Ali BADEMCİ
“Hal’ ” çok eski bir deyim değildir; tarihimizde padişahların değiştirilmesi için kullanmış bir deyim! Tabii eskiden demokrasi olmadığı için biraz da zorla değiştirme anlamına gelmektedir. Şimdi artık böyle zoraki yollar son bulduğu için halk iradesiyle değiştirme, iktidarına son verme anlamı ile bu deyimi biraz de geçmişi hatırlatsın diye kullanıyoruz.
Bugün ülkemizdeki düzen eski mutlakıyet devrini çoktan aşmış ölçülerdedir. Tam bir keyfi idare 13 seneden beri yavaş yavaş ilerlemiş ve devlete hâkim olmuştur. Güya yarın seçim var; lâkin Sayın Cumhurbaşkanımız daha şimdiden millet iradesine ipotek koyarak “Koalisyon idaresi istemem” şeklinde açıklamalar ile seçimin anlamını bile ortadan kaldırmıştır. Sanki diğer siyasi partiler bu devlet idaresinin kurumları değilmiş gibi, Cumhuriyetle idare edilen demokratik bir ülkede “Devlet Başkanı” olan şahıs köy ve kasaba gezerek sadece bir siyasi parti için oy istiyor ve onun iktidarı için çalışıyor. Bunun adı padişahlık, mutlakıyet değil de nedir?
Eğer bu sefer de başarılı olurlarsa ülkede demokratik kurum ve kuruluş kalmaz! Artık o bol terkipli deyimlerle müesseseler ortaya çıkar! Dolayısiyle milletin bir asra yaklaşan birikimi, tecrübesi, idare gelenekleri boşa gider! Durum bu kadar vahimdir! Yarınki seçimle bu ülkenin idaresinin referandumu yapılıyor da çok farkında değiliz! Başımıza heyula bir idare, müesseseler, anlamsız bir tam diktatörlük belâ edilecektir! Bu sebeble yarınki seçim normal bir seçim değildir! Türk insanının aklını başına toplaması ve oyları ile getirdiği bu insanları Hall etmesi gerekiyor. Bu iş yarın gerçekleşmezse daha da kötü olur; artık hiç götüremeyiz!
Padişah, “Tek Devlet, Tek Millet, Tek Dil, Tek Bayrak, Tek Vatan” diye kekeliyor! Fakat bu millet hangi millet, devlet hangi devlet anlayabilmiş değilmiş! Vatan parça parça, birçok yere devlet giremiyor hangi devlet? Bu sözler aldatmacadır; bu mefhumların baki olan sahibi ve muhatabı Türk Milleti’dir ki bu güne kadar bir defa telâffuz edilmemiştir. Bayrak dediğimiz şeyin hali pür melalini anlatmaya gerek var mıdır? Devlet mefhumunun bütün kurumları kucaklayıcı konumundan bahsede bilir miyiz? Dolayısiyle o meşhur deyim ile “Vatan, Millet, Sakarya”! Atatürk’ün değil Necip Fazıl’ın, hatta Cemaleddin Afgani’nin sözleri bunlar! Elbette Humeyni’yi de andırıyor! Bunları görmemek için ya kör veya ahmak olmak gerekiyor!
Evet bugün son gündür; takke düşmüş çoktan kel görülmüştür; ya yarın yahut ta hiçbir zaman! Bu katiyeti şakaya almayınız! Artık işin şaka devri çok gerilerde kalmıştır. Aklı başında herkes artık ülkede demokratik seçimlerin olmayacağını ve rafa kaldırılacağını söylüyor! Tertemiz genç demokrasimizi bu hale getiren bir zihniyetin Başkanlık dediği o Padişah zihniyeti ile neler yapabileceğini siz düşünün! Yarın yine sandıktan çıkarlarsa artık Başbakan da yok, kendi kendini Hall etmiş oluyor! Varsa da yoksa da İmam Hatip bezirganlarının Türkiye’si! Her şeye bir kişi karar verecek ve kararları bir kişi uygulayacaktır! Takiyye ile denemelerini yaşıyoruz ve görüyoruz! Ülkede denetim mi var, adalet mi var, millet egemenliği mi var! İşte eğer başarılı olurlarsa artık bu hayallerin kanunlaşmış, yani düzenin tamamının değişmiş olduğunu göreceksiniz!
Bizler on üç seneden beri anlatıyoruz; zayıf imkânlarla ancak buraya kadar getirebildik! Ama yarından tezi yok karar sizin! İslâm adı altında daniska Faşizm’in ayak sesleri rap rap ediyor! Duymayacak kadar sağır, görmeyecek kadar kör müyüz! İşte İran; geldiler de gidiyorlar mı? Yeter diyorsanız bu son fırsat, ya götüreceğiz, ya götüreceğiz!
Hayırlı olsun.