MHP’li Günal, TRT=Tayyip Recep Televizyonu!
ile ilgili MHP Grubu adına söz alan MHP Antalya Milletvekili Doç. Dr. Mehmet GÜNAL;
AKP Hükümetinin muhalefetin sesini kıstığını ve TBMM görüşmelerinin TBMM TV’den
yayınlanmasına sınırlama getirilmesinin siyasi bir karar olduğunu söyledi. Kürtçe yayın
için TRT 6 frekansının tahsis edildiğini belirten Günal, TBMM yayınları için frekans olmadığı
bahanesinin inandırıcı olmadığını söyledi. TRT’nin ilgili bakan Bülent Arınç’ın ve AKP’nin
resmi yayın organı haline geldiğini ifade eden Günal, artık TRT’nin adının Tayyip Recep
Televizyonu haline geldiğini belirtti. Günal ayrıca, Meclis yayınlarının özel televizyonlar
tarafından yapılmasını önererek, TBMM TV’ye muhtaç olunmadığını ve ihaleyle yayın hakkının
devredilebileceğini söyledi.
Günal’ın konuşmasının özeti şöyle:
AKP Muhalefetin Sesini Kısıyor!
TRT’den sorumlu Başbakan Yardımcısı da, Genel Müdür de her konuşmada ve her sorulan soruda
aynı cevabı veriyor. Diyorlar ki; “1995’te protokol yapılmış, biz de ona göre yapıyoruz. Onun için de
protokole uydurduk.” Soruyorum: 2002 yılından 2011 yılına kadar yani sınırlama gelinceye kadar
TBMM TV’nin yayınlarını hangi mevzuata göre yaptınız? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığıyla
TRT Genel Müdürlüğü o zaman o protokole uymadı mı? Ne oldu da birden bunlar değişti? 2008
yılında TRT Kanunu çıkarken de, soru önergesi ile gensoru il de bunları konuştuk. Bunun siyasi bir
sonucu olduğunu, siyasi bir karar olduğunu hepimiz biliyoruz.
2011 yılı seçimlerinin hemen ertesinde muhalefet olarak sesimiz kesildi. TRT Kanunu’nun 21’inci
maddesinde “TBMM faaliyetlerinin hangi ölçüde yansıtılacağı hususu TBMM Başkanlığı ile Türkiye
Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünce hazırlanacak protokolle belirlenir.” diyor. Peki,
bunun üstüne neden protokolü yeniden hazırlamadınız? Neden eski protokole göre devam ettiniz?
O protokolün içerisinde bunları niye belirlemediniz? Çünkü o anda bir sorun yoktu. Ne zaman sorun
oldu? Başbakan “Niye bunları bu kadar konuşturuyorsunuz? Keselim bunu.” dedi. Çünkü verilen
cevaplara bakınca protokolü kastederek diyor ki Başbakan “Bunlar bu anlaşmayı bilmiş olsalardı bizim
niyetimizi görürlerdi. Biz geldiğimizde esneme olsun dedik, baktık ki tamamen şov manzarası arz
ediyor.” Yani neden kapattırdığını söylüyor. Sonra da diyor ki; “Bizim iktidarımızdan önceki protokol
uygulamaya konulmuştur.” El insaf! AKP iktidarı döneminde TRT Kanunu çıktı, TBMM Başkanlığı
yönetmelik çıkarılması kararı aldı.
Kürtçe Televizyona Frekans Var, Meclise Yok!
Bu siyasi karar çok komik gerekçelerle dolu. TRT Genel Müdürüne TRT 6’nın kanunu
çıkarken “Neden bunları bize daha fazla imkân tanıyarak yapmıyorsunuz?” diye sorduk, dedi
ki: “Bizim karasal frekansımız sınırlı.” Ne oldu da TRT 6’ya frekans buldunuz, nereden buldunuz?
Demek ki siyaseten lazım olunca, pazarlık yapılınca bulunabiliyor! Diğer gerekçe nedir? TRT Genel
Müdürü “Spor yayınları da buradan yapılıyor.” diyor. Sanki önceki dönemde spor yayını yoktu, sanki
2011’e kadar TRT 3 spor yayını vermiyordu, anlaşmalar yoktu, seçimden sonra çıktı.
Geçtiğimiz yasama yılı kapanmadan TBMM Genel Kurulu’nda Onuncu 5 Yıllık Kalkınma Planı’nı
görüştük. Özellikle de millet duymasın, izlemesin diye TBMM TV’nin yayında olmadığı pazartesi günü
görüşüldü. Kalkınma planı önemli değil mi? Bunun habercilikle ne alakası var? Bunun protokolle
ne alakası var? Hangi kanunun, hangi yönetmeliğin, hangi maddesine göre bunu yapıyorsunuz?
Ekonomik ve sosyal göstergelerden, planın içeriğinden utanıyor musunuz? Hamdolsun (!),
vatandaşımızın hiçbirinin ne plandan ne göstergelerden ne önümüzdeki beş yıldaki hedeflerden,
sorunlardan haberi olmadı.
TRT AKP’nin ve Arınç’ın Yayın Organı mı?
Soru önergelerine verilen cevaplarda örnekler verilmiş: “Filanca ülkede yayın var, şurada yok.”
Ama o ülkelerde özgür basın var, bir tanesi senatonun toplantılarını sürekli olarak yayınlıyor. Bizim
ülkemizde tek parti basını var ve eğer itiraz ederseniz hemen kapatma cezaları, vergi cezaları, dolaylı
olarak birtakım tehditler, şantajlar devreye giriyor. Bu protokole göre partilerin grup toplantılarını
yayınlamaktan TRT’yi men ederseniz, yapılan sözleşmelere, protokole bunu değiştirecek hüküm
koymazsanız bunda art niyet olduğu açıktır. Artık aleni olarak muhalefetin sesinin kısıldığı çok net bir
şekilde görülmektedir.
TRT’nin bu adaletsizliğini Bülent Arınç dahi itiraf etmek zorunda kaldı. TRT, AKP’nin aday tanıtım
toplantılarının tamamını canlı yayında veriyor. Başbakan’ın TBMM TV’yi kapatma gerekçesi “Mecliste
şov yapılıyor.” idi. Asıl şovu kim yapıyor? Bülent Arınç espri yapıyor, bir yere gitmiş toplantıya,
bakmış TRT temsilcisini göremeyince demiş ki. “Ya, bizim Millî Gazete’de herkes gelirdi, TRT de
Millî Gazete’ye benzedi.” demiş. Artık gömlek çıkarınca geriye doğru herhâlde çakmak farz oldu,
sürekli olarak görevli vakanüvis gibi peşinden gezip, onun görüntülerini çekip, basın müşaviri gibi
yayınlamasını bekliyorlar.
Meclis Oturumlarını Özel Televizyonlara İhale Edelim!
Kimse kimseyi kandırmasın. Bu gerekçeler hiçbirimize inandırıcı gelmiyor. TRT’ye muhtaç değiliz, bu
protokole de muhtaç değiliz. Teşkilat Kanunu’nda yapılan değişikliğin aynısını bir maddeyle yapalım;
Meclis Başkanlığı gelsin ihale açsın. Nasıl ki spor yayınları için ihaleler geliyor, anlaşmalar yapılıyor,
verelim onlar yayınlasın, böylece kim yayınladı, kim yayınlamadı uğraşmayalım. Zaten TRT iktidarın
borazanı hâline gelmiş, muhalefeti yok sayıyor. Haber programlarında, tartışma programlarında, canlı
yayında muhalefeti yayınladıkları sürelerine bakıyoruz yok denecek kadar az. Bu işin neresinden
tutarsanız tutun, TRT kanallarının çok bariz bir şekilde bir yanlı yayın yaptığı ortada!
Hiç olmazsa kanunlarla ilgili, yasamayla ilgili yapılan çalışmaları muhalefetin görüşünü de kamuoyuna yansıtacak şekilde düzenleyelim. Yapmıyorsanız Meclis TV yayın hakkını özel bir televizyona ihaleyle devretsin, şeffaf bir şekilde bu yayınları yapsın. TRT Kanunu değiştiğinde “TRT”, “AKRT” hâline geldi demiştik bugün “Tayyip Recep Televizyonu” haline geldi. Muhalefete yer yok, sadece Tayyip Bey’in görüntülerini, programlarını izliyoruz.