Ali BADEMCİ
Yaşayan kültürümüzde bu deyimler ayırıcı değil renklendirci olmuşlardır. Mezhep farklılığından bütün kaşımalara rağmen Anadolu Alevileri Türk ve Türkmen çemberinin dışına taşınamamış ve cemaatler arasında herhangi bir husumet oluşturulamamıştır. Bu konuda çalışmaları artırmalı ve insanımızı daha da kendini tanır hâle getirmemiz gerekiyor.
“AYDINLI-YÖRÜK-TÜRKMEN” DEYİMLERİ ÜZERİNE
Anadolu, Türk kültüründe tâli etnitizm ifâde eden çok güzel istilâhları ortaya çıkarmıştır, ki bunlardan biri de “Aydınlı” deyimidir. “Yörük-Yörükler” deyimine eş anlamlı olarak kullanılıyor, ama çoğu zaman da “Halis Türk” mânâsına geliyor. “Aydınlı Yörükler”, Aydın bölgesi Yörükleri demek iken, tâli etniste ifâde eden tarzda “Aydınlı-Yörük” deyimleri yan yana gelmez; çünkü aynı şey kasdedilmektedir.
“Yörük” tali etnisitesi de Anadolu ve Suriye coğrafyasına aittir. Irak ve İran’dan ötede kullanılmaz! Bazı arkadaşlar Türk ana etnisitesinde “Yörük” deyiminin “Türkmen” istilâhının bir önceki evresi olarak ifâde ediyorlar; buna katılmak mümkün değildir; çünkü “Yörük” deyimini Osmanlılar’dan daha evvele taşıyamadığımız gibi, “Türkmen” Selçuklu Oğuzları’nın İran’a inişleri ile birlikte ortaya çıkmış, tamamen İslâmi döneme ait bir “Türk” tasviridir!
İlginçtir ki Selçuklular devrinde göçebelikten şehirleşmeye geçen muharip güçler aynı zamanda ziraat ve hayvancılık da yapıyorlardı; ki bunların hepsine bir den Müslüman olmuş Türk anlamında İran ağzı ile “Türkmân” dendi. İran Türkler’in vatanı olmuştu, o sebeble kalıcı yurtlar zamanla büyük şehirler hâline geldiler ve Tebriz gibi tek taşına Türkler’i ifâde eder oldular. Küçük İran kasabaları Türkler’le dolup taştı; fakat Türkler’in Türkmen olarak ifâde şekillerinde bir değişiklik olmadı.
1985’de bizzat görmüş ve tanık olmuştuk ki Bağdad’da Türkmen sözü pek yaygın değildir, herhalde biraz Arap yoğunluk biraz da tarihi olayların etkisi ile “Etrak” karşılığı olarak “Türk” deyimi daha yaygın! Bir Selçuklu adı kullanmasına karşılık bir zamanlar onlarla çok büyük düşmanlık içinde bulunan ve Büveyhî Ordusu’nda Başkumandanlık yapan Horasanlı Aslan Besâsîrî’yi unutmayan Şiî Türkler hep Türk diye adlandırılıyor!
İran Türk Şiası’nın kurucusu olan Anadolu’nun Türkmen kavim ve kabilelerine tarihi lisanla daha geçen asır başına kadar “Türkmen” denilirken günümüz İran’ında ancak Türkmenistan ve Afganistan hudut bölgelerinde yaşayan Sünnî “Sahra Türkleri” ne Türkmen deniliyor ve bölgenin adı resmiyette bile “Türkmen Sahra” diye zikrediliyor. Dolayısiyle Türklüğün Asya’ya mahsus alt etniste deyimlerinin kullanılışında değişiklikler ve İslâmî inanç esintilerini fark etmek gerekiyor.
Suriye ve Anadolu’de daha ilginç durumlar var: “Aydınlı” deyimi hâlâ kullanılıyor ve az kalmış konar göçerleri ifâde ediyor! “Yörükler” büyük ölüçüde şahirleşmiş veya devlet iskanına tabi tutulmuştur. Selçuklular’ın Anadolu ve Suriye’yi fethinden sonra bugün “Aydınlı” ve “Yörük” diye adlandırılan Türkmenler’in mutlak olarak hayvancılık ve ziraatle uğraşan, uç bölgelerinde düşmana en yakın ovalarda tedarikçilik yapan topluluk ve camaatler olarak görüyoruz. Bunlar çoğu zaman çift mekânlı değildir ve bol otlağı olan düzlüklerden ayrılmazlar. O sebeble küçükbaş hayvan olarak daima koyun beslemeyi tercih ederler. Daha dindar insanlardır.
İlginçtir ki küçük tepeciklerde yaşayan ve genellikle yaylak-kışlak gibi Orta Asya geleneklerini devam ettiren muharip Türkmenler “Yörük-Aydınlı” adını kendilerinden ziyade zikredilen tedarikçi unsurlar için kullanırlar! Aydınlı ve “Yörükler”in “Koyun-Kuzu” sevgisine karşılık, dağlı Türkmenler’de “Keçi-Oğlak” muhabbeti daha öndedir. İlginçtir ki Aydınlı ve Yörükler, “Kara-Sarı Keçililer” gibi kabile veya oymak adları ile anılırken Dağ Türkmenleri’nde böyle bir cemaatleşme yoktur. Özellikle Suriye Halep ve Bayır Bucak bölgelerinde saha çalışmaları ile bu sonuçlara ulaşabiliriz! O sebeble Türk kültür sosyolojisi ile ilgili yapılan çalışmalarda ve tanzim edilen, Osmanlı’dan kalma iskan listelerinde “Yörükan” ve “Türkman” inceliği bir taife adı olarak kullanılmıştır.
XX. yüzyıl Türkiye sosyolojsinde “Türkmen” deyimi sür’atle millet adı olan “Türk” adına dönüşürken “Yörük” ve “Aydınlı” adlandırmaları hâlâ kullanılmaktadır. Elbette “Türkmen” adı hızlı şehirleşme sebebi ile kabile adlarını unutturmuş ve Türkiye Türkleri kendini “Türk” diye ifâde etmeye başlamıştır. Bugün “Türkmen” adı ancak Irak-Suriye ve evvelden beri İran Türkleri için kullanılmaktadır.
Yaşayan kültürümüzde bu deyimler ayırıcı değil renklendirci olmuşlardır. Mezhep farklılığından bütün kaşımalara rağmen Anadolu Alevileri Türk ve Türkmen çemberinin dışına taşınamamış ve cemaatler arasında herhangi bir husumet oluşturulamamıştır. Bu konuda çalışmaları artırmalı ve insanımızı daha da kendini tanır hâle getirmemiz gerekiyor.
İyi Pazarlar Efendim, Hoşçakalın.