
Ali BADEMCİ
Bit takım eller devamlı olarak MHP’nin içini kaşımaktadır. Sinan Oğan’dan sonra şimdi de MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener! Durup dururken ve daha Meclis açılmadan Bahçeli’ye sormuşlar da, o da ”Bu şekilde söylenen isimlerden hiç hoşlanmam, ismi geçeni de devre dışı tutarım. Meral Akşener’i eğer çok sık kullanırsanız, o devre dışı kalır haberiniz olsun. 80 milletvekilimiz var, her şeyde Meral Akşener. Bu, o zaman başka bir şey var burda demektir. Onun için bir Meclis açılsın.” demiş! Bu hususu uzatmanın ve Bahçeli’nin sözlerinde art niyet aramanın hiç anlamı yok!
Şüphesiz ki Meral Akşener ve Ekmeleddin İhsanoğlu’nun herhangi bir açıklamaları olmamıştır. Daha fol yok boncuk yok iken onun adının Ekmeleddin Bey ile Meclis Başkanlığı için telâffuz edilmesinin MHP’yi yönlendirmekten başka anlamı yoktur. Elbette zamanı geldiği ve böyle bir şey ortaya çıktığı zaman bu husus parti yetkili organlarında görüşüldükten sonra kararı verilecektir. Sayın Akşener Meclis Başkan Vekili iken tepki göstermeyenler şimdi asalete mi tepki gösterecek! Gazetelerin bu işi biraz da allayıp pullayarak manşetlere taşıması partide ikilik çıkarmadan başka anlama gelmez. Elbette Bahçeli’nin tepkisi Akşener’e değil gazetecinin sorma şeklinedir!
Anlaşılan en gâilesiz zamanlarda bile birtakım güç odakları MHP’yi zayıf düşürmek için elinden geleni yapıyor. Bu zamanda görüldüğü kadarı ile hedef tahtasına Sayın Bahçeli konmuştur. Fol yok yumurta yok iken tamamen sun’i bir şekilde Genel Başkan meselesi yaratılmaya çalışılıyor. Birçok arkadaşımız bize ilettiği mesajlarda zehir zemberek laflar ediyor. Şeçimden çıkalı dün bir, bugün iki olmuştur; bu aceleciliğin sebebi nedir, anlamak mümkün halden çıkmıştır. Bu kadarı fazladır ve akıl ölçülerini aşmaktadır. Sinan Oğan ve Meral Akşener gibi meselelerin zamanı değildir. Şimdi de Sayın İhsanoğlu konuşuluyor; inanın çok büyük hatalar yapıyoruz. Herkes bütünleşirken biz durduğumuz yerde kendimize mesele yaratıyoruz. Hiç rahat bırakılmayacak mıyız?
Şüphesiz ki Akşener İstanbul ikliminde büyümüştür; buranın ortaya koyduğu manzara gözlerimiz önündedir.%11’e kadar düşmüşüz, bunun sebeblerinin araştırılması gerekirken sanki çok büyük başarı elde edilmiş gibi işe Akşener’den başlamak ne kadar doğrudur? İstanbul’da Mafya’dan tutun da Akademisyenler’e kadar dünya kadar münekkid gurup var! Bunlar MHP’nin başarılarını sahiplenirken zaaflarını yerin dibine geçiriyorlar. Ne yazık ki olumsuz guruplarla Sayın Akşener’in çok sıkı irtibatı vardır. Zaman zaman özel hayatında bunları görmekteyiz. Nasıl can vereceği belli olmayan Akademisyenler bunlardan biridir. Ne yazık ki çarpık görüşler buradan aşağıya doğru sıralanmaktadır. Hani şu ağabeyler efsanesi!
Şimdi Akşener taraflısı bir sürü akademisyen sazı eline alacak, Bahçeli’yi eleştirmeye ve akıl vermeye başlayacaklardır. Bu tenkit ve gayri memnunlukla bir yere varmak mümkün değildir. Dünyanın özel mesajı geliyor; “Bu kadar Bahçeli taraftarlığına gerek var mıdır” diye! Ne yapalım küfür mü edelim, yakışıksız sözler mi söyleyelim! Parti içinde adam gibi, tenkit ediyoruz, söylenmesi gereken her şeyi söylüyoruz, ülkücüden gelen her îkazı nazara alıyoruz ne yapalım? Okunur veya okunmaz, kıymet verilir veya verilmez ayrı mesele! Şahsen bu satırları yazanın Bahçeli ile çok ileri seviyede bir samimiyeti ve yakınlığı da yoktur. Ama müsaade edin ki her insanın gidişata bakışı değişiktir. Biz tenkid ve uyarıların mahfillerde değil, kendi mekanında, parti içinde yapılmasından yanayız! Günde birkaç defa Genel Başkan devirmek ve çaylakların arkasına takılmak ne kadar doğrudur?
Elbette Sayın Genel Başkan’ın da daha ölçülü olması gerekiyor; ülkücülükten gelen derin hassasiyetlerini biliyoruz; bazı asabî davranışlarının da farkındayız; lâkin şu kadar zamandan beri hareketin başında tek adam olarak oturmaktır. Birçok konuda sorumluluk almamakta ve çevresine bırakmaktadır. Bu hususu katiyyen görmüyoruz ve görenler olarak tasvip etmiyoruz. Çevresi de hata yapıyor; belki de partide en az hata yapan Genel Başkan’dır. Başarı veya başarısızlık, koca genel seçimleri tek tüfek olarak götürmüştür. Daha ne yapmak lâzım; münekkidler İsatanbul’da safahat yapacağına il ve ilçelere varıp çalışsalardı, herhalde daha iyi sonuçlar alınırdı. Adayların çoğunun Genel Merkez’in bindirme adayları olduğunu söyleyip köşeye çekilmek, işte bizi böyle arzu edilmeyen bir sonuçla baş başa bırakır. Çalışmayıp seçim boyunca yan gelip yattıktan sonra şimdi HDP’nin gerisinde kalındığını söylemek, hele hele bunu slogan yapmak ne dereceye kadar doğrudur? Bu tip tenkidlerin anlaşılır ve nazara alınabilir olmasını sağlamak için gazetelere beyanat vermek yerine muhataplarına iletmek daha doğru değil midir? Elbette son zamanlarda öne çıkarılan isimler hareketin vazgeçilmez insanlardır. Fakat bu öne çıkmalardan hoşlanır görünmek tahayyül edilen oyunlara gelmek anlamındadır.
Ne yazık ki hiçbir zaman böyle bir yolu seçmiyoruz; Genel Başkan’ın sinirliliğinin birkaç katı hepimize sirayet etmiştir. İtiraz, itiraz, itiraz. Ne olacak, sonuç mu alınacak, asla! Sonuç alınması için allame geçinenlerin bir an evvel çemberin içine girmesi ve durumu kuvvetlendirmesi gerekiyor! Başka yol yok!