Ali BADEMCİ
Provokatörlerin “Ülkücülükle politika yapılmaz” şeklindeki kara dedikodularına siz hiç bakmayın! Bunlar zamanında “Türkçülük’le de olmaz”demişilerdi de sonradan “Türkçülük ihmal ediliyor böyle olmaz” demeye başladılar. Gaye ülkücüleri kendi partisi ve düşüncelerden uzaklaştırarak AKP’de toplamak. Yandaş medyanın yapmak istediği de budur. Bazıları da “İstemezük” kafası ile güya herşeyi düzeltecekler. Bu görüşlerin ikisi de köküne kadar yanlıştır. Adam gibi olan, ülkücülerin saflarında yer alır olmayan da koşa koşa menfaat cephesine gider ülkedeki yangına benzin döker. Sabahtan akşama kadar mahfillerde oturup parti tenkit etmekle ülkücülük olmaz. Gayri memnunluk bir noktaya kadardır; ötesi insanları tiksindiriyor ve küfre kadar götürüyor. Bu sebeble AKP’de bulunan ülkücüler yerlerinde kalsın ve MHP’yi ağır biçimde eleştirmeye devam etsinler; yağcılar, yalakalar da yanı başımızda mide bozmaya devam etsin. Bu hareketin üzerinden 12 Eylül öncesi gibi bir savaş geçmiştir, sonrasında zindanlar ve ipleri de yaşayarak gördük. Herkes yoluna devam etsin; elbette her şeyin daha güzel olmasını istemez miydik? İşte bu kadar oluyor ve fazlasına fırsat vermiyorlar!
Sanıyor musunuz ki hâkim zihniyet MHP’yi istiyor; hiç alâkası yok; bu kadar kalsın, ne tükensin ne de palazlansın! Bu fasit daireyi kırabilirsek başarılı olabileceğiz; oyları verin MHP’ye, kim olursa olsun 300 vekil çıksın da bak istemedikleriniz nasıl değiştirilir. Rey vermiyorsun, verene engel oluyorsun da adına ülkücü olmak diyorsun. Böyle ülkücü olunmaz hiç kendimizi kandırmayalım; önce tertemiz reylerimizi vereceğiz; ondan sonra yukarıdan aşağıya doğru varsa mukallidleri temizleyeceğiz. Aklım ermez ki bir ülkücünün eli nasıl AKP’ye rey vermeye uzanır veya oy kullanmaz! Sırf inattan mı acaba? Hâlbuki bu işin tek kelime ile izahı ihanettir! Ülkede herkes AKP’nin küçüldüğünü ileri sürerken bu iktidardan memnun olmanın başka anlamı var mıdır? Efendim adam çok vasıflıymış da pas veren olmamış! 1980’den sonra bizde vasıflı ve donanımlı insan sayısının azaldığı bir gerçek iken sırf eskiden ülkücü diye “Mağdur Edebiyatı”na ne zamana kadar katlanacağız? Kitap okuyan yok, gazetelere bile bakan sayısı az; işte gazete ve kitap tirajları! Nasıl donanımlı ve iktidara hazır olduğumuzu iddia edebiliriz?
O zaman mesele oylarımızı vereceğiz, MHP’nin kuvvetli oy almasını sağlayacağız; isterse vekil çıkarma umudumuz olmasın bunu bihakkın yapacağız da, ondan sonra ötmeye ve ahkâm kesmeye devam edeceğiz! Adam gibi bu işi yapar da %30 rey alırsak meselelerin halli daha kolaydır! Hiç olmazsa şu ve bu partinin içinde bu kadar ülkücü olduğunun çetelesini tutmaz, tekrar etme zilletinden kurtuluruz! Halk TV’de bir gazeteci bağırıyor; MHP’nin %40 potansiyeli vardır diye! Neden %15’de sayıyoruz, bu kadar parti imkânı ve çalışma ile %25’den üç taş koparılamaz mı? Hayır AKP’de veya dışırıda kalacağız da düzelince geleceğiz dediniz mi, işte şimdiki gibi olur!
Allah aşkına bir ülkücü nasıl AKP’li olur, bu partiden ülke ne görmüştür? Komşularımızla mı iyiyiz, içeride 30 millet yarattılar da şimdi Anayasa diyorlar, içeride mi iyiyiz? Millet aç, asgari ücretli Taşeron şirketlerde kan ağlıyor! Adam bir ay çalışıyor 1200 lira alıyor, Taşeron çalışmadan aynı parayı cebe indiriyor! Bu mu adalet, eşitlik, insan hakları! Üstelik bir sürü Taşeron vukuatı var; senede 300-500 insan adamların para kazanma hırsı ile canını kaybediyor, yuvalar dağılıyor, çocuklar öksüz kalıyor! İslâmi düzen bu mudur ki, insanları dinden de soğutuyorsunuz!
Hani “Suriye” bizim iç meselemizdi de Emevî Camii’nde namaz kılacaktık; Esad üç ayda çökecekti! Adam beşinci yıla girdi hâlâ direniyor! Atabildiğin kadar at, yalan söylemekle ne olur ki! Lazkiye’den bir gazeteci ile görüştüm, Birleşmiş Milletler tesbitlerine göre burada iç savaş dolayısıyla 200.000 insan kaybı var. Hâlbuki Lazkiye’de sadece Türkmenler ve Aleviler oturmaktadır. Aleviler Esad’tan kaçmayacağına göre evlerini terk edenler Bayır-Bucak Türkmenleri’dir. Ne için terketmişler bilmiyoruz ama, Alevi gazeteciye göre Hükümet saflarında imiş! Şam’da Golan Türkmenleri de öyle! Sesleri hiç çıkmıyor ve iç savaşta muhalefette yer almıyorlar; hiç bunun sebeblerini düşünen veya araştıran yok mu? Doğru veya yanlış, bir sürü çelişen haberler var, bizim Devlet açıklama yapamaz mı? Türkmenler’e silâh gidiyormuş da paralelciler engel olmuş! İnanalım mı gülelim mi?
Devletin sıkıştırmaları sonucu Cemaat PKK’ya meylediyormuş; CHP ve MHP’den yüz bulamayınca ne güzel bir mekân bulmuşlar! Tabanda “Nurculuk” zemini var, birkaç parça olsalar da anlaşmaları mümkün değildir. Cemaat “Tahşiyeciler” ile kanlı kinli ve dâvâlı! Muş ve çevresi Bediüzzaman’ın öğrencisi gözleri kör olan Tahşiyeci-Kürtçü- İslâmcı Mehmet Doğan bir tarafta, Diyarbakır’da PKK’li Marksistler ve Hizbullahçı HÜDAPAR bir tarafta, herhalde Urfa merkezli Hocaefendi gurubu bir tarafta! Al sana cemaat, ülkücüler Zaman okumaya devam etsin, eski ülkücü Ekrem Dumanlı Diyarbakır’da bir zamanlar suç sayılan “Sayın” lâfını söyledi ve gitti! Alenen kaçmış adam!
Yani şimdi ülkenin neresi iyi? Vatandaş bu görüşler içinde şaşırmış durumda! Katiyen seçimlere ilgi göstermiyor ve ülkede böyle bir hava yok! Bizim muallimler kendileri yazıp kendileri okuyor, hatipler vaziyeti kurtarmaya çalışıyor! Vatandaş karşısında sinirlenmeleri de işin çabası! Hâlbuki sinir götürmeyen tek meslek politikacılıktır; en fazla siyaset, sabır ister! Bu gerçekten uzaklaştınız mı başarılı olamazsınız! Hülâsa olarak ülkücüler mutlaka kendi partisine oy vermeli ve verdirmeli ki yarınlarımız için önümüzü görelim.
Sağlıcakla kalın efendim.