
Ali BADEMCİ
Wikileaks tarafından yayımlanan ve timetürk.com.tr’de yer alan bir habere göre İran Türkiye’yi vuracakmış! Bizim basın bu işleri ne kadar kolay sanıyor da; araştırıp doğruluğunu teyid etmeden böyle haberlere yer veriyor şaşırmamak mümkün değildir. Wikileaks’i herkes tanıyor, genellikle böyle spekülasyona dayalı haberler neşrediyor. Güney sınırımızda Kürt Koridoru oluşturmaya çalışan PYD ile ilgili haberler gündemde iken bu balon uçtu ve maalesef dikkatlerimizden kaçtı. İran’ın öteden beri Suriye’nin yanında olduğu biliniyor; Türk Hükümeti’ne rağmen kamu oyumuz ve muhalefet partileri de ufak tefek değişiklerle bu kanaattedir. Hatta Rusya ve Çin’in de
aynı görüşte olduklarını, Minsk toplantısından sonra ABD’nin de fikir değiştirip Esad’ın yerinde kalması yönünde fikir değiştirdiğini hatırlıyoruz. Fakat ABD mutlak olarak hudutlarımızda ikili oynuyor; Hükümet’in varsa meselesi bunlarladır. Eski açıkladıkları görüşlerinden de dönemiyorlar; Türkiye’nin Suriye’ye girme niyeti olsaydı, daha IŞİD ortaya çıkmadan böyle bir şey yapardı. Sanıyoruz ki Türkiye Hükümeti şu sıralar kendi sınırlarını koruma uğraşı içerisindedir; başka düşünceler için sadece kamuoyu değil Ordu’dan da destek görmesi mümkün değildir. Sadece 8-10 km.’lik bir tampon bölgeden bahsedilmektedir.
Wikileaks mahreçli habere göre,Türk hava üslerinin Suriye’yi vurmak için kullanılması durumunda Türkiye’nin İran füzelerinin hedefi olacağı tehdidinde bulunduğu bilgisi doğru ise İran bunu öteden beri söylemektedir ve elbette daha başta ABD bu üsleri kurarken de aynı şeyler ifâde edilmişti. Yok efendim, “Irak’taki Sünnî cihat yanlılarına karşı savaşa en az 30 bin Şiî milisle destek veren İran’ın ‘Şiî Hilali’ içerisinde bulunan ülkelerin merkez çekim gücü olduğu gözleniyor.
Hz Muhammed’in damadı ve en yakın arkadaşlarından biri olan Hz Ali’nin Yaratıcı Allah’ın ta kendisi olduğuna inanan Nusayri inancı, İran’ın resmî mezhebi Şiîliğin bir kolu olarak kategorize ediliyor.” gibi görüşler kesinlikle düzmecedir. Düzmece olmasa bile Suriye ile İran’ın inanç yakınlığı Türkiye’yi hiç ilgilendirmiyor. Bunun gibi bizimle aralarında inanç farklılıkları da artık tarihe gömülmüştür.
İran’ın başında Türkiye’den daha büyük bir Kürt terör belâsı vardır; o da PJAK’dır. Kirmanşah bölgesinin Türkiye hududu olan batı kısımları kaynamaktadır. İran içlerinden dünya kadar Kürt militan bu tarafa gelmekte ve asıl burada bir İran Kürt Koridoru oluşturulmakta ve Barzanî de, ABD de öteden beri bunlara yardım etmektedir. Amerikan haritalarına bakınız doğu hududumuzun İran kısmı tamamen Kürt bölgesi olarak değerlendirilmiş ve sarıya boyanmıştır. Ne yazık ki bizim “İngilizce” aydınlarımız bunları kopyalayarak yayımlamaktadır. Halbuki İran etnisiteye dayanan, Arap harfleri ve Fars dili ortaya konan haritaları gayet mükemmeldir. İran Kürt ayrılıkçılığının dışında etnisiteden korkmamaktadır; çünkü 35 milyon Azerbaycan, 5 milyon da Sahra ve Horasan Türkleri, ABD oyuncağı olmuyor ve herşeye rağmen “Biz İranlıyız” diyor. Azerbaycanlılar Şiî-Caferî, Sahra ve Horasan Türkmenleri ise Sünni Hanefî’dir. Bu unsurların varsa problemleri devletledir ve kimseden, hatta Türkiye’den bile umut beklememektedirler.
Wikileaks efendi elbette İran 12 İmam Şiası-Caferilik-Şiilik’i bilmez; nasıl olur da bunlar Nusayrilik ile aynı kategoride sayılırmış! Bir zamanlar İsmailliler adı altında İran Haşhaşileri ile birlikte olan Suriye Alevîleri ile şimdiki İran Şiiliği arasında isimden başka bir benzerlik yoktur. Sırf bu sebeble Fatimî-Suriye İsmaililiği’ni rededen İran Haşhaşileri’ne Nizari denilmiştir. Kaçarlar’ın son devirlerinde onlar da İran’ı terkederek Ağa Han önderliğinde Hindistan-Pakistan’a göçmüşlerdir. ABD İsmaililik üzerine İngiltere’de çalışıyor, lâkin bunları daha İran’a müdahil etmek mümkün değildir. Dolayısiyle böyle bir yolla İran’ı bölmek ve ele geçirmek imkânı da yoktur.
Şu anda İran’da, çoğunluğa dayalı bir milliyetler meselesi vardır; açıklanan resmî istatistiklerde bile Azerbaycan Türkü Fars nüfusu birbirine eşittir. Sahra ve Horasan ile iç bölgelerin Sünnî Türkmenleri’ni hesaba katarsak Türk asıllılar İranî unsurlardan mutlak surette fazladır. Fakat İran’ın 1000 yıldan beri kadîm unsuru olan Türkler, Farslar’la iktidarı paylaşmak istiyorlar, Kürtler ve Sunnî-Şiî Araplar- Belûçlar gibi ayrılık düşünceleri yoktur ve her türlü baskıya karşı bardağı taşırmamışlar.
Bütün bu sebeplerden dolayı İran’ın bir şey yapacağını düşünmek ham hayal ve ADB uydurmasından ibarettir. Hele hele Türkiye Ortadoğu Kürt oluşumuna karşı vaziyet alıyor diye bu açıklamaların yapıldığını sanmak tamamen spekülâsyonlara âlet olmak demektir. ABD söyleceklerini bu maşalara söyletiyor, hepsi bundan ibarettir.