Hep kendimizi başarısız bulup hayıflanıp duruyorduk; hâlbuki Sayın Başbakanımıza hayatının yeminini bozdurarak “Türküm” dedirmek bahtiyarlığına kavuşmuş bulunuyoruz. Artık sırtımız yere gelmez, bugün “Cumhurbaşkanı” seçilirlerse “Türk Devleti” yeni bir çağ atlayacak demektir. Bu meselede kendimizi övünç payı çıkarıyoruz ama öyle çok da kendinizi “Kaf” dağlarında görmeyiniz; çünkü hangi sebeplerle olursa olsun böyle bir netice aslında “Türk Milleti”nin büyüklüğü ile ilgilidir. İşte; böyle başka bir milliyet mensubiyetini kendileri açıklama lüzumunu duyan bir insana “Türküm” demek hasletini nasip eden o milletin varlığı ve büyüklüğüne hamletmeyelim de ne yapalım? Hâlbuki Hz. Peygamber, rivayet de olsa bir zaman İslâm Dünyası’nı kaplamış olan hadisi kutsi ve hadisler ile, inkarı mümkün olmayan, Allah’ın Kur’an’da vaz’ettiği inzar ayetleri tefsirleri ile “Türklüğün” büyüklüğünü Başbakanımız gibi, “İslâmcılık”ın derin ve cihanşümul şahsiyetlerinin bugüne kadar kabul etmemesi ne kadar büyük eksiklikti, değil mi?
Bugün kuzu kuzu reylerini verenler olarak, bundan sonra Türk Milleti olarak elbette bu işin daha sağlam takipçisi olacağız. Öyle adam kandırmaca ve kıvırmaca da yok! Artık gelinen makamın böyle mülevves demagojilere de sanırım tahammülü yok! Çünkü ne yaparsan yap, o makam otomobilinin önünde dalgalanan “Fors”, engin Türk tarihi, Türk kültürü ve Türk Devletleri’ni sembolize etmektedir. Bu noktadan sonra artık Türk insanı için de çember daralmaktadır. Çünkü 12.asırda Horasan Türkmenleri, Sultan Sencer’e ”Biz sana fethederek vatan ve devlet verdik, sen bizi Fars mültezimlerine köle ettin” diyerek üç yıl esir etmemişler miydi? Şimdi tarih yeniden tekerrür edebilir; hem Türk Devleti’nin başında bulunacaksın, hem de iki de bir sanki bu makama seni başkaları getirmiş gibi, bilmem hangi Kafkas ırkına mesajlar göndereceksin? Vallahi artık bu dolmayı yutmazlar; Tayyip Bey, o “Kürd” kefiyesi yerine artık “Yörük” şalını boynuna dolamalıdır. Böyle bir hareketin hiç mahsuru yoktur; İsrail dâhil kimse kınamaz. Böyle bir şeye Kafkasyalılar da, Kürtler de alınmaz.
Sayın Başbakan, eğer bugün seçilirlerse bir yol ayrımında olduklarının farkına varmalıdır; iki de bir “Özbeğim” diye kıvırarak “Özbekliği” Taciklik ile karıştıran Hariciye Bakanı’nın da evvela “Türkmenlik”i öğrenmesi şarttır. Küresel güçler, “Türkmenlik” gibi bir kılavuzla İslâm politikaları dizayn ederken o meşhur “Stratejik Derinlik”in de çok anlamı kalmadığı, Irak ve Suriye tecrübelerinden sonra iyice anlaşılmıştır.
En iyisi nedir biliyor musunuz? Hiç olmasa 2023’de kadar “Türk” olmayı denemek ve dünyaya bu gözle bakmaktır. Tecrübe ediniz görelim!
Sağlıcakla.