Hep beraber iftar yapılıyor, herkese açık konuşmaların ardından delege ve yöneticiler kapalı toplantılar yapıyor. Peki o toplantılarda neler konuşuluyor?
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin iftar davetlerinde delege ile yan yana gelmesi dengeleri değiştirdi. Pek çok delegenin imzasını geri çekmesi ve Çağrı Heyeti’nin 19 Haziran tarihli kongresini tanımayacaklarını dile getirmesi ise kapalı kapılar ardında delege ile nelerin konuşulduğu merakını uyandırdı.
DİNLEYEN ETRAFINDA KENETLENİYOR
Karar değiştiren delegenin neden tercih değişikliğine gittiğine dair çeşitli spekülasyonlar ortaya atılmakla beraber, o toplantılarda Devlet Bahçeli, ne hamasete ne de acziyete düşmeden asaletle sadece hareketin tarihinden anılar anlatıyor.
Ne imza verdikleri için delegeye dik dik bakıyor ne de onlara vaatlerde bulunuyor.
Her zamanki, tanıdığımız bildiğimiz Lider Devlet Bahçeli tebessümü ve nezaketiyle merhabalaşıyor. Ortam çok kalabalık değilse hal hatır sorma faslı oluyor. Tıpkı bir abi-kardeş, baba-oğul kıvamında sohbet ediyor. Anıları anlatıyor. O anlattıkça ülkücülüğün ne olduğu ortaya çıkıyor. Tarih uyumuş, bitap düşmüş hücreleri uyandırıyor, insanlar “DAVA”yı anımsıyor.
Gündelik siyasetin aldatıcı gündeminden uzak ancak ülke gerçeklerine pür dikkat seçilmiş sohbet konuları ve yorumlanış biçimi, ülkücü hareketin nihayi hedefini ve bu hedefe ulaşma yollarını öyle ustalıkla ortaya koyuyor ki; delegeler ülkücülüğe sarılmaktan başka çıkar yol olmadığı ve adaylar içinde bunu kimin temsil ettiği gerçeğiyle yüzleşiyor… Unutanlar ülkücülüğü anımsıyor…
BBP ÖRNEKLERİ
Bu toplantılarda Lider Devlet Bahçeli’nin üzerinde en çok durduğu tarih dilimi Muhsin Yazıcıoğlu ve ekibinin MHP içindeki kalkışma ardından başka parti kurarak bölünüp gitmeleri.
İsimleri tek tek zikretmiyor Bahçeli, sadece o zaman olanları hatırlayın, onlar kimlerdi, neyi amaçlamışlardı diye bakın ve şimdi nerede olduklarını görün diyor…
FARK EVEREST TEPESİYLE GAYYA ÇUKURU GİBİ
Devlet Bahçeli’nin bir toplantısına katılan büyüğümüze bu sohbetler hakkında fikrini sorduk. İfadeleri çarpıcı biçimde gerçeği yansıtıyordu “sorumlu siyaset ve devlet adamlığının ruhuna uygun dolulukta idi konuşma. Samimi düşüncemi aktarayım. Aday olarak sunulanlarla arasındaki fark; Everest Tepesi’yle, Gayya Çukuru farkı gibi… Gerçekten ülkücülerin neden bilge dedikleri daha iyi anlaşılıyor. Yemekten sonra yukarı salonda yaptığı özel toplantıda ise, sanki seksen öncesi ülkücü bir ağabeyin seminer verişini yaşadık. Samimi, doğal bir üslupla, bir ağabey dinledik.
Benim kuşağımın da tanık olduğu, partinin ilk yıllarındaki gelişen bazı olayları anlattı.
Ondörtlerden 11.Mart.1970 tarihinde birden partiden istifa ederek Başbuğ’u terk edenlerin kim olduğunu araştırın dedi.1991 de ulaşılan 19 vekilimizin, daha sonra 13 e düşüşünü, grup kurma çabalarımızı, kaybolan yıllarımızı, tecrübesiz bir siyasi kadro olmasına rağmen 99 depreminin enkazından ülkeyi nasıl çıkardığımızı ve MHP’siz hükümet senaryolarını, Türkeş’siz MHP amaçlarını anlattı. Kısaca yaşanmışlıkları bir ibret vesikası olarak izah etti.”
Özlem BOZKIR
bıyıksızlar