TBMM Grup Toplantısında konuşan Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı tartışmalarına son noktayı koydu.
Önce özerkliğe, arkasından Kuzey Kürdistan’a açık kapı bırakandan Cumhurbaşkanı olmaz.
Türkiye’yi birbirine düşürmeye azmedenden, toplumu kamplara ayırandan Cumhurbaşkanı olmaz.
Şehitlerin vebalini ve kanını taşıyan bebek katiliyle müzakere yapandan, teröristlere kucak açandan Cumhurbaşkanı olmaz.
Vatanı bölme, milleti 36’ya ayırma hedefinde olandan Cumhurbaşkanı olmaz.
Twitter’i engelleyen, Youtube’u kapatan, kişisel hak ve hürriyetleri budayandan Cumhurbaşkanı olmaz.
Hukuka saldırandan, adaletten kaçandan, rüşvetçilere ve hırsızlara kol kanat gerenden Cumhurbaşkanı olmaz.
Villalara balya balya dolar yığandan, kamu arazilerini zimmetine geçirenden, evdeki parayı sıfırlarken haysiyet ve inandırıcılığını da sıfıra düşürenden Cumhurbaşkanı olmaz.
TSK’ya kumpas kurandan başkomutan olmaz.
Türklüğü reddeden, TC’yi silen, milliyetçiliği ayaklar altına alan bir inkârcıdan Türkiye’ye Cumhurbaşkanı olmaz, olamaz, olamayacaktır.
Kısacası iki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, Recep Tayyip Erdoğan’dan da Cumhurbaşkanı olmaz.
Siyasi görüşü, fikri aidiyeti, mezhebi ve yöresi ne olursa olsun, ister AKP’li, ister MHP’li, isterse de CHP’li olsun her vatan evladı Cumhurbaşkanı olabilir, ne var ki Recep Tayyip Erdoğan olamaz, milletin terazisi bu sıkleti çekmez.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye genelinde partimizin oy sayısı 2011 seçimlerine kıyasla yaklaşık 2 milyon 200 bin artış göstererek 7 milyon 700 bin civarına varmıştır. Bu oy miktarı 45 yıllık siyasi tarihimizde bir rekordur” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ, TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada önemli mesajlar verdi. Bahçeli şunları söyledi:
“30 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’nin kesin olmayan sonuçları bazı sorunlara ve kafa karışıklıklarına rağmen belli olmuştur.
Kararlı bir şekilde söylemek isterim ki, bu seçimlerin galibi gerçekte Milliyetçi Hareket Partisi’dir.
Türk milleti Milliyetçi Hareket Partisi’nin sesini duymuştur.
12 Haziran 2011 Milletvekilliği Genel Seçimlerine göre oyunu arttıran tek parti Milliyetçi Hareket Partisi’dir.
Malumlarınız olacağı üzere, 30 Mart Mahalli İdareler Seçimleri genel seçim havasında geçmiştir.
Bu açık gerçeği Başbakan’da doğrulamıştır.
Bu itibarla 30 Mart seçimlerini en son yapılan Milletvekilliği Genel Seçimiyle mukayese etmek tutarlı ve dengeli bir yaklaşımdır.
Partimize yönelik engellemeleri, içten ve dıştan yoğun baskı ve yönlendirmeleri ele aldığımızda ulaştığımız netice kayda değerdir.
Başarımızı sulandırmaya, anlamsızlaştırmaya, değersizleştirmeye kalkışanlar hiç kuşku yok ki hayal kırıklığına uğramaktan kaçamayacaklardır.
Bakınız, Türkiye genelinde partimizin oy sayısı 2011 seçimlerine kıyasla yaklaşık 2 milyon 200 bin artış göstererek 7 milyon 700 bin civarına varmıştır.
Bu oy miktarı 45 yıllık siyasi tarihimizde bir rekordur.
Demek ki, il genel meclisi ve büyükşehir belediye meclis üyeleri için kullanılan oyların yüzde 17,8’i partimizin hanesine yazılmıştır.
Sorarım sizlere, Türkiye’nin bugünkü ortamında, siyasetin bu denli kutuplaştığı bir dönemde bu başarı değildir de nedir?
Gazete köşelerinde, internet sayfalarında, içimizden veya dışımızdan dedikodu imalatı yapan, MHP’ye kefen biçme iştahıyla, başarısız gösterme kurnazlığıyla yanıp tutuşan uyuşuk beyinler, sipariş kalemler nereye kadar gerçekleri çarpıtacaklardır?
Allah muhafaza ama, MHP’nin en ufak gerilemesi, en küçük kaybı bu çevrelere bayram havası yaşatacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin başarısızlığı için adeta dua eden, dilek tutan, yaygara koparan, iddiaya giren, gıybet ve hakaret kuyruğuna takılan kim varsa AKP’nin hafiyesi, PKK’nın gizli hizmetkârıdır.
Biz kutsal ittifakı, klonlanmış koalisyonu sekiz gündür takip ediyor ve niyetlerini de çok iyi görüyoruz.
Hayatlarında MHP’ye hayrı dokunmamış, anılarımızı paylaşmamış, ülkülerimizi anlamamış, mücadelemize katılmamış, katılsa bile hep kenarda durmuş zihniyeti kömürleşmiş, kalbi taşlamış güruh kendilerine başka meşguliyet bulmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin başarısını çekemeyenlerin seçimden aldığımız desteğe kulp takmaya çalışması, tartışma ve hizip çıkarma arayışları boş bir çabadır.
Ve mutlaka da terse dönüp sahibini vuracaktır.
Bizim üzerinde durduğumuz bir diğer husus ise ittifak söylentileridir.
Bazı sözde aydın, kiralık yazar ve omurgasını kaybetmiş isime göre MHP ile CHP 30 Mart’ta ittifak yapmıştır.
Bu hayasız ithamın tutacak ve ciddiye alınacak hiçbir yanı yoktur.
Milliyetçi Hareket Partisi ittifakı yalnızca büyük Türk milletiyle yapar ve yapmıştır.
Bunun dışındaki her söz, her beyan, her açıklama tezvirattır, bühtandır ve terbiyesizliktir.
Cemaatle hükümet arasında mekik dokuyan, korkudan 30 Mart’tan sonra birden bire MHP’ye yüklenen ve bu şekilde AKP’nin sempatisini kazanmayı uman kimliksiz ve köşesi olmayan kalemlerin hakkımızda ileri geri konuşmaları ise sadece gürültü kirliliğidir.
Medya maskaralarının, AKP beslemelerinin MHP’ye akıl verme teşebbüsleri, karalama ve itibarsızlaştırma senaryoları esasen düştükleri çukurun derinliğine bariz kanıttır.
Bunların çapları, kıratları, zeka düzeyleri, bilgi dağarcıkları bizimle boy ölçüşecek, laf yetiştirecek evsafta, seviyede ve klasmanda değildir.
Bu zevat önce adam olmayı öğrenmelidir.
Nerede durduklarını, kimin yanında olduklarını ve kimlerin kılıcını salladıklarını belirlemelidir.
Ve tabii olarak karakter sahibi olmayı hedeflemeli ve sonra vakit kalırsa şahsım ve partimiz hakkında fikir ileri sürmeyi göze almalıdır.
Bilinsin ki, kimi zaman AKP’yle, kimi zaman CHP’yle bizi bir tutan, aynı karede gösterme densizliğine soyunan ahlaksızlar sabırlarımızı zorlamaktadır.
AKP’nin kapısında nöbet tutan bostan korkuluklarının bize söyleyeceği söz olamayacaktır.
CHP’nin teknesine binip de hala etrafımızda dönen, akıl çelici kampanyalarla dava arkadaşlarımız üzerinde siyaset manevraları yapan fırıldaklara kanacak kimseler de kalmamıştır.
30 Mart’ta özellikle Ankara ve İstanbul’da MHP’nin zayıflaması üzerine kurulan siyaset denklemini, tarafları gün gibi açık olan bayat projeyi etraflıca gördük ve şahit olduk.
Türkiye’yi iki partili kulvara sokmak için MHP’nin erimesini bekleyen hain niyetler 30 Mart’ta bizi tökezletmek ve yıldırmak için var güçleriyle mücadele ettiler.
Bunun bir ucunda AKP, diğer ucunda süt kardeşi CHP ve içimizden devşirilenler yer almıştır.
Biz bunları çok yakından takip ettik.
İçimize kadar sokulmuş olanları da elbette tespit ettik, ediyoruz.
Aziz dava arkadaşlarımın tercihlerine duygusal saiklerle, korku seansları düzenleyerek, vicdan istismarı yaparak kimlerin ambargo koymak için çırpındığının da farkındayız.
Milliyetçi Hareket Partisi; 45 yıllık siyasi mazisinde buna benzer bir çok ayak oyunu, düzen, kumpas ve provokasyonla yüze yüze kalmıştır.
Hamd olsun ki, Milliyetçi-Ülkücü Hareket dün olduğu gibi bugün de tüm oyunları bozacak, tüm düzenekleri harabeye çevirecektir.
Hızımızı yavaşlatmaya çalışanlar tozumuzda boğulacaktır.
Bizi AKP-CHP arasına sıkıştırmaya görevli olanlara tavsiyem, akıllarını başlarına almaları ve etrafımızda fazla dolaşmamalarıdır.”
‘PARALEL KEDİLER SUÇLANARAK VAZİYET KURTARILDI’
MHP Lideri Bahçeli, 30 Mart’ta 41 ilde görülen elektrik kesintilerine ilişkin, “Herhalde kedilere dava açılması gündemdedir ve trafolar Başbakan’ın adamları tarafından kuşatılmış olsa gerektir” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yerel seçim sonrası partisinin ilk grup toplantısında konuştu.
MHP Lideri Bahçeli, 30 Mart’ta 41 ilde görülen elektrik kesintilerine ilişkin, “Herhalde kedilere dava açılması gündemdedir ve trafolar Başbakan’ın adamları tarafından kuşatılmış olsa gerektir. Allah’tan doğadaki vahşi hayvanlar baraj sularını içip bitirmemiş, enerji nakil hatlarını kuşlar kemirmemiş, termik santrallerine meteor taşı düşmemiş, sadece paralel kediler suçlanarak vaziyet kurtarılmıştır” dedi.
‘HER VATAN EVLADI CUMHURBAŞKANI OLABİLİR, ERDOĞAN OLAMAZ’
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili de konuşan Bahçeli, “Siyasi görüşü, fikri aidiyeti meshebi ve yöresi ne olursa olsun, ister AKP’li, ister MHP’li, ister CHP’li olsun, her vatan evladı Cumhurbaşkanı olabilir, ne var ki Erdoğan olamaz, milletin terazisi bu sıkleti çekmez” değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkan satırbaşları şöyle:
”Başbakan Erdoğan 30 Mart akşamı balkondan yaptığı konuşmasında savaşta olduğumuzu söylemiştir. İmralı canisinin, Barzani’nin rüşvetçilerinin nam ve hesabına konuşurken Suriye ile savaşa girdiğimizi de haykırmıştır.
‘SEN TÜRK MİLLETİNİ NE ZANNEDİYORSUN?’
Sayın Başbakan Türkiye Suriye ile ne zaman savaşa girmiştir? Sen Türk milletini ne zannediyorsun? Bu nasıl bir düşüncesizliktir.
‘TÜRKİYE KADDAFİ’NİN ÇADIR DEVLETİ DEĞİL’
Başbakan 110 güne yakın bir süre içinde paralel yapı avına çıkmıştır. Türkiye Kaddafi’nin çadır devleti değildir. Başbakan durduk yere Türkiye’yi savaşa sokamaz.
‘GÜL’ÜN SÖZÜ ADETA İŞARET FİŞEĞİ GİBİ OLDU’
30 Mart seçimleri sonrası cumhurbaşkanlığı seçimleri gündeme gelmiştir. Gül’ün vakit geldi sözü adeta işaret fişeği gibi olmuştur. Sayın Gül adaylığı aralarında görüşmeye ile halledileceğini ifade ederek zımmen ben de varım mesajı vermiştir. Türkiye cumhurbaşkanlığı seçim takvimi başlamasına 82 gün kala Gül mü Erdoğan mı sorusuna kilitlenmiştir.
‘AĞZI OLAN KONUŞMAKTADIR’
Ağzı olan konuşmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçimini yapmak bile gereksiz ve zaman kaybıdır. Gül ile Erdoğan anlaşması halinde her şey netleşecektir. Biz cumhurbaşkanlığı seçimini konuşmak için daha erken olduğunu düşünüyoruz.
‘TEKEDEN SÜT SAĞILMAZ, ERDOĞAN’DAN CUMHURBAŞKANI OLMAZ’
Seçim bir krize dönüşme potansiyeli taşımaktadır. İki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, Recep Tayyip Erdoğan’dan da Cumhurbaşkanı olmaz.
‘MİLLETİN TERAZİSİ BU SIKLETİ ÇEKMEZ’
Siyasi görüşü, fikri aidiyeti meshebi ve yöresi ne olursa olsun, ister AKP’li, ister MHP’li, ister CHP’li olsun, her vatan evladı Cumhurbaşkanı olabilir, ne var ki Erdoğan olamaz, milletin terazisi bu sıkleti çekmez.”