Ali BADEMCİ
Allah rahmet etsin bizde emeği olan Muzaffer Özdağ böyle değildi ve bu öğütleri vermedi; “Türk Ülküsü” dedi! Acaba o ülkünün içinde 10 yol önceki akrabalarımız, kültürümüz ve tarihimiz yok mu? Hüsnü Mahalli bile Suriye Arapları’na “Türk Arabı” dendiğini yazıyor! Ve Ümid bir dönem de ne yazık ki Gaziantep vekilliği yaptı! Bu sınır bölgeleri hep eski ve yeni Suriyeliler değil mi? Suriye’de Bayır-Bucaklılar’ın dışında Türk olmadığı bir “Baas” görüşüdür! Daha orada mıyız? Yazıklar olsun, o savunnduğu görüşlerin çapıklığını 2050 yılında değil on yıl sonra göreceğiz! Çünkü kendine güvenen bir devletiz, Türkiye’de doğan herkes Türktür! Bilimsel demografya da bu değil mi?
SURİYELİ DÜŞMANLIĞI
Burası Anadolu; daha yüz yıl önce topraklarının 3/5’ünü kaybetmiş bir devletiz! Küçülmeye 93 Harbi’ni başlangıç olarak alırsak elbette kayıplarımız daha fazla! İşin ilginç tarafı sadece toprak değil tehcire uğrayan insanımızı da kaybetmiş Avrupa’yı boşaltmışız! İş bununla da kalmamış “interland”ımız durumunda olup da tamamen boşalmasına müsaade edip yüzbinleri aşan muhacir kabul etmişizdir. Meselâ çoğu hiçbir zaman bizim olmamış Kafkasya! Kafkas kavimlerinin tümünü “Çerkez“ diye nitelendirip, milliyet ayırımı da yapmamışızdır! Abazalar, Gürcüler, Çeçenler ve hattâ Çerkezler öyle değil mi? O kadar göç kabul edilmiş ki Anadolu’da âdeta “muhacir” neredeyse ayrı bir milliyet olarak görülmüştür! Bunlara kimse bir şey dememiştir, o zaman bilim adamlarımız, devlet büyüklerimiz yok muydu? Hele hele öyle bir muhacir âilenin çocuğunun bugün çıkıp da “Suriyeli” yi düşman gibi göstermesini acaba nasıl karşılarız? Şunu söylemek gereklidir ki, bu topraklar üzerinde belki de hepimiz göç yolu ile gelmişiz! Hem de X. asırda değil, son 200 yıl içinde!
Evet Suriye olayları başladığında sınırlarmızın bu kadar sıkışacağını düşünmemiştik, çünkü hepimiz bir anlamda “Baascı” algının tesir sahasına girmiş veya kafamızda şu “Arap milliyetçiliğini” büyütmüştük! Sanıyorduk ki canını kurtarmaya çalışan “Suriyeli” hep Arap ülkelerine akacaktı! Devlet adamlarımızın da bu algı çemberi içinde olduğunu tahmin ediyoruz! Tabii ki ilerleyen günler öyle olmadı göçü en fazla Türkiye aldı, çünkü insanların çoğunun yönü bu taraftı! O sebeble mecburen açılan kapılardan şimdi muhtelif rakamlarla ifâde edilen fakat ortalama 5 milyonun üzerinde olduğu tahmin edilen Suriye’liyi misafir etmeye devâm ediyoruz!
“Suriyeli” deyimi biliyoruz ki etniste ifâde etmiyor, coğrafî bir addan türetilmiş ki, o adın bile sağlam bir tarihi kaydı yoktur, siyasî bir isimlendirmedir. Yüz yıl evvel böyle bir göç olsaydı “Türkler geldi” denirdi! Çünkü Suriye’nin Türklüğü en azından X. asırdan beri tescillidir ki, bir asır evvelinde de Tolunoğlu ve Ihşitler var, Halife hizmetinde Kıpçak ve Karluk Türkü Ferganalılar’ın kurduğu devletler. Sakın”İlkçağ”dan behsettiğimizi sanmayın, belgesel kayıtları, mekânları, kültürleri, tarihleri belli olan devletler! Yani şu “Ekrad” iddiaları ile karıştırmayalım!
İlginçtir Moğol istilâsından sonra Türkistan’dan batıya büyük göçler olmamıştır. Osmanlı devri göçleri de duraklama ile birlikte Batı ve Kuzeyden gelen göçlerdir. Avrupa’da kolay olmayan ve yüzyıl süren göçler oldu, vatan topraklarını kaybettik! Kuzey böyle değil, kayıp da bu kadar fazla değil! Kırım ve Ön Kafkasya! Düşünün ki biz toprak alıp vermeden koca Kafkasya’yı kabul etmiş, Cumhuriyetle birlikte onları başımıza getirmişizdir! Şöyle Cumhuriyete bakın çok az Anadolu insanı tepelere kadar çıkmıştır. Maalesef bu günde durum değişmiş değildir! Yukarıya tırmanmamak için Anadolu’lu bir Türk olmak yeterli sebebdir. Bu kadar mı demeyin, düşünün ve iyi tahlil edin! En iyi devlet adamlarımız sonradan gelip Anadolu’lu olanlardır! Şimdi Suriye göçlerinden şikâyet edenlerin birçoğu da Suriye’ye yerleştirilen özellikle Kafkasyalılar’ın yakın akrabalardır!
Bizler şikayet etmiyoruz, çünkü Anadolu’dan daha eski Türk yurdu olan Suriyeli’yiz! Daha evvel de “el-Türkiyye” adında, tarih kitaplarının “Memluk” olarak yazdığı devletin vatandaşlarıydık! İşin ilginç yanı o “Memlûk” adının içinde bulunan Kafkas kökenliler bugün “Suriyeliler”e karşı savaş açmış! 2012’de bir MHP’li vekil “kovalım” diye kampanya açmıştı!Şimdilerde bu işi Prof. Ümid Özdağ yapıyor! Ne kadar ilginç değil mi? Allahaşkına bu iş kendi âilesi de göçmen olan, bilim adamlığı ile ünlenmiş bir insan bunu yapar mı? Üstelik bu şahıs ülkücü bilinecek ve Muzaffer Özdağ’ın da oğlu olacak!
Allah rahmet etsin bizde emeği olan Muzaffer Özdağ böyle değildi ve bu öğütleri vermedi; “Türk Ülküsü” dedi! Acaba o ülkünün içinde 10 yol önceki akrabalarımız, kültürümüz ve tarihimiz yok mu? Hüsnü Mahalli bile Suriye Arapları’na “Türk Arabı” dendiğini yazıyor! Ve Ümid bir dönem de ne yazık ki Gaziantep vekilliği yaptı! Bu sınır bölgeleri hep eski ve yeni Suriyeliler değil mi? Suriye’de Bayır-Bucaklılar’ın dışında Türk olmadığı bir “Baas” görüşüdür! Daha orada mıyız? Yazıklar olsun, o savunnduğu görüşlerin çapıklığını 2050 yılında değil on yıl sonra göreceğiz! Çünkü kendine güvenen bir devletiz, Türkiye’de doğan herkes Türktür! Bilimsel demografya da bu değil mi?
Hoşçakalın.