Ahmet Urfalı
İNSANIN İÇİNDEKİ DAĞ
Sen dağlara aşinasın, bu yüzden çığralar açarsın geçitsiz dağlarda. İçindeki dağ ne kadar yüceyse, derinliğinde o kadardır senin.
Sonra, ’’Dağlar dilsiz ustalardır ve sessiz öğrenciler yetiştirirler.’’ diye söyler bilgeler.
Dağ, hayatı öğretir, çünkü hayattır dağ.
Yiğitler dağ gibi görünür, dağlarsa yiğitler gibi.
Farsların Elburz’u,
Yahudilerin Sina’sı,
Arapların Arafat’ı
Çinlilerin Kuan-Iung’u,
Hindlilerin Himalaya’sı,
Yunanlıların Olimpus’u
Türklerin Altay dağı kutsaldır, ana dağdır.
Kutlu Elçi’ye vahiy Hira’da gelmiştir. Yine Elçi, Uhud dağını işaret ederek; ’’Bu dağ bizi sever, biz de onu severiz.’’ demiştir.
Türk mitolojisinde; ’’yeri tutan dağ, milleti tutan beydir.’’ Ve ‘’Tanrı, dağ ile yeri bastırıp daha sağlam yaptı.’’
Kutsal Kitabımızda da dağlar; ’’Yeryüzünü sabit tutmak için yerleştirilmiş olsalar da bulutlar gibi hareket ederler.’’(Neml-88)
‘’Dağlar da Allah’a secde ederler.’’(Hac-18)
‘’Dağlar yeryüzünün kazıkları…’’(Nebe-7)
Dağlar ; göğe yakındır, kutsal mekanlardır, gizli kuvvetlerin durağıdır, bazen ata, bazen vatandır.
Altay dağları, Ötüken dağları, Ergenekon dağları, Tanrı dağları, Kutlu dağ, Altın dağ, Ak dağ…. Daha niceleri. Efsanelerin, destanların kaynağıdır bu dağlar.
Her yüce dağın, bir yüce ereni vardır. Alp-erenler yaz-kış beklerler doruğunda dağları.
Anadolu yaylasının dağlarını Karacaoğlan dillendirir:
‘’Karac’oğlan der de, bitirdim çağı
O yüce Binboğa, Bolkar’ın dengi
Soğanlı yücesi, koca Beydağı
Erciyes ulumuz, pirin var dağlar.’’
Bir selam götürür sevda yüklü rüzgârlar, Anadolu dağlarından, ana yurttan ana yurda.
Türk’ün dağı yücedir, diğer milletlerin dağa verdiği sıfat ise yüksektir.
Mağdurların, mazlumların hürriyet mekanıdır dağlar. Zirvesinden seslenir Köroğlu, Dadaloğlu.
Dağ, insanda merak uyandırır. Meraklanır insan dağın arka yüzünü görmeyi.
Dağın baharından bereket fışkırır, az olan çoğalır, zayıf olan güçlenir.
Başı alaca karlıdır dağların, bin bir çiçek yeşil çimen arasından boy verirken yanı al-taylı, doru kısraklar koşar dört nala. Kuzuları meleşir, güzelliklerin mutluluk verici nevruzuna.
Sonra eller açılır Tanrı’ya, şükrünü çarpar her yürek bir ardıcın duldasında secdeye varmışken pak alınlı insanlar.
‘’Dağlar dağımdır benim
Dert ortağımdır benim.’’ sadece dert ortağı mıdır dağlar? Dosttur, karşılıksız vericidir. Umuttur, son yenilgisinde mağlupların. Karakışın ortasında bir güzellik özlemidir dağlar.
Aşkı uğruna deldiği dağlarda bir çilenin adını efsaneleştirir Ferhat. Onursuz, gurursuz zamane aşklarını gördükçe utanır Şirin.
Gönlümüzdeki dağ sevdası her vakit bizi de cezbedip şiir yazdırmıştır, Bozkırın Dağları’na, şuurumuza dolan ilhamıyla:
Zirvesinde rüzgâr alnından öper
Babacan bakışlar sevgi dokulu
Ak bulutlar başucunda dolanır
Sarp yerlerden geçer hüzünlü yolu
Camide mescitte kubbedir dağlar
Gönüller yüksekte ruhlar pek ulu
Efsanesi büyür mor ufuklarda
Destanlar çağında yiğitlik dolu
Tepeden tepeye kaval nağmesi
Serin koyakları kekik kokulu
Bin bir hasret çekmiş çığrasında aşk
Ayrılık acısı niçin ağulu
Her dağın farklıdır sevda masalı
Kışın gecesinde gözler uykulu
Az olan çoğalır zayıf güçlenir
Yeşil obalarda taylı kuzulu
Yeni bir hayatın başıdır bahar
Dağlarda can bulur beyi yoksulu
Doruğunu bekler alp-erenleri
Kahramanlar yurdu dağlar gururlu
Yücelik içinde büyür tevazu
Öteden beriye dervişçe huylu
Birbirine yaslanmıştır kardeşçe
Kimisi engince kimisi boylu