H. Nurcan YAZICI
Eğer YANILMAMAK ya da yanıltılmamak istiyorsak, kendi içimizde düşünen kendimize dahi KARŞI ÇIKAN, sürekli soru soran BİR AKIL oluşturmalıyız. Değerli okurlarım düşünmekten korkmamalıyız. Bulunduğumuz toplumda, farklı bir düşünceye ve karara sahip olmayı, utanılacak bir durum olarak görmemeliyiz. Hele hele, kendi gibi düşünmeyenleri terörist ilan eden, siyasetlerini BİLGİSİZLİK üzerine yürütenlerin tuzağına hiç düşmemeliyiz.Doğru kararı verebilmenin tek yolunun; “doğru bilgiye” sahip olmakla olunacağını bilmeliyiz.
Örnek mi istiyorsunuz buyurun;
AKP Trabzon vekili Ayşe Sula Köseoğlu, Taka gazetesine yaptığı ziyarette, yazı işleri müdürü Harun Yavruoğlu’nun, “Meydanlarda getirilmesi istenen anayasa maddeleri değil, Kılıçdaroğlu, PKK, DEAŞ, FETÖ gibi mevzular dolaşıp duruyor…
Bunlar bizim bildiğimiz, aşına olduğumuz konular… Bize değiştirilmesi istenen 18 maddenin içeriği bir bir anlatılmalıydı.“serzenişine vekilin cevabı, “HALK, MADDELERİN İÇERİĞİ İLE DEĞİL, bu tür örneklemelerle mukayeselerle ilgileniyor” oluyor.
Yavruoğlu’nun tabiri ile vekilimiz çıktığı “EVET AVINDA…”, milleti doğru BİLGİLENDİRMEK, onların sağlıklı düşünmesini sağlamak yerine, algı yöneterek, gerçekleri karartarak çalışıyor.
Bu, son yıllarda iyice yerleşen (bilgisiz ve ilkesiz) bir siyaset kültürünün, halkı hafife almanın itirafıdır.
ANAYASA nedir? Bir devletin YÖNETİM ŞEKLİNİ belirten, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren,yurttaşların kamu hakları ile özgürlüklerini ve devletin topluma karşı ödevlerini ortaya koyan temel yasadır. Esası toplumun bütün kesimlerini içine alan, “toplumsal sözleşme”dir.
Bu tanımlamaya göre, referanduma gitme nedenimiz, İKTİDARIN mevcut anayasamızı değiştirme talebi oluyor. Sıkıntı bu talebin (arka planında) içeriğinde yani, yeni anayasanın metninde… Bir devlet sisteminde üç temel erk olan yasama, yürütme ve yargının birbirinden tamamıyla ayrı olması gerekirken tek bir gücün eline verilmesinde.
Değerli okurlarım bir konuda hemfikir olmalıyız. Referandumda kullanacağımız “EVET” veya “HAYIR” tercihimizin, siyasi kimliğimiz ve tarafımızla hiç bir alakası yoktur. (En azından biz öyle biliyoruz) Yaptığımız tercih, tarafı olduğumuz partiyi iktidara taşıyacak da değildir. Bu oylama ülkemizin YÖNETİM ŞEKLİNİ, idare BİÇİMİNİ, rejimini belirleyecektir.
Ülke sorunlarının tek bir adamla aşılacağı algısını vererek yola çıkanlar, yeni bir yanlışın içinde ki, bu sefer de “milletin iradesini” meclisten alarak “partili bir başkana” devretmek istiyorlar. Düşünebiliyor musunuz? Başkanlık koltuğuna oturan kişi, HEM PARTİSİNİ, HEM DE ÜLKEMİZİ YÖNETECEK. Koskoca Türk milleti, bir kişinin taraflı gücüne, egosuna ve inisiyatifine terk edilecek. Yarın olası bir yanlışında BAŞKANI kim durduracak derseniz? Bu soruya “denetimsiz ve dengesiz yeni anayasa” içinde cevap bulmanız mümkün değil.
Ne kadar üzeri kapatılmaya çalışılsa da “inançlı, vicdanlı, bayrak ve vatan kavramlarının idrakinde, atalarına ve şehitlerine vefalı, nefsini ve hırslarını terbiye etmiş” sağduyulu ve ülkesine HAYIRLI vatandaş yanlışı görecek, doğru olmayana taraf olmayacak, siyasetin hamasi söylemlerini, alacağı karar için yeterli bulmayacak, yarın ülkemizin hangi noktalara taşınabileceği noktasında, aklını ve hafızasını kullanacaktır.
DOĞRU BİLGİLENMEK ALLAH’IN EMRİDİR. “AKLETMEZ MİSİNİZ?” çağrısı, kişiyi yanlış bilgiye değil, DOĞRU OLAN BİLGİYE YÖNELMESİ için yapılmıştır. Akletmez misiniz? Allah ülkemizin ve inanların yardımcısı olsun.