Ali BADEMCİ
Bir buçuk yıldan beri bu sütûnlarda görüşlerimizi ifâde ediyoruz; başlangıçta mahallî seçimler arîfesinde, siyâsete faydamız olur mu diye girmiştik; fakat zaman içinde, kitaplaşan ve kitaplaşacak olan çalışmalarımız ile sâdece kurum ve üniversitelere yönelik konferanslar da bu yazılara konu oldu. Dolayısiye yazdıklarımızı pek değerli okuyucularımız fikir yazıları ve siyasî yazılar olarak ikiye ayırmalıdırlar. Mümkün mertebe fikir yazılarımızda siyaset yer almaz ve bu konuda çok titizlik gösteririz. Elbette bilinir ki siyasî bir kimliğimiz yoktur; siyasî eğilimler çocuk yaştan beri yapışık doğduğumuz ülkücü tezahürlerdir. Bu kadarını da hoş göreceğinizi sanıyorum. Netice itibariyle fikir sahasında çalışanlar, yani fikir üreten insanlar da sizler gibi birisidir ve onların da mutlaka siyasî bir tercihleri olacaktır. Fakat çalışmalarımızı herkes okuyor, konferans ve programları değişik siyasî eğlimleri olan insanlar da tâkip ediyor, kitaplarımızı ilgi duyan herkes alıyor, saygı gereği bunlarda siyaset asla! Zaten davet eden kurumlar da bu hususu çok iyi bildiğinden, siyaseten barışık olmadığımız bir iktidarın güdümündeki TV’de rahatlıkla fikir ve düşünce mahsulü olan görüşlerimizi ifâde edebiliyoruz. Bu konudaki azamî titizlikten ötürü şahsen bir rahatsızlığımız yoktur; fakat bazı pespaye softaların hoşuna gitmiyor ki, kendilerinin uygulamadığı yasakları başkalarına uygulatıyorlar.
Siyasî yazılarımızı, yine bu düşünce sahipleri okusun ve siyaseten onlar değerlendirsin. İşine gelmeyen okumasın diyoruz ama okuyup da feverân etmenin hiç mânâsı yoktur. Bizim esas üzerinde duracağımız husus fikir çalışmalarında tâkip edeceğiniz usûl hakkındadır. Çalıştığımız konular bellidir; Türkistan Tarihi, Türkistan Basmacıları, Türkistan’da Enver Paşa, Cengiz Han-Timur-Moğol-Tatar, Türkmenler… İkinci ve üçüncü konularda zaman zaman belgesel yayın yapıyoruz; amaç çalışanlara bir alt-yapı oluşturmak ve karşılıklı faydalanmak. Üniversite konferansları da öyle! Düşünüyorum ki, bu yazıları siyasî yazılardan ayrı tutun ve üzerinde mutlaka düşünün! “Basmacılık” konusunda en küçük yazıyı bile kaçırmayın, mutlak bir yenilik var ki, tekrar üzerinde durmak lüzumu görülmüştür. Neşrettiğimiz vesikalar hamdır ve işlenmemiştir; bilhassa en küçük teferruat bile yorumsuz verilmiştir ki çalışma yapılabilsin! Cengiz-Timur ve Türkmenler konusunda fazla denilecek derecede yorum verilmiş ve alışılmadık bir tarzda çalışmalar ortaya konulmuştur. Özbekistan Cengiz-Timur görüşlerimizi çok sert bir tarzda eleştirmektedir; bu konuda elbette Özbekler’den farklı düşüneceğiz. Fakat Basmacılar konusuna akademik ve halk anlamında Özbekler çok ehemmiyet veriyor ve çalışmalar ile Sovyet bilgilerini kafalarından silip atıyorlar. Liselerde yardımcı ders kitabı “Özbekistan’ın Yengi Tarihi I-II” bu bakımdan çok kıymetlidir. Elbette çok kısa süre içinde Bolşevikler’in hâin ilân ettiği “Korbaşılar”ın heykeli dikilecektir ve dikilmeye de başlanmıştır. Fakat Özbekler Basmacılar konusunda gösterdikleri hassasiyeti Enver Paşa konusunda göstermemektedirler; Türkiye’de ise bunun tam aksi kanaatler vardır.
Bu site elbette belli siyasi görüşlerin öne çıktığı bir sitedir ama çok güzel fikir yazılarına da yer verilmektedir. Çok kiymetli genç insanlar yetişiyor; onların yazılarına bakıyorum, güzel şeyler yapıyorlar; ama hiç okumuyorlar! Böyle olunca sitede hep siyaset okunuyor. Genç kabiliyetler kendilerini okuma sayılarına göre ayarlamaları kanaateyim; okunmayacak şekilde yazmamak lâzım. Herhalde genel bir alışkanlık olarak fikir yazıları siyasi yazılara göre %50 az okunuyor; bu husus bana göre çok yanlış. Çünkü fikir yazıları insanları okumaya ve araştırmaya teşvik eder. Böyle olunca kendini geliştirmek çok kolay olur. Şahsen bu yazılarda bana yorum gönderen ve özelden yazanların mesajlarına en geniş şekilde ve anlaşılır biçimde geri dönüyorum. Bu karşılıklı teatiden bizler de hakkıyle faydalanıyoruz. Bilgi çağında yetişmiş ve donanımlı insanlar olmak zorundayız. Elbette konuşmak da yazmak da çok zordur; fakat bardağı bilgi ile doldurduktan sonra taşma zamanı en verimli zamandır ve bundan sonra yazmak da konuşmak da kolaylaşır. Akademik çalışan genç bilim adamları da böyle bir disiplin içinde yürümektedir. Günümüzde geniş medya imkânlarıyla her isteyen, eğitim temeli olması kaydı ile evinde böyle disipline çalışmalar yapabilir.
Eğitim dedik de, siz Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi’nin eğitimini de es geçmeyin. Bunların müfredatı ile diğer fakültelerin müfredatı arasında hiçbir fark yoktur; yüksek eğitimi olmayanlar rahatlıkla ve gönül huzuru ile sırf kendini yetiştirmek için mutlaka okumalıdırlar. Daha evvel bir Fakülte bitirenler için “Sınav” mecburiyeti yok, hemen kaydolun ve “Tarih-Sosyoloji-Ekonomi-İlâhiyat” konularında kendinizi geliştirin. Çok güzel bir şey; daha yeterli olacaksınız. Siyasi tarihten sağlam sonuçlar çıkarmak için bu dört disipline de mutlak ihtiyaç vardır. Haydi hep beraber öğrenci olalım!
Muhabbetle