…Devletin mahallesinde bu bombalar patlarken, bugün İdil’de bu çocuklar can verirken, kan dökerken neredeydi bu devleti ali?”…Raskolnikov
MHP MYK Üyesi ve Osmaniye Milletvekili Doç.Dr.Ruhi Ersoy, AKP Hükümetini terörle mücadele politikası üzerinden eleştirerek Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza”sındaki Raskolnikov karakterine benzetti.
MHP MYK Üyesi ve Osmaniye Milletvekili Doç.Dr.Ruhi Ersoy, dün meclis genel kurulunda parti grubu adına yaptığı konuşmada hükümeti eleştirdi.
Ersoy, konuşmasına Ankara’da yaşanan bombalı saldırıda ve yurdun farklı yerlerindeki saldırılarda şehit düşenleri anarak başladı. Ersoy “terörle yatıp kalkan bir millet olduklarını, milletçe kan akmayan, güzel günleri hasretle beklediklerini” dile getirerek başladığı konuşmasına, Türkiye’ye tehditler savuran terör örgütlerine lanet ettiklerini ve siyasi sorumluların lanetlemekten öteye geçerek yapılması gerekenlerin hakkıyla yapılmasını, yetkililerin görevlerini layıkıyla yerine getirmesini söyledi.
Ankara’daki hain saldırı hakkında “Dün akşam bu yüce mabet içerisinde mesai esnasındayken sarsıldık, duymadık, sarsıldık, hissettik, hemdert olduk. Bizim kültürümüzde empati değil, hemdert olmak vardır. Empatide “mış gibi yapmak” vardır ama hemdert olmak yaşamak ve hissetmektir. Biz dertleri, bu topraklarda yaşayanlar olarak birbiriyle dertleşmeyi hemdert olarak düşünürüz” sözleriyle değerlendirdi.
Ersoy konuşmasına Suudi Arabistan ile planlanan sınır ötesi harekâta değinerek sürdürdü. Ersoy “Düne kadar yapılması gereken sınır ötesi operasyonlara sonuna kadar destek veren, özellikle Ekim 2008, Ağustos 2011 ve Haziran 2015’te terörle mücadele konusunda, sınır ötesi harekâtlar konusunda iktidarı uyaran ve gerekirse Kandil’e Türk Bayrağı’nın dikilmesi gerektiğini söyleyen Milliyetçi Hareket Partisi lideri Sayın Devlet Bahçeli Bey, bugün itibarıyla Birleşik Arap Emirlikleri ve arka planında sınırlı sayıda bir ülkeyle Suriye müdahalesinin başımıza nasıl bir iş öreceğinin uyarılarını yapmakta ve bu meselenin sadece ve sadece bölgedeki PKK, PYD ve YPG güçleriyle sınırlı kalmayarak başka bir savaşa yani Medvedev’in ifadesiyle üçüncü dünya savaşına doğru bizi götürebilecek birtakım olayları getirebileceğini söylemekte” değerlendirmesini yaptı.
Sınır ötesi harekât konusunda “Zamanında MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli tarafından yapılan uyarılar siyasi iktidar tarafından dikkate alınsaydı sınır ötesi harekât ile Kandil’e Türk Bayrağı dikilecek ve o bölgedeki terör yapılanmalarına fırsat verilmeyecekti. Bugün ise durum farklıdır, dengeler değişmiş, şartlar daha kötüleşmiştir. Bugün yapılması planlanan bir sınır ötesi harekâtın önü arkası iyi hesaplanmalı, devletimiz ve milletimiz plansız programsız yapılacak operasyonlar ile tehlikeye atılmamalıdır” diyen Ersoy, “Elbette ki devlet aklı bütün bunların hepsini düşünüyordur, biz düşündüğüne inanmak istiyoruz en azından ama beraberinde, terörle mücadele konsepti konusunda müzakereyi yapanlarla bugün mücadeleyi yapan aktörlerin de aynı aktörler olduğunu görmek, doğrusu bizi düşündürüyor “ diyerek hükümetin anlık değişim gösteren politikalarını eleştirdi.
Hükümet yetkililerinde bir zihin bulanıklığı olduğunu söyleyen Ersoy, “Bu zihin bulanıklığının, tepeden tırnağa, mücadele noktasında netleşmesi gerekiyor. Yani Londra’dan Mardin hattına yeni bir açılım süreciyle pazarlık aşamalarına mı gidiliyor? Yeni tehditlere karşı taviz mi verilecek? Buradaki siyasetimizi, biz eğer sıcak-soğuk ikilemindeki gibi ani geçişlerle, hem dış politik gelişmeleri hem terörle mücadelemizi ani geçişler üzerinden yaparsak gerek kamuoyunu gerekse güvenlik güçlerinin motivasyonunu bozarız. Buradaki tutumu, Dostoyevski’nin romanındaki Raskolnikov karakteri vardır “Suç ve Ceza”nın içerisinde. Oradaki çifte şahsiyetin, tutum ve davranışıyla siyaset arasında iç ve dış politikalardaki tutumları birbiri arasında çelişkilerle dolu” diyerek hükümeti terörle mücadele politikası üzerinden eleştirerek Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanının ana karakteri çift kişilikli Raskolnikov’a benzetmiştir.
İktidarın birçok politikasının tezatlıklarla dolu olduğunu yineleyen, deneme yanılma metodu ile özellikle dış politikayı şekillendirdiklerini belirten Ersoy, “Salih Müslim’i getirdiniz, burada misafir ettiniz, PYD’yi meşru, hukuki bir siyasi parti gibi görmeye çalıştınız. Buradan giden Salih Müslim, verdiği bir röportajda “Bana çok güzel muameleler yapıldı, Türk devletine teşekkür ediyorum. Biz Kürdistan’ı Türklerle beraber kuracağız.” söylemlerini geliştirdi. Bunlar çok yakında oldu, çok, daha dün denilecek günlerde oldu. PYD ve YPG sıfatlı PKK’lı teröristleri tedavi ettik. İnsan olarak biz, cephede düşman askerine dahi yardım ederiz. Ama buradaki uygulamaların arka planı, terörü ve teröristi güçlendirecek siyasal zafiyetlerse buna da çok ciddi anlamda dikkat etmek gerekiyor” diyerek hükümete yüklendi.
Bugünlerde siyasi iktidarın dilinde nobran bir milliyetçilik olduğunu söyleyen Ersoy, bunun tehlikeli bir dil olduğunu, fitne terörünü ateşleyici bir dil olduğunu “Bakın, milliyetçi bir partinin, milliyetçi, ülkücü geleneğinden yetişmiş bir insan olarak söylüyorum, iktidardaki nobran milliyetçi dilin tehditleri etnik, fitne terörünü tetikleyecek noktaya doğru gitmektedir. Kastettiğimiz şudur: Sağlıklı milliyetçiliğin temeli kültüre dayandığı için bu bir medeniyet tasavvuru olarak olur; etnisiteyi, etnik kimlikleri, etnik kimliklerin siyasallaşmasını ve ırkçılığı reddeder, sağlıklı olan budur. Diğer tarafta, sağlıklı milliyetçilik demokrasiye ve halka dayandığı için totaliter sistemleri, otoriter sistemleri reddeder” sözleriyle eleştirdi.
Hükümetteki bu nobran milliyetçilik dilinin ülkeyi tehlikeli bir sürece sokabileceğini belirten Ersoy, “Bugünkü uygulamalar vatan, millet, bayrak, heyecan, coşku ve beraberinde “Haydin çocuklar” diyerek bu patlamaları dahi siyasal malzemeye dönüştürerek “Biz PYD’ye, PKK’ya, YPG’ye haddini bildireceğiz, Suriye’ye gireceğiz bu yüzden” diyerek kamuoyu oluşturma gerekçesine referans yaparsanız bu memleketi bir üçüncü dünya savaşının eşiğine getirirsiniz. Bu konuda da Milliyetçi Hareket Partisi yüksek bir sesle zatıalilerini, devletlülerini ve yüce heyeti uyarmakla meşgul” açıklamasını yapmıştır.”
Din ve mezhep üzerinden ayrımcılık diline de değinen Ersoy, “milliyetçi düşüncede din bir bütün olarak algılanır ve dinin içerisindeki mezhep ayrımları hiçbir zaman hesaba katılmaz. Sünni taraftarı olup Alevi karşıtlığı veyahut da mezhep taraftarlığı bir siyasi partinin ideolojisi hâline dönüştürülmesine asla müsaade edilmez ama bu konuda siyasi partilerin referans noktalarını ifade ederken, olayları tasvir ederken “Şu kadar Sünni vatandaş öldürüldü veyahut da şu kadar şu oldu, falanca partinin genel başkanı Alevi değil mi?” gibi söylemler çok büyük tehlikeyi de beraberinde getiriyor” demiştir.
Cumhurbaşkanını “Ey Fransa, senin Paris’inde bu bomba patlarken senin istihbaratın ne yapıyordu?” diye konuşan bir devlet büyüğü, bugün itibarıyla bize de… “Bizim istihbarat kaynaklarımız acaba parti içi problemleri normalleştirmek için mi meşgullerdi?” sözleriyle eleştirdi.
Yetkilileri sorumlu devlet adamı anlayışı ile geleceği iyi ve doğru planlayarak bir politikaya geliştirmeye davet eden Ersoy, isim vermeden Cumhurbaşkanı’nı eleştirdi. Ersoy, “İktidar partisi olarak size bu ifadelerimi söylüyorum: Millî bekayla ve mücadeleyle ilgili konuda terörle mücadele etme kararlılığında olan insanları görevlere getirin ve milletin ve güvenlik güçlerinin bir daha zaafa dönüşecek hareketlerin içerisine asla girmeme konusunda lütfen kararlı olun. Yani, artık biz şunları duymak istemiyoruz: “Ey Fransa, senin Paris’inde bu bomba patlarken senin istihbaratın ne yapıyordu?” diye konuşan bir devlet büyüğü, bugün itibarıyla bize de… “Bizim istihbarat kaynaklarımız acaba parti içi problemleri normalleştirmek için mi meşgullerdi? Devletin mahallesinde bu bombalar patlarken, bugün İdil’de bu çocuklar can verirken, kan dökerken neredeydi bu devleti ali?”.
Konuşmasının sonunda devletin devlet gibi yönetilmesini, millet ile bütünleşilmesini, terörle mücadelede Milliyetçi Hareket Partisinin fikir ve öngörülerine kulak verilmesini istedi. Ersoy, “Devleti ali’yi devlet gibi milletle bütünleşerek mücadele etmeye davet ediyor ve bunu da Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak çok yakın takip ettiğimizi ve sahada dinamik bir siyasetle Milliyetçi Hareket Partisinin, canlı ve gür biçimde takipçiniz, tavsiyeciniz ve bu konuda gördüğü hataların uyarıcısı olduğunu ifade ediyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.