MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, “AKP hükümetinin kaldırmakla övündüğü 1982 anayasasının darbecileri, işkencecileri, zalimleri hukuktan koruyan geçici 15. maddesiyle, PKK yasasında AKP yöneticileri için getirilen hukuki koruma zırhının benzerliği dikkat çekicidir” dedi.
Çetin, yaptığı açıklamada, AKP’nin kurulduğu günden bu yana ne dışarıda dost bir ülke bıraktığını, ne de içeride insanların kardeşliğini koruyabildiğini kaydetti. “Tıpkı 12 Eylül Anayasasına kendilerinin yargılanmayacaklarına dair hükümler koyan darbeciler gibi, Tayyip Erdoğan da çıkardığı yasalara rağmen büyük Türk milletinin birliğine karşı işlediği suçların hesabını verecektir” diyen Çetin, 12 Eylül Anayasasının geçici 15. maddesinde “Her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz” denmesine rağmen Kenan Evren ve arkadaşlarının yargılanmaktan kurtulamadığını belirtti. TBMM’ye getirilmek üzere olan yasa tasarısında da “Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz” denildiğini vurgulayan Çetin, şunları ifade etti:
“AKP hükümetinin kaldırmakla övündüğü 1982 anayasasının darbecileri, işkencecileri, zalimleri hukuktan koruyan geçici 15. maddesiyle, PKK yasasında AKP yöneticileri için getirilen hukuki koruma zırhının benzerliği dikkat çekicidir. Nasıl ki 12 Eylülcüleri çıkardıkları yasalar koruyamadıysa, ihanet projelerinin sahibi Tayyip Erdoğan ve açılımcılarını da giydikleri yasal zırhlar koruyamayacak ve bir gün mutlaka büyük Türk milletine karşı işledikleri suçlarının hesabını adalet önünde vereceklerdir. Tayyip Erdoğan’ın baş mimarlığını yaptığı açılım ihanetini devlet projesi haline dönüştürmek için bütün gücüyle asıldığı anlaşılmaktadır.
PKK yasasını çıkarmak için Meclis’i Ramazan ayında dahi üç hafta boyunca çalıştırmayı göze alan Erdoğan, kendisini Çankaya köşküne çıkaracak basamakları Kürtçülüğe verdiği tavizlerle döşemektedir. Türkiye’de etnik kimlikler ve mezhepler üzerinden siyasete fırsat veren AKP zihniyeti, bugüne kadar yasaların izin vermediği ayrıştırıcı ve ötekileştirici etnik adlandırmaların önünü açmıştır. Bu coğrafyada tarihin hiçbir döneminde kullanılmayan Kürdistan gibi adlandırmalar bölücüler tarafından kullanılır hale gelmiştir. Yargıtay Başsavcılığı’nın “Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’ adıyla kurulan bölücü bir partiye izin vermesi ise bu çözülme sürecinde sonun başlangıcı gibidir.”
-“TÜRKİYE’NİN AYRIŞMAYA DEĞİL, BİRLEŞMEYE İHTİYACI VAR”-
“Milli ve üniter temeller üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti”nin, Türk milletinin binlerce yıllık tecrübesinin sonucu olduğuna dikkat çeken Çetin, şunları ekledi:
“AKP’nin algılayamadığı ise ortak irade ve aklın sonucu kurulan devletimizin milletiyle bölünmez bütünlüğü ve birlikte yaşama ülküsünün her şeyden önemli olduğu gerçeğidir. Türkiye’de başta hükümetlerin, cumhurbaşkanlarının ve partilerin görevi bu ortak gayeyi yaşatmak ve millet olma özelliklerimizi geliştirmektir. Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladığı halde başbakanlık makamını bırakmak gibi bir demokratik erdeme sahip olmayan Tayyip Erdoğan’ın kafasında tasarladığı yeni sistemin Esat’ın Suriyesi’nden, Saddam’ın Irak’ın ne farkı vardır?
Tayyip Erdoğan hem Cumhurbaşkanı, hem başbakan, hakim, savcı, merkez bankası başkanı ve tapu müdürü dahil bütün makamların tek sahibi olmak hevesindedir. Türkiye’nin parçalanmışlığa ve ayrışmaya değil, asgari müştereklerde birleşmeye ihtiyacı vardır.
Zaten Türkiye modeli farklı etnik kimlikleri ve mezhepleri bir potada eriterek ortak üst kimlikte buluşturan modern yapısıyla Ortadoğu ülkelerinden ayrışmakta, hem içerden hem dışarıdan bütün oyunlara rağmen bu yüzden yıkılmamaktadır. Bir zamanlar mazlum milletlerin ilham kaynağı olmuş Türk devletini yeniden eski gücü ve saygınlığına kavuşturacak, milletimizi yeniden ortak kimliğimiz etrafında kaynaştıracak olan ise milli ve bağımsızlık bilincine sahip zihniyetin temsilcisi MHP’dir.”