
Recep SAVRAN
SMS: 0.542.311.1564
Hakikatten yaşı yetmişe gelmiş biz ülkücüler ne yapacağız? Meselâ olası bir seçimde kime rey vereceğiz? Türk milliyetçileri camia olarak hiç yanılmadı, yanılanların ve bunu itiraf edenlerin peşlerine mi takılacağız? O zaman bunca yıl neden öte beride süründük, aşağılandık, işkence gördük, öldük; hâlâ da aynı durumda değil miyiz? Ne yapacağız arkadaşlar ne yapacağız? Bir yere kiralanacak mıyız? Ahh ve vahh bizlere!
İhtilâl teşebbüsünden sonra, 7 Ağustos Pazar günü, AKP mutad mitinglerinden birini ve herhalde sonuncusunu İstanbul Yenikapı’da yapacak! CHP ve MHP’ye de davet yapılmış; CHP heyet göndereceğini açıklarken, MHP başta Genel Başkan olmak üzere, var gücü ile etkinlikte yer alacağını ilân etmiştir! Böyle bir karara nasıl varıldığını elbette bilmiyoruz; görünen odur ki bu arzu da genel başkanın ilk ve son olmayan şahsi tasavvurlarından biridir. İhtilâl teşebbüsünün ilk günü birçok ülkücü “Bozkurt” işareti yaparak en önde meydanlara dökülmüştü; fakat ne olduysa ilerleyen saatlerden itibaren bu ses kesildi veya kestirildi; mesele değişik “İslâmcı” gösteriler, “Tekbir” sesleri ve “Selâ” nidaları ile bugünlere kadar geldi! Elbette aradan 18 gün geçtikten sonra protestoların halka yayıldığını ve benimsendiğini kabul etmek gereklidir! Fakat HDP tabanı kasden bu etkinliklere katılmazken genellikle CHP’ye rey veren güneyin cumhuriyetçi seçmenlerinin iştiraki de sağlanamadı! Çünkü “İhtilâl” protestolarının “Cumhuriyetçi” bir görünümü olmadığı, herhangi bir şekilde “Cumhuriyet”in mimarı olan Mustafa Kemal’den de hiç bahsedilmediği gibi bir posterine dahi rastlanmadı! Mutlaka işin bu yönü CHP ve MHP seçmeni ile ilgiliydi; demek ki adamakıllı bir iştirak sağlanamamış ve söylenenlerin aksine hiç de milli birlik sağlanamamıştır! Var olsun CHP ki 24 Temmuz günü İstanbul ve ertesi gün de İzmir’de arzu ettiğimiz görüntüleri ortaya koydu!
Evet siyasî yönden veya siyasî yelpazede MHP, CHP ile AKP’nin ortasında durmaktadır; buna söyleyecek çok şey olmasına karşın çok derinliklere inmenin mânâsı yoktur! Elbette dinî konularda MHP AKP’ye yakındır; lâkin onların kopyası değildir! Son olaylarda da görüldüğü ve bizzat Cumhurbaşkanı tarafından hatâ olduğu kabul edilen uçsuz bucaksız “İslâmi” görüşlerin Alparslan Türkeş’in temellendirdiği MHP ideolojisi ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur! Bu konuda, aksine MHP, CHP’ye daha çok yakındır! Peki şimdi sormak gerekmiyor mu; Bahçeli CHP mitinglerinde neden ülkücülerin önünü kesti de, şimdi AKP’ye kapılarını sonuna açtı? İstanbul’u bırakın da MHP’nin Ankara’da kendi görüşlerini öne çıkaran bir miting yapması mümkün değil miydi? Alparslan Türkeş, kimsenin sokağa çıkmağa cesaret edemediği, 12 Eylül öncesinin en kanlı ortamında Tandoğan Meydanı’nda bir milyon kişiyi nasıl toplamıştı? Fiilen devlet sallanmış ve sonradan ihtilâlin sebeblerinden birinin de bu miting olduğu bizzat komitacılar tarafından iddia edilmiştir.
Bahçeli için öteden beri AKP’ye payanda oluyor suçlamaları bugün MHP’yi en düşük seviyeye indirmiştir ki bundan beteri düşman başınadır! Son bir yıldan beri açıkça, AKP ideologlarının, ülkücü yayın organlarında bile “Bahçeli’nin devlet için partisini fedâ ettiği” gibi görüşleri savunulmaktadır; mürekkep kurumamıştır; yazan da yayımlanan yerler de bir dakikada ortaya konabilir! Şimdi ne olacak, Sayın Bahçeli bu mitinge gidecek ve altı ay önce “Hain” dediği Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş ile yan yana mı oturacaktır? Acaba ikisine de konuşma hakkı verilirse önce kim konuşacaktır? Büyük ihtimalle Cumhurbaşkanı veya Başbakan’dan başkası konuşmayacaktır! Bizim Genel Başkan seyirci veya sıradan bir protestocu olarak katılmış olacaktır! Ülkücüler katılacak mı; Bahçeli katılım sağlayabilecek mi? İşte bu hususu çok iyi düşünmek gerekiyor! Kuvvetle tahmin ediyoruz ki katılan ülkücüler Genel Başkanları için değil Cumhurbaşkanı için iştirak edeceklerdir! Bu bir kehanet değildir, sokaklarda görülen manzaralardır!
Başbakan’ın tavırları ve açıklamalarına söyleyecek hiçbir şey yoktur; Türk Milleti, Cumhuriyet ve Atatürk deyimlerini heyecanla kullanmaktadır! Bu konuda Cumhurbaşkanı’nın inadı geçmiş, herhalde tedbiri devam etmektedir! Başbakandaki şevki onda göremiyoruz! Fakat son açıklamaları ve hatalarını kabule bakılır ani dönüşe “İslâmi Takiyye” gözü ile bakılmazsa epeyce mesafe katedilmişe benzemektedir. Dün şöyle veya böyle “Cemaat” yanında olduklarını bildiğimiz “Yandaş Medya”nın akil adamları bir “Nedamet” bildirisi yayımlamışlardır! Gerçekten bir ibret levhasıdır; fakat toplum düzeninin bu insanlar tarafından bozulduğu ve ülkeye son on yılı kaybettirdiği bir gerçektir! Oh ne güzel iş, ömür boyu fetva ver de şimdi bir dakikada, bir pişmanlık açıklaması ile işin içinden çık! Peki bu davranışların arkasında başka şeyler gizlenmediğini nereden bileceğiz! “Şeriatın kestiği parmak acımazmış” ama bu adamlar dinî sündüre sündüre özelliğini kaybetmiş lastiğe çevirdiler!
MHP’nin yapacağı iş nedir biliyor musunuz? Sözlerini geri almaz ve emanetçi, olmadığını ispat ederse hazırda dört dörtlük bir başbakanımız var! Üstelik bizim ki gibi göstermelik yiğit değil, cesur bir adam! Açıklamaları ile verdiği görüntüler ile hiçbir şekilde, bırakın Bahçeli’yi Alparslan Türkeş’den bile geri kalmıyor! Cumhurbaşkanı da geçmişteki düşünceleri için “Aldandık” diyor! Bizler de en üst seviyede AKP etkinliğine katılıyoruz; o zaman MHP’ye ne gerek var? Birleşelim gitsin be kardeşim! İşin içinde yarın seçimlere girip de barajı aşamamak var! Ülke de şöyle %75’li büyük bir iktidar görsün!
Hakikatten yaşı yetmişe gelmiş biz ülkücüler ne yapacağız? Meselâ olası bir seçimde kime rey vereceğiz? Türk milliyetçileri camia olarak hiç yanılmadı, yanılanların ve bunu itiraf edenlerin peşlerine mi takılacağız? O zaman bunca yıl neden öte beride süründük, aşağılandık, işkence gördük, öldük; hâlâ da aynı durumda değil miyiz? Ne yapacağız arkadaşlar ne yapacağız? Bir yere kiralanacak mıyız? Ahh ve vahh bizlere!
Hoşçakalın.