
Ali BADEMCİ
Şu “Açılım” sözü tam olarak tarihi bir deyim oldu; kendi gitti adı kaldı yadigâr! Diyorlar ya AKP’ye en yakın görüşte olanlar ülkücülerdir; bu husus hiç de doğru değildir. Çünkü ülkücüler Atatürkçü ve Cumhuriyet’çidir. Aslında AKP’ye en yakın olan hâlâ feodal bir inanca sahip olan Kürtler’dir. Çünkü bunların arasında bin bir tarikat cirit atmaktadır; ülkücülerin hiç böyle olduğu söylenebilir mi! Siz AKP’nin marksist Kürt engeline takıldığına bakmayın! Maalesef bu son gurubun Türkler’i de bize yakın; öyle atıp tutuyorlar ama her HDP’li Türk âilede ülkücü vardır. Biz onlara kıymet vermiyoruz ama köpek gibi MHP’lilerden korkuyorlar! Bu sebeble dişlerine göre buldukları AKP’lileri ısırıyorlar da ülkücülere karışamazlar! Maşallah Dıyarbakır’da 23 aday adayımız var! Hükümet Efendi PKK yavrularına müsamaha göstermeyip her tarafa mayın döşemelerine izin vermeseydi MHP bu işi pekâlâ hallederdi! MHP’nin Kürtler’e yönelik politikası yokmuş, Sivas’tan öteye geçemezmiş; sen geçtin de ne oldu, sonuç ortada değil mi? Elbette MHP netice olarak silâha yönelen bir açılıma mutlaka karşı olacaktı, fakat Kürt insanı ile el ele kol koladır; bu sebeble aralarında silâhlı bir yarış yoktur ve olamaz da!
Kürtler bizim kan ve can kardeşimizdir; “Açılım” gibi kuru lafların içine hapsedilemez! Kanunlar karşısında ne farkımız var? Aslında “Açılım” MHP’ye gerekli! Fikirlerini her ortamda ortaya koymalıdır. Şu AKP’ye giden kafasız adamların geri çekilmesi gereklidir. MKYK’mız önce bu işlere eğilmeli ve politika üretmelidir. İşte o zaman kendilerine karşı bir hareket de kalmaz! Ne olur herkese kucak açsalar, dünyanın sonu mu gelir? Genel Başkan böyle bir açılıma ve partinin büyümesine çok iştahlı görünüyor! Artık boş zar atmanın da anlamı kalmamıştır. Kendi arkadaşlarımızı “Ayrık Otu” olarak nitelendiremeyiz! Vallahi bu yol yanlış? Kamu oyu Genel Başkan’ın çevresi deyip duruyor; ne varmış bu çevrede? Onlar da dâvânın adamı değil mi, uzaydan geldiklerini söyleyemeyiz! Belki biraz gençtirler ama mutlaka gençlerin de siyaset yapması gerekiyor. MKYK’dan ses çıkmıyor; Genel Başkan yardımcıları, Genel Sekreter’in hiç mi söyleyecek sözleri yoktur! Önce şu Ankara için bir açılım gerekiyor; toparlasınlar başkenti; partide oturmakla ne oluyor? Başta Ankara’da her kafadan bir ses çıkıyor!
Genel başkan Cumartesi ve Pazar günleri bile partide; oldukça yoğun çalışıyor; her gelenle görüşüyor ve fikir alarak teşkilâtı zinde tutmaya çalışıyor. Diğer arkadaşlar da bunu yapamaz mı? Yaşlılarımızın, yıllardan beri hizmetkârlarımızın kapıları çalınamaz mı? Onu da bırakın bir telefonla hatırları sorulamaz mı? İl teşkilâtları için de böyle vefa çalışmalarına ihtiyaç var! Yıllarca partiye gönül vermiş ve her kademede görev yapmış ağabeylerimizin aranması bizlere hiçbir şey kaybettirmez. Ben Teşkilât Başkanının yerinde olsam bu hususları tamim ederim. Hiç de zor bir şey değildir!
Bu seçimde MHP mutlaka reylerini katlayacak şekilde artırması gerekiyor. Herkesin gözleri bizim üzerimizdedir! Gerçek bir barış ilân edilmeli ve yıllardan beri hizmette kusur etmeyen arkadaşlar partiye celbedilmelidir! Küskünlerin bile anlattıkları hava cıva hükmünü aşmıyor! Hiç kimsenin bugünkü MHP makamlarında iddiası yoktur. Birçok arkadaşımız için vekillik bile hikâyedir. Herkes toparlanılması ve aynı hedefe yürümeyi istemektedir. Elbette ülkücüler çalışkan ve fedakâr yaradılışta insanlardır; teferruatla uğraşmanın zamanı da değildir. Tıpkı Hz.Mevlâna gibi “GEL GEL YİNE GEL” demenin tam zamanıdır. Bunu yüksek sesle ifâde etmeliyiz. Geç kalınmış değildir; seçim çalışmaları bile toparlanmamız ile ilgilidir! İçimizde, kadrolarımızda birlik olmadıktan sonra vatandaştan oy istemeye hakkımız var mı?
Hoşçakalın.