Ali BADEMCİ
Söylemeye gerek var mı bilmiyorum ama BDP’liler yatar kalkar Mustafa Kemal ve Cumhuriyet’e küfrederler. Haklarının yenildiğini, Çanakkale ve Sarıkamış’ta nasıl öldüklerini buna karşılık Cumhuriyet’in kendilerini ötelediğinden bahsederler. Bunlar tam doğru şeyler değildir; Çanakkale ve Sarıkamış günlüklerine bakın; hem ilgililerin hem de ATESE’nin neşrettiği bu günlüklerde herşey açık seçik yer almaktadır; Kürtler asker değildir, tıpkı şimdiki korucular veya II. Abdülhamid’in Hassa Alayları gibi, görevleri aynı olan geri hizmet birlikleridir. Özellikle Doğu Anadolu’da gece evlerinde yatmışlar gündüz yenilen tarafın bıraktıklarını evlerine taşımışlardır. İşleri budur isterseniz Karabekir’den, Köprülülü Şerif, Fevzi Çakmak, Ziya Yergök günlüklerinden değerlendirmeler ortaya koyabiliriz. Fakat bunun önemi yok geri hizmet de olsa hizmet hizmettir; fakat Cumhuriyet Devri Kürt İsyanları, Kürt Teali Cemiyeti gibi hususları nasıl izah edeceğiz. İngilizler bile bu isyanlarda Türkler’i haklı çıkarırken şu bizim İslâmcı Hükümet bütün bunları görmemezlikten gelerek o zamanki Devlet idaremizi suçlu ilân etti ve özür dilemeye kadar gitti! Yani şimdi bunların gerçek olduğuna mı inanıyorsunuz; başta Lord Kinross olmak üzere İngiliz tarihçileri ve zamanın Avrupa gazetelerini okuyunuz! Cumhuriyet ve ricalinin hiçbir kabahati yoktur. Sadece bir örnek verelim:
Mütareke günleri ordularımız daha Irak içlerindedir ve Musul-Kerkük vatan toprağıdır, o saatten sonra bir silâh patlamamış ve orduların bulundukları yerlerde kalmaları kabul edilmiştir. Lozan’da açık bırakılan en önemli husus Irak Meselesi idi. Dünya Türkler’in haklılığına inanmaktadır ve heyetler arasındaki görüşmeler devam etmektedir. Fakat tam bu kritik zamanda 1925 Şubatı’nda Diyarbakır merkezli Şeyh Sait adlı Kürt İsyanı başlamıştır. Bu isyanın arakasında İngilizler’in bulunduğunu kabul etmeyen ve Musul-Kerkük endeksli olduğunu bilmeyen Allah’ın kulu yoktur. Şeyh Sait İsyanı tenkil edilmiş, müsebbibler cezalandırılmış kandırılanlar ise bölgelerinden göçürülmüş ise bunda Cumhuriyet İdaresi’nin ne gibi kabahati vardır? Musul ve Kerkük’ün kaybedilme sebebinin de bu isyanlar olduğunu herkes yazıyor. Yani bu Devlet kusuru muydu da, Kürtler’den özür dilendi! Bu isyandan sonra ordumuz Bağdad’da kurulan merkezi Hükümet lehine Musul- Kerkük’ten savaşsız çekilmiştir; Kürtler’in ve hain Berizan aşireti için değil! Ne çabuk unutuyoruz? Bugün Cumhurbaşkanı makamında oturan zat suçlunun CHP’li Hükümetler olduğunu def’aten ilân etmedi mi? BDP’liler ve silâhlı Kürt hareketi de bu inançta değil mi? Mesut Barzani adlı adamın desteği olmasa bir gün Kandil’de kalabilirler mi?
Nedir bu CHP’deki Kürt ve BDP sevdası anlayabilmiş değiliz. Gerçi dün baklayı ağızlarından çıkardılar; eğer erken seçim olursa birlikte gireceklermiş; Erdal İnönü zamanında olduğu gibi! İşte bu kadar! CHP’nin 193 sayfa 2015 Seçim Bildirgesi ve 203 sayfa da açıklamaları var; bunları yasanacakturkiye.com adlı sitelerinde bulabilirsiniz. Bu uzun açıklamalarda tam anlamında bir tane Türk kelimesi bulamazsınız; gerçek anlamını karşılamayan bir biçimde Atatürk-Cumhuriyet deyimlerine rastlıyoruz. Yani AKP ve BDP seçim bildirgelerinden genel olarak çok farklı değildir. Şimdi MHP’yi linç hareketine tabi tutan aydınlar; vatansever, cumhuriyetçi Atatürkçüler ne buyuruyorlar! Mustafa Kemal’in partisi bu çarpıklıkları kabul ediyor mu? CHP ile BDP veya AKP’nin farkı nedir?
Biz ülkücüler CHP’nin altını da, üstünü de biliyoruz; ne yapacağını, ne düşündüğünü, içlerinde kaç tane hain Kürtçü, kaç gafil olduğunu da tahmin edebiliyoruz. Lâkin bizler yerden bitmedik; ya CHP’li veya DP’li âilelerden geldik. Bu geçmişimize bakarak demek ki ülke meselelerini sizlerden iyi görüyoruz; kimin Başbakan olacağı ile katiyyen ilgilenmiyoruz! Mesele bir rejim meselesi ve Atatürk Cumhuriyeti meselesidir. Sırf bu sebeble AKP’nin fikirlerine nasıl karşı çıkıyorsak CHP’nin BDP’nin arkasına takılmasına da gönlümüz razı olmuyor! İşin acı yönü burasıdır. Yoksa bize ne? Onlar bizim iç işlerimize karışırlar da biz karışmayız!
CHP’li bir dostum arıyor, “Kaçacağınıza BDP bu süreç işinden vazgeçsin deseydiniz, daha şık olmaz mıydı?” diyor. Yani bizim üstümüze vazife mi? CHP Ağabey yapsın bu işi daha çok yakışır! Bugüne kadar Devlet Bahçeli CHP’liler nezdinde büyük devlet adamıydı da şimdi mi kötü oldu? CHP’li kardeşlerimiz yanlış yapıyor, hem de çok yanlış! Kılıçdaroğlu “Ben MHP’ye kötü gözle bakmıyorum” demeye devam ediyor, ama lider takımı saldırıyor. Yakışıyor mu? MHP, BDP’li organizasyona Hayır dedi ve Baykal’a rey vermedi diye bu kadar saldırıya ne gerek var? Bunlar AKP’ye yatmak için yeterli sebebler mi? Tayyip Bey ile en evvel Baykal görüştü; ne görüştüler; çekirdek mi çittiler yani? Söyler misiniz CHP gurubu Baykal’a isteyerek mi rey verdi, Kılıçdaroğlu da dahil! İnsan önce aynaya kendi bakmalı!
Yazık ki bazı ülkücüler bu ağızla konuşuyor ve dik durmasını bilmiyorlar! Bir zaman Tayyip Bey’in arkasına takılıp referandumda “Evet” oyu verdikleri gibi! Bütünlüğü bozmayın beyler bozmayın, ele âleme gülünç olmayın! Karar verilmiştir bu karara uyulacaktır; şartları da ortaya konmuştur! Beğenen alır beğenmeyen almaz! İşte bu kadar.
Hoşçakalın.