
Ali BADEMCİ
Dün gece TRT Haber’de deneyimli istihbaratçı Bülent Orakoğlu, birkaç günden beri yazdığımız gibi şimdi DAİŞ diye okunmaya başlayan IŞİD’in ele geçirdiği yerleri tek tek PYD’ye teslim ettiğini çok güzel bir tarzda ifâde etti. Özellikle vurguladığı hususlardan biri de Suriye örgütleri IŞİD ve PYD’nin insan kaynağı sıkıntısı çektiği hususudur. Biz son birkaç yazıda bunu da ortaya koymuştuk. Şunu anlatmak istiyoruz ki, bunlar normal insanın hemen kavrayacağı ve tahmin edeceği biçimde çok net olarak görülmektedir; ne istihbaratçı ne de güvenlik mensubu olmaya gerek yoktur. Oyun açı-seçik oynanmakta biz ise Millet ve Devlet olarak, başımızı iki elimiz arasına alarak kara kara düşünüyoruz! Düşün, düşün, yine düşün; kafiye yapmak istersen zordur işin!
PKK ve Irak Kürt Hükümeti birbirinden hiç hoşlanmıyor; Barzani PKK’lıların Irak’da çalışmasını istemiyor; PKK da şu Kobani meselesinde ABD’nin talimatına rağmen buraya 1500 peşmergeyi sokmak istememişti! Ne yapsak aralarını mı bulsak! Öcalan’nın Marksist kafası Barzani feodalizmini tanımıyor ve onları Aşiret başı olarak görüyor. İşte işin çok görülmeyen yüzünden biri bu. Aslında PYD bir Suriye örgütü değil, Türkiye’den gidenler tarafından kurulmuş bir PKK ünitesi! Belki Suriye’de savaştan önce böyle bir örgütü kimse tanımadığı gibi, Esad aleyhtarı eylemleri de duyulmamış ve bilinmiyor! Dolayısıyla PYD ile mücadele etmek en az PKK kadar Türkiye’nin terörizme karşı meşru müdafaasıdır.
MLKP’li marksistlerin Ezilenlerin Sosyalist Partisi son seçimlerde HDP ile bütünleşti; şimdi bunlar da Güneydoğu’da öncelikle Suriye kantonlarının yanlarında olduklarını açıklıyorlar. Suruç’daki müessif hadise de HDP milletvekilleri gölgesinde bunların yaptığı etkinliğin kundaklanması imiş. FakatPKK Suruç intikamını üç polis öldürmekle aldığını ilân ederek şehid eylemlerini kabullendi. Devlet açıklamasına rağmen IŞİD Suruç Katliamını kabul etmedi; halbuki bütün eylemlerini alenen video kayıtları ile ilân ediyordu. Bu iç içe girmiş hadiseler elbette IŞID gölgesinde masum görünmeğe çalışan PKK’nın azgın dişlerini de göstermesi ile sonuçlanmış oluyor. Eğer oyunlar bozulmazsa PKK gölgesi PYD Suriye’de Irak’dan önce devletini kuracak ve elbette son merhale olarak Güneydoğu’nun ilhakına çalışacaktır.
Bugün sabah beklenen oldu ve IŞID hedefleri vurularak 30 kadar militanın da öldürüldüğü açıklanmıştır. Bundan da önemlisi “Çözüm” derken gerçek olan bir düşmanın yeniden tarifi yapılmış oldu. Elbette artık ülke içinde siyasileşen PKK hareketinin hizaya getirilmesi önem arzediyor. Çünkü PKK bütün organları ile Güneydoğu’da komuta görevi yapmaktadır. HDP milletvekilleri sürekli olarak bölgededir; bunların sesi kısılmadıktan vur-kaç eylemlerini önlemek mümkün değildir. İçeride münferid terör olayları devam ederken IŞID ile hesaplaşmak katiyyetle mümkün değildir. HDP’nin PKK militarizmine söz geçiremediği bir gerçektir; bu sebeble bunlar üzerinde demokratik baskı ve ülkenin kendini koruma refleksi tam olarak etkili olmalıdır. Havanda su döğmenin hiç anlamı yoktur. PKK tehlikesi Türkiye için IŞİD’den daha önemli ve daha hayati bir meseledir.
HDP’nin oyunlarını PKK’dan soyutlamak ve bölge oyunlarının dışında gibi görmek mümkün değildir. Düne kadar Türkiye’nin IŞİD’i desteklediğini ifade edenler şimdi “Savaşa karşıyız” kampanyaları açacaklardır. Bu sebeble muzurluğun başı ve gövdesi Türkiye’dedir. PKK-PYD’nin IŞİD’e karşı hareketleri geçici ve siyasidir. Kalıcı olan 30 yıldır devam eden PKK hareketidir. Elbette 60 ülkeye karşı savaş halinde olduğunu ilân eden IŞID bir türlü bu bölgeyi terkedecektir. Devamı PKK’dır ve artık Devletimiz bunu iyice anlamış görülmektedir.