değil ve “Demokrasi” de demokrasi olmaktan çıkmıştır. Bir devleti kuran ve ayakta tutan irade, tam “İslâmi çapul” söylemleri ile ayaklar altına alınmıştır; omurga değişmiş ve ne olduğu belli olmayan, kargaşalık gibi sosyal dertlere her zaman müptelâ olabilen yeni bir “Torba devlet” ortaya konmuştur. Artık devletin asırlardan beri süregelen kuralları yoktur ve çoğunluğa dayanılarak “Günlük Kanunlar” ile ayakta tutulmağa çalışılmaktadır. Bu şartlar karşısında muhalefetin yeterli kadrolara sahip olmaması yüzünden durum tam olarak ortaya konamamaktadır. Maalesef muhalefette dış politika, güçlü devlet, sosyal ve kültürel politikalar uzmanları olmaması yüzünden iktidarın istismar politikaları halka daha cazip gelmektedir.
Bu seçimin önemini bir daha bir daha belirtmek lâzımdır; Genel Başkan geçen senelerde ilân etti; ” Bir daha ya seçim olur ya olmaz” diye! Bu çağrıyı ciddiye alın ve âileden başlayarak bir oy kaçırmamaya ve fire verdirmemeye gayret edin! Ben de şiddetle bu inançtayım; diktatörlüğü yıkamazsak da bir kanadını mutlaka kırmalıyız! Hele hele; şu veya bu kişi aday olmuş diye reyinizi araya vermeyin; böyle bir yol seçerseniz kesinlikle ihânet etmiş olursunuz. Adaylarda sizin gördüğünüzü başkaları görmeyebilir, biraz da böyle düşünerek “selâvat” getirin! Hiç kaybedecek oyumuz ve zamanımız yoktur; tenkidlerden vazgeçin! Görüşlerinizi mümkün mertebe özel yollardan ulaştırın! İhânet cephesi durmadan büyümektedir; her gün yeni bir şekil almaktadır; bunlar arasına dâhil olmayın! İyi bir ülkücü olmak itaat etmekten geçer! Hani emir komuta zinciri vardı, kendinizi bu zincirlere bağlayın! Bilesiniz ki ülke ve millet ya bu sefer kurtulacak yahud da hiçbir zaman!
Çok güzel bir hava var; artık Genel Merkezimiz iç muhalefete bahane bulamaz; çünkü MHP’de her şeyden evvel liderlik problemi ortadan kalkmış, iç muhalefet susmuştur. Bütün yetki ve sorumluluk karar mercii olan liderin elindedir; müracaat listelerinde çok donanımlı yetişmiş insanlar vardır; bu kişilerin aday olarak seçilecek yerlerde bulunması ve seçilmesi iç muhalefeti tamamen bitirecektir. İç muhalefet olmayan bir MHP düşünebiliyor musunuz; bunun nisab olarak karşılığı %30’dur. Türk insanı gerçekten “Ürkek” değil “Erkek” ülkücü şahıslar istiyor; ne kadar erkek; 1980 öncesi kadar! Bu güce dünya dayanamaz, daha evvel tecrübe edilmiştir. MHP tabanı eski MHP değildir; gezerek ve yerinde görerek bizzat müşahede ettim; elli yıldan beri milletin bir neferiz; sanıyoruz ki bu milleti de çektiğimiz zillet kadar iyi tanıyoruz. Şahsen milletimi çok iyi tanıyorum; MHP’nin hırsızlık, zorbalık, kanunsuzluk, milliyetsizlik karşısındaki dik duruşuna bigâne olmayacaktır. Hadi Ülkücüler biraz daha gayret! Ya şimdi ya hiçbir zaman; “Milletim canım benim”!
Sağlıcakla kalın.