Ali BADEMCİ
MHP’de Kurultay istekleri gayet sesli biçimde ifâde ediliyor; elbette Kurultay yasalara uygun bir talep. Camia tarafından sözlü ve bir takım gurupların içe dönük yazılı beyanları ile bu istek kamu oyu tarafından biliniyor. Buna karşılık Genel Başkan’ın böyle haklı bir istek ve eğilimi “Twitler” ile geçiştirmesi de hiçte doğru değildir. Bu “Twitler”i bizzat Genel Başkan’ın atmadığı da söylenti halindedir. Acaba Kurultay’dan neden bu kadar korkuyoruz? CHP’nin mutat kurultaylarını öne almak söz konusu iken daha kötü durumda olan MHP yönetiminin en azından direniyor görünmesi hangi meseleyi çözebilecektir.
Bir takım dostlar çok kızıyorlar, dönüp dolaşıp Bahçeli’yi methediyorsunuz, diye! Allah aşkına yazılarımıza bakın en azından böyle bir şartlanmışlık var mı? İki sefer aday olup da listeye giremeyen bir şahsın böyle davranışlar içine girmesi mümkün mü? Neden muhalif çağrılara uymuyorsunuz diye soruyorlar! Her şeyden evvel biz partiliyiz ve partinin kurallarına uymak zorundayız! Herkesin keyfine göre yazı yazmak mümkün değildir! Ortada olağanüstü bir durum var, kalkıp da “Mahfil” ülkücülüğü yapıp nazik ortamda âdeta küfürbaz olmanın ne anlamı var?
Anadolu’da bir söz var, “Yol yol ile orman balta ile açılır.” Başka bir yol yok! Yıllardan beri bu tip şeyleri arzu edilmeyen ortamlarda konuşuruz da elimize ne geçmiştir? İşte şimdi siyasette dağılma noktasına gelmişiz! Elbette ülkücülerin hiçbir kabahati yoktur. Aslanlar gibi reylerini verdiler ve AKP’in barajı aştırmama niyetlerini ellerinin tersi ile geri çevirdiler. Ankara’da parçalanma ve klikleşme görüntüleri hoş değil; İstanbul’da da durum aynıdır. Sanki yarın kurultay yapılacakmış gibi çalışmalar var! Anadolu’da bile teşkilât iki parçalı hale gelmiştir. Birçok yerde Genel Başkan teşkilât ne dedi ise onu yaptı; demek ki teşkilât da fahiş hata yapmıştır. Bu şartlar altında herşeyi ve her kötü sonucu Genel Başkan’a bağlamak huzuru sağlamak için yeterli değildir. Başkanlık sistemi konuşuluyor, yani iki partili sistem! İktidarın yedekleri kullanarak bu işi realize edeceği tahminler arasında! O zaman AKP ve CHP içinde yer almak gibi bir mecburiyet hasıl olmaktadır. Esas önemli mesele bu değil mi?
Kurultay nedir ne için yapılır? Kurultay mutlaka Genel Başkan’ın değişmesi değildir. Siyasi partilerde bu müessese en son danışma meclisidir! Genel Merkez neden böyle Kurultay’dan korkmaktadır. Sokaklarda ve “Mahfiller”de konuşulan şeyler neden yasal ortamda konuşulmasın. Gerekiyorsa Genel Kurul bu işi basına kapalı ve tesbit edilecek komisyon marifetiyle de yapabilir. İşte o zaman herkes eteğindeki taşları döker ve iş mülayim ortama döner! Hiç sanılmasın ki bu deprem “Twitler”e çözülür. Sessiz kalmak ve işi geçiştirmek daha büyük bunalımlar yaratır, parçalanmaları teşvik eder. Genel Merkez bu şekilde davranmakla haksız duruma düşmektedir. Herkes bir arada meseleler konuşulursa ne olur? Susmak suçlamaları kabul etmek anlamındadır. “Sükut ikrardan gelir!” İstediğiniz kadar kabul etmeyin, olağanüstü hali normale çeviremezsiniz. Genel Merkez “İşgalci” gibi suçlamaların altından kalkmak zorundadır. Yönetimler ve Kurultaylar ne için vardır; işte böyle meseleleri çözmek için!
Gün geçtikçe sen böyle dedin, böyle yazdın gibi tenkitler geliyor, bizi misli ile birbirimize düşüyor! Sabah bir mesaj aldım, yukarıda da yazdığım gibi “Dönüp dolaşıp Bahçeli’yi methediyorsunuz” diyorlar. Sorumlular bizleri böyle bir durumdan kurtarmalıdır. Şahsen partinin ve organlarının katılmadığı bir çözüm mümkün görülmüyor. İstediği kadar yol arkadaşlarımız kızsınlar. Partiyi ve düşünceyi kim bu duruma getirmişse yine durumu o düzeltecektir. Gazete sütunlarına kadar inen bazı iddialar üzerinde de çok düşünmek gerekiyor! Bunları böyle bir günde, tam gazeteci mantığı ile tartışmanın hiç anlamı yoktur. Hele iddia sahiplerinin “Hodri Meydan” deyip meseleyi daha da ileri taşımamalarında hiç fayda görmüyoruz! Bizlere “Sen de mi” demek daha beter bir davranıştır! Kimin kimi sevdiğini herkes biliyor, kiminle iş tuttuğunu saklanmayacak açıklıkla açıktır! Bunları isimlendirelim mi?
Muhabbetle.