Ali BADEMCİ
Değerli bir okuyucu bana Şair Yavuz Bülent Bakiler’in HaberTürk TV’nin Öteki Gündem programından sekiz dakikalık bir video kesit göndermiş, kendisine teşekkür ediyorum! Bu yaştan sonra demek ki abilerimizin ne halde olduğunu öğreneceğiz. Bir yazımda “Keşke o Necip Fazıl’ı okumamış ve hiç tanımamış olaydım.” demiştim. İnanın ki Bâkiler’i seyrettikten sonra da benzer karara vardım. Demek ki ya bu abilerimiz bunamış veya bizler onları hiç tanımıyor muşuz! Veya bizler zamana ayak uyduramamış, bir şey okumamış kara cahillermişiz! Allah’ım o ne Atatürk düşmanlığı anlamak dinlemek mümkün değil! Bizler bu işleri gerçekten AKP’nin imam kafaları düzüyor sanıyorduk! Anladım ki bu işin de mimari milliyetçi olarak adlandırılan bizim yıllardan beri abi dediğimiz, kitaplarını okuyup şiirlerini zevkle teneffüs ettiğimiz, programlarında heyecanlandığımız insanlarmış!
Helâl olsun Pelin Çift’e ki itirazları ile onu bastırdı ve bizlere de Bakiler’in kim olduğunu öğretti. Efendim Atatürk devrinde Kuran-ı Kerim Türkçeleştirilmiş; okullarda okutulan tarih kitaplarında İslâm rencide edilmiş, etrafında inançsız adam çokmuş, âlimler işe yaramazmış! Daha neler neler! Ne olmuş Kur’an tercüme edilmişse kötü mü olmuş! Eksiklik, hatta yanlışlık da olabilir! Hiç olmazsa herkes ne dendiğini anlamış, Allah kelamına kavuşmuş ve bal gibi “ruhbanlar”ın değeri düşmüştür! Bütün mesele bu mu? Karahanlılar devrinde de Kur’an tercüme edildi; okundu öğrenildi ondan sonra Müslüman olundu! Arapça olarak kimse bir şey anlamıyordu.
Kim Kur’an dilinin Arapça olduğunu söylüyor. Yazılı bir metin olarak gelmediği için böyle bir şeyi kesin olarak Arapça diye ifade etmek mümkün mü? Bu hususta yanlış bir şey söylemeye gerek yoktur. Vahyin nasıl geldiğini, lisanın ne olduğunu ancak Allah ve Peygamberi bilir. Fakat tebliğ Arapça’dır. İranlılar’a gelse Farsça, Türkler’e gelse Türkçe olacağından şüphe var mı? Mutlaka Allah’ın bilmediği dil Peygamber’in anlayamayacağı lisan yoktur. Fakat ifadesi mutlaka Arapça olması gerekiyordu ve böyle olmuş. İmamı Azam Kur’anı herkesin kendi dili ile ifâdesine cevaz verdiği için özellikle Türkler ve Müslümanlar’ın çoğu Hanefi mezhebini seçmiştir.
Zamanın tarih kitaplarında Türklüğe çok değer verildiği bir gerçektir; bu da İmparatorluk Türkiyesi’nde yılların ihmalinin sonucudur. Bakiler’in şiirlerinde hep Türklük terennüm ediliyor da doğru veya yanlış bu husus neden batıyor? Zamanın yanlış uygulamaları varsa Mustafa Kemal’i dinsiz ilan etmeye yeter mi! Karabekir’e demiş de falan filan rivayetleri çok geçerli değildir. İrticalen söylenmiş Nutuk’a bakın da bir ilim adamı gibi Atatürk’den din dersi öğrenin! Zamanın uygulamalarından Atatürk’ü mes’ul tutmak, Peygamber zamanında Sahabe’nin fahiş hatalarını görmemek demektir! Neticede bir insan olarak Peygamber de insandır ve zamanında da hatalar olabilir. Şimdi bunları mı sayalım!
İnsanların, gençlerin tertemiz İslâm ve Türklük duyguları ile oynamayın beyim! Köşene çekil şairliğine devam et! Mehmet Emin, Arif Nihat gibi olmaya bak! Beceremiyorsan Akif ol, ona da razıyız! En iyisi bir telif al da şair aklınla, hukuk diplomanla otur bir ders kitabı yaz kardeşim. Artık Bakiler gibi bir adam artık tanımıyoruz! Talihsiz sözleri 80 yaşına gelen bir “Bunakın” hezayanları olarak değerlendiriyoruz! Kimin önce öleceğini Allah bilir ama ben artık bir milliyetçi şahıs olarak onun cenazesine de gitmem! Ülkücüler artık bu adamın kitaplarını okumamalı şiirlerine itibar etmemelidir. Çünkü bizler adam gibi Türk milliyetçisi, yine adam gibi Atatürkçüyüz! Kemâlistiz Kemâlist! İnşallah değişik düşünenler ve gençleri muzır yollara sevkedenler geberir de rahatlarız. Bizler tertemiz Türk Müslümanlarıyız! Yesevi gibi, Hacı Bektaş gibi, Mustafa Kemal gibi!
Saygı ile.