Ali BADEMCİ
Cemaat – İktidar kavgası, 17 Aralık 2013’de müthiş bir hırsızlık ve suiistimal olayının açıklanmasıyla başladı. Çünkü iktidarın pis işlerini uzun süren fiili bir beraberlikten sonra ancak onlar biliyordu. MHP-CHP muhalefeti tabii olarak ancak bu açıklamaları dinleyip bilgilendikten sonra mesele bugüne kadar tamamen umumi bir hal aldı. Zamanın Başbakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanımız ise yakın çevresinin karıştığı bu hırsızlık olayından, en önce alındı, tavır koydu ve karşı vaziyet aldı. Bu bile hırsızlığın işaretle gerçekleştiğini ortaya koymaya yeter, hatta artar bile.. İlgi çekicidir ki, muhalefetin bu olayı konu etmesini bile Cemaat ile ittifaka kadar götürdüler. Hâlbuki her iki muhalefet partisinin de tabanları, bu hareketi ihanet olarak değerlendirmemekle birlikte, Cemaat düşüncesine ihtiyatla yaklaşmışlardır. Cemaatle ilgili, AKP ile nikâhlı oldukları dönemde dünya kadar doküman vardır ki, muhalefetin görüş ve düşüncelerini yerden yere vurmuşlardır. Maalesef şimdi o günler fazla hatırlanmamaktadır.
Hâlâ, Samanyolu ve Zaman Medya, kendi partisine ve düşüncesine ihanet ederek karşı vaziyet almış solcu ve ülkücü dönmelerle doludur. Elbette bunların görüşleri değişmiş değildir; eski yazılarına bakarsanız, adamların menfaat ve yalaka zihniyeti ile neler yazdıklarını görebilirsiniz. Ne yazık ki, şimdi ısrarlı şekilde üzerine gidilen Cemaati muhalefetten başka savunacak, varsa mağduriyetlerini ortaya koyacak siyasi bir hareket yoktur. Düşününüz ki, bu hareket, zamanında Güneydoğu Anadolu’da İslâmî Kürtçülüğe bile yakın durmuş, bu sebeple mutedil Kürtçüler tarafından bile şirin görülmüştür. AKP içinde yer alan Kürt milletvekillerinin çoğunun düşünceleri bu istikamettedir.
Şimdi, Paralel Yapı adı altında iyice şirazesinden çıkan operasyonlar, Samanyolu Medya Grup’a yönelmiş, Milliyetçilik ve Cumhuriyetçiliğe tepeden bakan Ekrem Dumanlı ve en yukarıdaki adam Hidayet Karacagözaltına alınmıştır. Daha evvel Paralel Yapı kapsamında gözaltına alınarak tutuklanan Cemaat mensupları için iktidar, dünya hukuk tarihine yeni bir anlayış kazandırarak “Tutuklamalar için gerekçe bulunamadığı için tutuklanma” gibi tamamen kanunsuz ve hukuksuz bir davranış sergilemiştir. Şimdi ise kanunlaşması beklenen “Makul Şüphe”nin gerekçe olacağı muhataplar tarafından ortaya sürülmektedir.
Elbette Cemaati’n Türk Okulları gibi müspet icraatına bir diyecek yoktur. Lâkin şu Medya Grup’un yayınlarına bakınız ki, yukarıdan aşağıya Atatürk düşmanlığı ile doludur. Bilhassa babasının Abaza olmakla övündüğü, eski MHP’li mütefekkirin oğlunun kitaplarını görünüz! İşte handikap buradadır! Kimsenin kimseyi kandırmaya hakkı yoktur. Eyyamcı ve yandaş medyayı bir yana bırakıyorum, fakat eski solcu ve hala ülkücü olan aydınlar, sırf bu sebeplerle Cemaat’in ikiyüzlü olduğunu ve Takiye yaptığını düşünmektedir. Bu hususu ortaya koymaktan neden imtina ediyoruz! Gülen hareketinin, geri gündeminin bulunduğu hususu aydınlarımız, başta ülkücüleri çekimser bir vaziyete getirmiştir. Konu ile ilgisi olmamakla birlikte uzun bir Zaman röportajında biz bu hususları açıkça ortaya koyduk.
1980 öncesinin düşman kardeşleri olan sağ ve sol aydınlar olarak telâffuz edilenler, cezaevlerinde birbirimizi tanıyarak Cumhuriyetçi ve Milliyetçi ilkelerde oldukça birbirimize yaklaştık ve Atatürkçülükte birleştik. Bu görüş içerisinde aradığımız her şey vardır ve reel İslamcılığa aykırı hususları yoktur. Hatta milletimizin İslâm anlayışı, en güzel ifadesini Nutuk’ta bulmuştur. Milliyetçiler bu tarafa eğilmekle, eksikliklerini tamamlamışlardır. Bu sebeple, hangi düşünce ile olursa olsun iktidara karşı yürüyüş bu düşünce etrafında olacaktır.
Elbette haksızlık ve hukuksuzluk karşısında sessiz kalmak istemiyoruz. Fakat MHP teşkilâtlarından Cemaat uzantıları ve düşüncelerinin de çekilmesi şarttır. Çünkü bu partinin kendine göre bir disiplin, düşünce, fikir ve hareket geleneği vardır. Hiçbir zaman bazı vekil ve mensuplarımıza ezberletilen bazı şeylerle hizip olmalarını katiyen istemiyoruz. Mutlaka CHP’nin de benzer rahatsızlıkları vardır. Yayınlarda, kafası AKP’de gövdesi Cemaatmedyasında sırıtan şarlatan, menfaatçi, ihale takipçilerinin, geçmiş değerlerimize küfürlerinden de nefret ediyoruz. İşte Cemaat ancak böyle düzgün bir çizgiyi seçerse sahiplenilebileceklerdir.
Şimdi elbette hırsızlık, yolsuzluk, hukuksuzluk ve kirli çamaşırların ortaya konması gibi kokuşmuşluklarda birlikte ve beraberiz. Önemli olan Cemaati’n İslâmcılık anlayışının iktidarın ne kadar karşısında olduğu hususuna açıklık getirilmesidir. Zamanımız Türk düşünce hareketinde Cemaat nerededir ve ne konumdadır? Öyle fazla duygu sömürüsü ve propaganda amaçlı lafları da, şöyle bir geçiverin. Moğol saldırısından farklı olmayan AKP istilâsı karşısında Hocaefendi’yi Mevlâna gibi değil, Necmeddin Kübra gibi olmasını istiyoruz. İşte bu kadar.
Kalın sağlıcakla.