Ali BADEMCİ
Geçen hafta Hatay MHP’nin muhteşem Dörtyol ilçesi iftar yemeği ve Aşık Sefaî şöleninde bulunduk. Her ne kadar burada da reylerimiz düşmüşse de muazzam bir potansiyelin bulunduğu ilçemiz dimdik ayaktadır. Bir zamanlar Hatay’da 7-8 olan Belediye sayımız teke düşmüş o da Dörtyol! Elbette değerli gönüldaşlarımızın kıymetlerini biliyoruz; fakat yine de “Bizimle ilgili bir şey yazmıyorsunuz” şeklinde serzenişte bulundular! Ah nasıl yazmayız; burası bizim toprağımız ve ocağımızdır! Bir tarafta biz Yayladağ bir tarafta Dörtyol koca Hatay’ı kucaklamışız! Benim doğup büyüdüğüm toraklar Yayladağı-Altınözü’dür; fakat hemşehrilerim kalleşlik yaptılar ve MHP’ye rey vermediler; şimdi baba ocağına gitmeye utanıyorum! Sebebi şudur budur bunlar çok ayrı meselelerdir; %40’dan %13’e düşülmüş ve daha kendine göre sebeb icad ediyorsan bir şey söylemeye hakkın yoktur!
Peki MHP’ye reyini vermedin; kime verdin, söyler misin? Sünnî kesim için konuşuyoruz da, AKP’ye verdiniz değil mi? Başka yer var mı efendim! İyi halt ettiniz, yanlışların farkına varmadınız mı? Bizler hiçbir zaman AKP tabanını kendimizin dışında görmedik; fakat tavanın ne haltlar çevirdiğini ve bunun sonuçlarını görüyorsunuz? Sadece Kırıkhan’da 45.000 Hama ve Hums’lu kardeşimiz var! Vatanlarından olmalarının yegâne sebebi Türkiye’nin hataları değil mi? Şimdi çark etmeye çalışıyorlar da edemiyorlar! Bunun için mi rey verdiniz? Hepimiz Suriye ikliminin çocuklarıyız; âilelerimiz iki parçalı; fakat bazı şeyleri tez unuttuk! Özellikle Altınözü Çadırkent’e gidip kayıp akrabalarınızı bulacaksınız! Bizim bildiğimiz Suriye’de Kürt sadece Kamışlı’da vardı ve onlara da Esadlar yıllardan beri kimlik vermiyordu! Şimdi PYD bayrağı altında Kürt militanlar Carablus, yani yarısı bizim Amik Ovası olan Afrin’e dayandılar. Bu insanları nereden buldular? Tabii ki Suriye içlerinden ve Türkiye’den getirdiler? Gafil iktidar Süreç işi ile uğraşacağına, Hüsnü Mahalli’nin Türk Arapları dediği Suriye Türkmenleri’ni bir araya getirseydi şimdi bizim bulduğumuz, ilgili kitabımızda dökümlerini neşrettiğimiz (Ali Bademci, Suriye’de Türkmenler Ve Bayır Bucak, Ötüken Yayınevi, İstanbul 2014.) 10 milyon rakamını bulacaklardı; halbuki bunu denemediler ve Arap Emirleri’nin para vaatleri ve siyasi oyunlarına gelerek hain Şerif Hüseyin taifesine kol kol-kanat gererek Siyasi-İslâm denemeleri yaptılar. İşte bunlara bu sebeble IŞİD taraftarı denildi.
Dörtyol’lu kardeşlerim; Gazi Mustafa Kemal Hama-Hums Cephesi’nde bugünkü Altınözü ve Yayladağı Türkmenler’in Kuvayı Milliye Hareketi’ni durdurduğu zaman onları Anadolu’ya çağırdılar. Elbette kayıt işlemleri Dörtyol’da yapıldı; Suriye’de soyadı olmadığı için Dörtyol’da onlara birer soyadı verdiler, bu insanlar Anadolu’ya dağıtıldı. Fakat Milli Mücadele tam bitip de yurtlarına dönüleceği zaman sırf soyadından ötürü Türkiye’de kalmaları arzu edildi ve bunlar bugünkü Ceyhan Doruk gibi dağ köyleri olmak üzere mahallere yerleşti; kimisi de gittiği yeri yurt tutarak orada kaldı. Bu sebeble Türk soyadını alan benim dedem de Doruk’a yerleşti ve şimdi mübarek kabri buradadır. Yüzlerce böyle hadise vardır ve belki de Ceyhan-Dörtyol hattı dağ köylerinde böyle isimsiz kahramanlar olarak yatmaktadırlar.
Ah sevgili Dörtyollular, bütün Hataylılar, Dörtyolludur biliyor musunuz? Mübarek milletim, canım benim, bu aşka bu kara sevdaya nasıl doyarız? MHP Hatay İl Başkanı Lütfi Kaşıkçı “Konuşur musun Hocam” dedi; inanın o manevi havayı teneffüs her şeyin üzerindeydi; fakat mutlaka geleceğim ve konuşacağım, kucaklaşacağız demir dağları yeniden eriteceğiz! Geçen yıl Suriye gezdim 21 gün, bu sene bir İran gördüm, nasıl milletiz biliyor musunuz? Hocam Mustafa Kafalı derki, “Oğuzlar’ın çok olduğu ve hakim olduğu yıllar tarihimizde saadet yıllardır.” Dün telefonda Özbekistan Muhalefet Lideri Muhammed Salih, “Eke, Uğuzum ben Uğuz” diyordu. Her yerde; Türkmenistan’da, Horasan’da, Fergana’da, Azerbaycan’da, İran-Irak-Suriye-Türkiye’de adımız ister Yörük, ister Afşar olsun, mutlak çoğunluğuz ve Türkmeniz Türkmen!
Yunus Emre-Aşık Veysel-Pir Sultan’in deyişlerine bakın, bunlara kafanızda derinlik sağlayın. Edebiyat kitaplarında Halacı Mansur’u bilirsiniz değil mi; Ne diyor:
Ne Arabi’yem, Ne Farsi’yem, Ne Hindu’yem,
Galaci’yem, Halaci’yem Türki’yem
Muhabbetle Efendim.