Hande Fırat’ın kaleme aldığı “Karargâh rahatsız” haberi Aydın Doğan’ı yandaş iktidar medyasının hedefine oturttu.
Cem Küçük, Hande Fırat ve Aydın Doğan’ı çok açık bir dille sosyal medya üzerinden tehdit etti.
Erdoğancı medyadan Güneş Gazetesi “Aydın Doğan’ı yargılayacak yürekli savcılar aranıyor” manşetini atarak savcıları tahrik etme görevini üstlendi. Konu ile ilgili yazıda kaynağın “ismi cismi belli değil” denilerek Hande Fırat’ın yazısının uydurma olduğu ima edildi: “Ordu içinde yapılanan cuntacıların sözcülüğüne soyunan Doğan, Genelkurmay Karargahı’ndan ismi cismi belli olmayan askerlerin ‘başörtüsü yasağı’nın kalkmasından rahatsız olduğunu öne sürdü. Haberde ‘Karargah rahatsız’ başlığı kullanılırken, yeni bir darbe girişiminde bulunacağı imasında bulundu. Doğan, benzer taktikleri 28 Şubat Post-Modern darbesi sürecinde de kullanmıştı.”
İktidar medyasının tetikçi kalemlerinden Sabah gazetesinde yazdırılan Melih Altınok da “Aydın Doğan sonunda gazını çıkardı” başlığını köşesinde kullanmayı uygun gördü. O da köşesinde yazının kaynağının bildirilmesi çağrısında bulunarak tehdit etti: “Ve Doğan Grubu, suç unsurları içeren bu beyanatın sahipleri hakkında bildiklerini yargıya bildirmediği sürece, 25 Şubat cunta muhtırasının ortağı olarak hafızalara kazınacaktır.”
Hürriyet de “iftirada sınır tanımamazlık” başlığı ile bir açıklama yayınladı:
Ankara Temsilcimiz Hande Fırat’ın imzasını taşıyan bu haberin çok çirkin ve maksatlı bir şekilde olmaması gereken bir mecraya çekilmek istenmesini ibretle izliyoruz. Sosyal medyada ve bazı internet sitelerinde Hürriyet’in bu haberi için kasıtlı bir şekilde, vicdansızca “darbe kışkırtıcılığı” iddiası ortaya atılmış, suçlamalar bu haberde sorumluluğu olan Hürriyet mensuplarının yargılanması talebine kadar uzanan bir linç kampanyasına dönüşmüştür.
Bir bu kadar ilginci, farklı bir kesimin aynı haberi anayasa referandumunda “evet” oylarına destek olarak yorumlayıp, arkasında AK Parti tabanındaki kararsızlara “safları sıklaştırın” mesajı içeren bir algı operasyonunun yattığını ileri sürmesidir. Sonuçta birbirine tümüyle zıt çizgideki kesimler aynı haberle ilgili olarak farklı niyetler atfetmek suretiyle Hürriyet’e saldırmak konusunda aynı çizgide buluşmuş oluyor.
Bütün bu suçlamalar kötü niyetlidir. Hürriyet’in haberi dikkatli bir şekilde okunduğunda, metnin son zamanlarda Orgeneral Akar’a yöneltilen eleştirilere dönük yanıtları içerdiği görülebilir. Üstelik, bu eleştirilerin hükümete yakın çevreler değil, hükümete muhalif kesimlerden kaynaklandığı bir sır değildir.
Hürriyet, bu haberde yalnızca gazetecilik saikleriyle hareket etmiştir. Gazetemizin Ankara Temsilcisi Hande Fırat, habercilik amacıyla Orgeneral Akar’a yönelik söz konusu eleştiri ve suçlamaları Genelkurmay Başkanlığı İletişim Dairesi’ne sormuş, aldığı yanıtları da yine gazetecilik ölçüleri içinde haberleştirmiştir.
Neresinden bakılırsa bakılsın, sadece gazetecilik söz konusudur. Bunun dışında söylenecek her şey yalandan ibarettir.
Bu hadise başlı başına, Türkiye’de iftirada sınır tanımazlığın en uç örneklerinden biri olarak hafızalara yerleşecektir. Herkesin kabul ettiği üzere, sergilediği gazetecilikle darbe girişiminin püskürtülmesinde ve demokrasimizin korunmasında hayli önemli bir rol oynamış olan Ankara Temsilcimiz Hande Fırat’a atılan bu iftiranın pespayeliğini en iyi değerlendirecek olan Türk kamuoyunun sağduyusudur.
15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul’daki merkezi bizzat kalkışmaya katılan askerlerin işgaline uğramış olan Hürriyet Gazetesi demokrasiden yana kuvvetli bir duruş ortaya koymuştur. Hürriyet’in demokrasiye olan taahhüdünü sorgulamak kimsenin haddine değildir.
Hürriyet