Ali BADEMCİ
Askeri amaçla ihya edildiğini sandığımız Antakya-Yayladağı yolu geç de olsa bölgede sivil amaçları da canlandırmıştır; lâkin Antakya- Bucak 65, bu yoldan Antakya-Bayır 80 km.’dir. Bilindiği üzere muharip Türkmenliğin sıklet merkezi Bayır bölgesidir! Antakya ile Türkiye İdlibi’nin merkezi olan Altınözü 20-24 km.’dir; buradan Bayır Bölgesi ise 15 km.civarındadır! Biz iki yıl evvel acilen bu yolun ihya edilmesini vurgulamıştık! Çünkü bu yol eski “Hacc-İpek” yoludur; Kolcular köyünde biter ve atlı araba yolunun parkeleri hâlâ durmaktadır! Burası uzun yıllar Türkmenler’in “Uğur” kapısı olan Cisrişuğur’a sadece 10 km. mesafededir! Dolayısiyle yol hem İdlip hem de Bayır için stratejik öneme sahip bir kale gibidir! Kaldı ki genel olarak Arapça konuşan Altınözü köyleri de yolun ihya edilmesi ile devlete daha yakın olacaklardır! Eğer bu yol yapılmış olsaydı birliklerimizin İdlib için hareket kabiliyeti daha yüksek olacaktı! Sözün kısası “Suriye Sendromu” kitabımız bir an evvel tetkik edilmelidir! Ve bir dakika kaybedilmeden şu “Çin Seddi” durdurulmalıdır!
VE İDLİP!
2011 Mart ayında Suriye’de hak ihlâllerini dile getirmek için yola çıkanlar herhalde işin sonunun bugünlere geleceğini düşünmemişti; çünkü şartlar nereye giderse gitsin Suriye ahalisi tarih boyunca hep medenî durumunu muhafaza etmiştir. Emevî zulmü önceki medeniyeti silememiş, Selçuklu yılları ise ülke halklarının kimliğini su yüzüne çıkarmıştır. Bugün olaylar dolayısiyle Türkiye istikametine rağbet ise Osmanlılı yılların ihtişamını ortaya koymaya yetmiştir. Devletimizin en zayıf zamanlarında bile Suriye Mithat ve Cevdet paşalar gibi süper valiler tarafından idâre edilmiştir!
2008 ve 2009’da iki Yaz en küçük şehir ve kasabalara kadar Suriye tetkiklerimiz oldu; ne kadar muhteşem bir ülke! Osmanlı sonrası ihmaller, diktatörlük, Arap Milliyetçiliği âdeta ülkeyi musalla taşına getirmişti; bu durumu, tarih ve kültür tarihi veya sosyoloji ile ilgilenen hemen herkes görebilirdi! Lazkiye’de bulunduğumuz günlerde (Yaz 2010), olaylar başlamamıştı; ülkemiz politikasının en önemli düşman ilân ettiği, iktidarı elinde bulunduran “Nusayri” azınlıktan Antakya Lisesi’nden arkadaşımız bir muhaberat elamanına sormuştuk; ” Bizim Türkmenler ile nicesiniz” diye! Cevap “Onlar medenî insanlardır” olmuştu! Fakat ne olduysa sonradan işler tersine döndü! Halbuki Türkiye-Suriye yakınlaşmasında Türk istihbaratı Suriye’nin çok olaylara gebe olduğunu herhalde biliyordu!
“Suriye’de Türkmenler ve Bayır Bucak” adlı çalışmamız 2013 yılı sonunda yayımlandığı zaman olaylar bir hayli tırmanmıştı! Bir tarih kitabı olan bu eserde akademik ölçülerde Suriye ortaya konmuş ve hararetle 2 milyon olarak hesap edilen Türkmenler’in nasıl oluyor da %10 azınlıkla bu ülkeyi 1000 yıl başarılı ve olaysız biçimde idare ettikleri bir netice olarak sorulmuştu! Bu durumda ya tarihte veya hesapta bir yanlışlık vardı; elbette Türkmenler Bayır Bucak’dan ibaret değildi! İddia etmiştik ki Kilis- Halep-İdlip-Hama-Hums-Dımaşk (Şam)-Golan hattı sadece Suriye’nin değil aynı zamanda Türk kültürünün de omurgasıdır! Suriye Türkmenleri’ne tıpkı Irak Türkmenleri gibi genel olarak “Bayat” deniyordu ama, yapı ve siyaset düşüncesi tarih içinde oldukça farklılıklar arzediyordu! Meselâ 1967 Savaşı’ında İsrail’in işgal ettiği Golan bölgesi hariç Türkler’in hiç Alevisi (Bektaşi anlamında) yoktu; hele hele “Nusayrî” olan bir Türk-Türkmen âilesi bile bulamazsınız! Halep Türkmenleri’ne “Şamlular” denmesi ise bu ülkede Türk kültürünün tarihsel bir bütünlüğü olduğunu ortaya koyuyordu! Fırat’ın 100 km. doğusuna kadar bu istilâh kullanılıyordu; yani Halep Türkmenleri!
Şu günlerde Suriye olaylarının İdlip’de sona ereceği ifâde ediliyor; acaba kehânet tutacak mı? Olayların başından beri gördük ki İdlip az çok düzgün İslâmi hareketin merkezidir! Osmanlı idari taksimatına göre Bayır Bucak gibi İdlib’in de 1/3’ü Türkiye tarafındadır; Altınözü veya Kuseyr! Bölge %70 Arapça konuştuğu halde Türkiye İdlibi’nde kimsenin Araplığı kabul etmemesi çok ilginç! 2015-2016’da bölgede birçok saha çalışmaları yaptık ve bu sütunlarda o ham bilgileri neşrettik! Konu ile ilgili tamamen sosyolojik açıdan ele alınmış yeni kitabımız ”Suriye Sendromu/Suriye’de Bahar Ne Zaman?” Kitabın tam 25 yerinde İdlib anlatılıyor ki, biz tesbitlerimizi yaptığımız zaman Türkiye’de İdlib adını telâffuz eden bile yok denecek kadar azdı! Lütfen bu kitabı dikkatle okuyunuz ve ne kadar haklı olduğunuzu bir daha anlayınız!
Şöyle bir baktık ki 2011’den beri 37 “Bayır Bucak”, Suriye ile birlikte toplam 59 yazı yazmışız! Fransızlar’dan kalma Antakya Yayladağı yolu MSB tarafından dört şeritli hale getirildi; yer yer inşaat devam ediyor! Son gidişimizde ilginç bir olaya daha şahid olduk; Yayladağı’na varmadan Türkiye’de Çabala köyünden itibaren sınıra tıpkı Güneydoğu gibi kalın ve yüksek duvarlar yapılıyor! Birkaç km. de yapılmış; aynı Çin Seddi gibi! Şahsen anlamakta güçlük çektik; yolu anladık da bu “Sed” neyin nesi! Altınözü ve Yayladağı hududumuzda 100 yıldan beri ne ayrılıkçı terör yataklığı ne de kaçakçılık görülmemiş; görülen tek tük ayrılıkçı veya terörist, ahali tarafından öldürülmüş veya yakalanarak adalete teslim edilmiştir! Hatay’da silâh kaçakçılığı yıllarca Lazkiye-Samandağ arasında takalarla yapılmıştır; yani denize “Sed” yapmak varken bugün tamamına yakın kısmı Türkiye Bayırı Yayladağı ve Altınözü’nde bulunan tehcire uğramış Türkmenleri bölmüyor muyuz?
Askeri amaçla ihya edildiğini sandığımız Antakya-Yayladağı yolu geç de olsa bölgede sivil amaçları da canlandırmıştır; lâkin Antakya- Bucak 65, bu yoldan Antakya-Bayır 80 km.’dir. Bilindiği üzere muharip Türkmenliğin sıklet merkezi Bayır bölgesidir! Antakya ile Türkiye İdlibi’nin merkezi olan Altınözü 20-24 km.’dir; buradan Bayır Bölgesi ise 15 km.civarındadır! Biz iki yıl evvel acilen bu yolun ihya edilmesini vurgulamıştık! Çünkü bu yol eski “Hacc-İpek” yoludur; Kolcular köyünde biter ve atlı araba yolunun parkeleri hâlâ durmaktadır! Burası uzun yıllar Türkmenler’in “Uğur” kapısı olan Cisrişuğur’a sadece 10 km. mesafededir! Dolayısiyle yol hem İdlip hem de Bayır için stratejik öneme sahip bir kale gibidir! Kaldı ki genel olarak Arapça konuşan Altınözü köyleri de yolun ihya edilmesi ile devlete daha yakın olacaklardır! Eğer bu yol yapılmış olsaydı birliklerimizin İdlib için hareket kabiliyeti daha yüksek olacaktı! Sözün kısası “Suriye Sendromu” kitabımız bir an evvel tetkik edilmelidir! Ve bir dakika kaybedilmeden şu “Çin Seddi” durdurulmalıdır!
Muhabbetle.