
Ali BADEMCİ
Zoraki, yani istemeden ve içinden gelmeden yazı yazılır mı? Yazılır tabi, şiir değil ki ilham bekleyelim! Şu ilham lâfından da ömür boyu hazzetmedim; hani şu evlenme programlarında “Elektrik alamadım” lâfları gibi, kuru, durgun ve sevimsiz! Neden yazılmayacakmış; bizler bir kelimeden bir roman üretiriz, işte güzel yazının tadı da burada başlar; zevkle okursunuz ve nasıl tamamlandığının da farkına varamazsınız! Meselâ üslûbunu pek sevdiğim rahmetli Necdet Sevinç öyleydi. Fakat evvelinde Peyami Safa, sonradan Ahmetli Kabaklı, Ergun Göze devirlerine yetişmediyseniz şanssızsınız! Şu daktilo seslerini de unuttuk; komşulardan şikâyet eden de yok, “Tüfek icad oldu mertlik bozuldu! ” Bilgisayar klâvyesi müziği andıran daktilo gibi çıtır çıtır ses çıkarmıyor! Velhâsıl mangalda demlenen çay gibiydi, hey gidi günler! İşte biz de böyle bir yazı yazalım, bakalım beğenecek misiniz?
Tarihimizde değişmeyen bir şey var; farkında mısınız bilmiyorum. Hangi zamanda olursa olsun, derin mi yufka mı olduğunu pek anlayamadığımız Devlet denen Heyula zihnimizde döner durur; Türk insanı Omurga olarak görülür, bazen ve kazaen asli unsur olduğu ifâde edilir de, Zuhur’da bunu hiç göremezsiniz! Doğrusu anlayamadık gitti, aslında anlıyoruz da ifâde etmek istemiyoruz! Her tehlikeye Türk çocuğu atılır, üç gün sonra tabutu gelir, dördüncü gün unutup gideriz! İstemediğiniz kadar komplo teorisi var; bir işi çözemediniz mi geçmişte olduğu gibi Derin Devlet der çıkarsınız! Hükümdarımız köşkte 16 İmparatorluğu temsilen guruplar oluşturmuş; haşmetle merdivenlerden süzüle süzüle iniliyorlar; gurup başkanları temsil ettiği devletin adını bilmiyor! Selâhaddin Eyyubi anasırdan kurulu bir ordu ile Haçlılar’ın karşısına çıkmış; lâkin asker savaşmıyor; “En iyi asker Türkmen askeri” demiş! Barzani’nin Kobani’ye gönderdiği peşmergeler kaçmış, bizim Peşmerge özentisi içinde bulunan yerliler çok arzu etti ki Türk askeri Kobani’yi alsın da kendilerine versin! Zavallı Türk çocuğu!
Çoban Türkmenler Selçuklu Sencer’i iki sene esir tutmuş da “Sultan var yoluna git de bize bir daha Tacik Mültezim gönderme.” demişler. Şah İsmail Safeviler’e Türkmenliği ideoloji yapmış, fakat Abbas’dan sonra devlete Fars ve Gürcüler hâkim olmaya başlamış. Osmanlı Türkmenler’e, “Rafızi” demiş; Tımar’ını kaybeden Beyler’in isyanlarını bile böyle vasıflandırmış; son devirde Türk olduğunu bilen kalmamış da Türk olmayanlar Türkçülük yapmaya başlamışlar. Cumhuriyet döneminin “Asil Türk Milleti” ifâdesi elbette candan söylenmiş ve çok sâmimidir; “Ne mutlu Türk’üm diyene” de öyle! Çok kötü, umutsuz şartlar altında Mustafa Kemal kendini gizlemez ve görüşlerini Avrupa’ya kabul ettirirken, ondan sonra gelen iktidar Stalin’den korkusundan “Türküm – Türkçüyüm” diyenleri tabutluklara atmış ve işkenceye tabi tutmuş, vatan diye ülkeye sığınanları Moskof’a teslim ederek Boraltan Köprüsü karşısında kurşuna dizdirilmesine göz yummuş!
Ne yazık ki Devlet’in son köteğini bizler 12 Eylül Zindanları’nda yedik; 5000 şehidin acısı yetmezmiş gibi, ipe giden veya 15-36 sene yattıktan sonra dışarı çıkan malullerden olduk. “Sahip çıkmadılar” dersek cidden haksızlık yapmış oluruz; çünkü Turgut Sunalp’dan Özal’a kadar birçok sahip çıkan oldu. Ama ne için mutlaka rey almak ve ülkücüleri kullanmak için; aynı şeyi Tansu Çiller ve şimdiki Hükümdarımız Tayyip Bey de meşhûr Referandum’da yapmadılar mı?
Ey nankör devlet biz sana ne yaptık! Folklor der sarılırsın, adı üstünde Türkü der kucaklarsın, ecdad der bizi bile sahiplendirmezsin, tarih der öğünür, şiirlerimizi klip yaparsın, Atatürk’ü ağzına dolar yerin dibine geçirirsin de; biz kulun sana ne yaptık? Çoban ettin çöp topladık, asker ettik can aldın, çocukluktan parti kurduk neredeyse elimizden alacak kadar nüfuz ettiniz! Karışmayın bize artık karışmayın! Hiç merak etmeyin biz yine ve ille de Devlet deriz!
Ziyaretimize gelen ülkücüler soruyor, “Neden MHP bizi Sunalp, Özal, Tansu, Erdoğan kadar sahiplenmiyor! ” Adamların başımıza nasıl çorap örmek için bu yollara başvurduklarını şimdi hiç düşünmüyoruz! Kenan Evren bizim yiğitlerle Ermeni Diasporasını susturdu da davetlilere madalya mı takıldı; hâlâ kaçak yaşayan veya içeride yatanlar var! Padişah dünya kadar ülkücüyü yanında topladı hangisi ses çıkarabiliyor da, Türküm diyebiliyor! Mevcut durumu yetersiz bulabilirsiniz, hiç olmadığını düşüneceksiniz, ne yapalım, herşeyi de biliyoruz, lâkin söyleyemiyoruz! Öyle bu sefere kandırdık falan demeyin; siz kendinizi kandırıyorsunuz; biz herşeyi biliyoruz ve mutlaka bir gün hesaplaşacağız! Bu hesabı düyuna bırakmayacağız!
Şöyle bir diğer partilerin adaylarına da bakın; birbirlerinden hiç farkı var mı? Eh biraz cinlik ve şeytanlık oynanmış o kadar! Elbette Türk çocukları seçilmeyecek yerlerde, kendimizi teselli etmemizin hiç anlamı yok! Devlet bizim ama biz devletin değiliz! Yüzyıllardan beri olduğu gibi yine askerliğe ve çobanlığa devam edeceğiz! Bunu anlamamak mümkün değildir. Katlanacağız ve hepsinden iyidir diye mutlaka ve kesinlikle partimize oy vereceğiz, diğer partilerde bulunan gönüldaşlarımızın yuvaya dönmesini sağlayacağız. Politika yapanları “Bu işi beceremiyorlar” diyeceğinize siz becermeye çalışın! Kesinlikle siyasetin toparlamadığı %25 oyu kendimize celbetmeliyiz!
Sağlıcakla kalın.