Ali BADEMCİ
SMS:0542.311.1564
İşte ülkemizde, toplumumuzda, camiamızda durum budur! Kimse alınmasın ve herkes kendini tartsın! Hiç kimse kutup veya “Yeminli Âlim” olamaz! Bu ukalalıktır! İşte Bay Sorokin de bunlardan birdir; mürşidimiz oldu ama kendinin irşada ihtiyacı vardır! Okuyucu kusura bakmasın; elbette çok düzgün çalışan akademi mensubu dostlarımız var; onları tenzih ediyorum, saygılıyım ve çok seviyorum! Yaşasın bizim Osman ve Yılmaz! Varolsun Canan, Gülbanu ve Ali! Daha sayayım mı?
Pitirim A.Sorokin bir Rus sosyoloğu; Bolşevikler’le anlaşamamış ve ilk yıllarda ABD’ye ilticâ etmiştir. Bunun gibiler çoktur; bilindiği gibi bu dönemde kimisi Lenin ile anlaşamayan, kimisi de Stalin vahşetinden memnun kalmayan aydınlar! Daha başta Bolşevik liderlerden Troçki ve Bolşevizm’in son kurbanlarından Nobel sahibi Aleksandr Soljenitsin’i sayabiliriz! Hani şu Gulak Takım Adaları yazarı! Bu adamlar ve benzerleri sadece Bolşevik düşmanı değildir. Onların Rus milliyetçiliğinin yıldızlı temsilcileri olduğundan hiçbir şekilde şüpheye düşmemek lâzımdır! Yani Sorokin de bunlara elbette dahildir!
Türk kültürüne hizmet adına Sorokin gibi bir adam doktora ve çalışma konusu olabilir mi? Hele hele Türk milliyetçisi olmak gibi bir iddian varsa böyle bir çalışma çok mu gereklidir? Bize göre gerekli değildir; böyle ödevi veren de çalışan da ya bomboş veya göstermelik bir adamdır! İşte bizim birkaç yazı içinde “Bay Sorokin” dediğimiz zat böyle bir çalışmanın âlimidir! Aslında âlimlerden öte kendini kutup gören, yazdıklarını bulunmayan hint kumaşı sanan ruhen malul bir adam! Bize bir nasihatname yazmış ki cidden çok faydalı oldu, kendimizi anlamış ve haddimizi bilmiş olduk! Peki sosyologluk iddiasında bulunan ve kırık dökük bilgilerle analizler yapıp komplo teorileri üreten bir insan her şeyden anlar mı? İçinde ukde olarak kalmış ki hâlâ akademisyenlik özentisi içinde olduğu belli! Maşaallah profluk iane gibi dağıtılıyor, bir kariyer de bu adama verseler de, kalemi ile ömrü Türklüğe hizmetle geçmiş insanlarla uğraşmasaydı!
Tarih ve kültür tarihi ile uğraşanlar elbette tesbit ettikleri önemli olayları kapasiteleri nisbetinde sosyolojik analize tabi tutar! Aslında bir elin parmakları kadar sayılı milliyetçi sosyologumuz ancak vardır! Onları da ideoloji bezirganları çok tutmazlar; Türkiye’de iyi yetişmiş sosyologlar maalesef marksist görüştedir. Sanıyoruz milliyetçi camia içine sızmış bazıları da onlara özenmektedir! Eğitimi sosyoloji olanlar bugünkü Türkiye’de “Stratejist” diye adlandırılıyor! Bunlar masa maşında teori üretirler! Halbuki sosyolojinin konusu toplumdur; ama hiçbir kehaneti tutmayan ve bir takım komplo teorilerinden oluşan kırık dökük bilgiler bizde sosyolog üretimi olarak nitelendirilir! Son yıllarda bir “Küreselleşme” tutturdular ki yüzlerce kitap ve binlerce makale yazıldı! Fakat kehanet tutmuyor! Neden acaba? Çünkü bu adamlar tarih, kültür, dinler tarihi, tasavvuf, ideologya gibi şeyleri bilmezler!
Türkiye’de ilim adamı olma iddiasında bulunanlar ne yapar, alaylı denen serbest çalışanlar ne yazar! Veya ne yapması gereklidir? Bir kere dünya ölçülerine uymayan bir tarza çok meraklıyız; bizde ilim demek “Dipnot” veya “Kopyala-Yapıştır”, yahud da, şunu gayet ciddiyetle ifâde edersek eski deyimle “Telif” demektir. Halbûki te’lifi, “Müellif” dediğimiz serbest çalışanlar yapar; dolayısıyla ilim yapan insanların yani âlimlerin işlerine karışmazlar! Bizde öyle değil; ne kadar çok dipnot kullanırsan o kadar kaliteli çalışma ortaya koyarsın inancı hâkimdir. Öyle ki 10 cümlelik bir paragrafta 20 tane dipnot var! Nerede ise her cümle iktibas! Peki o zaman âlimin fikri, yarattığı görüş, bilgisi, anlama şekli nerede kalıyor? Dünyanın büyük tarihçi ve kültür tarihçilerine bakın ele alınan konunun %80’i kendi yorumudur! Bizde Köprülü’ye Bahaeddin Ögel’e, Erol Güngör’e bakın, böyledir!
Serbest çalışanlar her şeyi yazabilir, netice itibari ile onlar “Âlimlik” iddiasında değildir! Bugün bir bakın, bizim eski yazıyı birçok akademisyen adam gibi okuyamaz; iyi okuyanların hepsi alaylıdır! Akademisyenler dil sınavında zorla ve torpille %50’nin üzerine çıkıyorlar! Fakat serbest çalışanlar en az bir lisana ve eski yazıya tam hakimdir! Hele Farsça veya Arapça biliyorsanız iki dilin bütün lehçelerini faydalanacak derecede sözlükle çözebilirsiniz! Batı lisanları için de aynı şeyi tasavvur edebiliriz! Rusça bilmiyoruz ama bu metinleri faydalanacak derecede teknoloji veya sözlükle çözebiliyoruz! Mutlaka zordur ama bizler bu işi başarıyoruz! İyi derece Türkçe bilen bir insan bütün Türk lehçelerini rahatlıkla anladığı gibi, eski kültürümüzün ifâde edildiği dillere de âşinadır! Bunun için elimizin altında yüzü bulan sözlükler ve derleme sözlükleri bulunmaktadır! Âlimlik iddiasında olanlar kitap sahibi bile değildir; kırık dökük PDF kopyaları kitap diye kullanırlar!
İşte ülkemizde, toplumumuzda, câmiamızda durum budur! Kimse alınmasın ve herkes kendini tartsın! Hiç kimse kutup veya “Yeminli Âlim” olamaz! Bu ukalalıktır! İşte Bay Sorokin de bunlardan birdir; mürşidimiz oldu ama kendinin irşada ihtiyacı vardır! Okuyucu kusura bakmasın; elbette çok düzgün çalışan akademi mensubu dostlarımız var; onları tenzih ediyorum, saygılıyım ve çok seviyorum! Yaşasın bizim Osman ve Yılmaz! Varolsun Canan, Gülbanu ve Ali! daha sayayım mı?
Muhabbetle.