Ali BADEMCİ
Bugünkü Rusya Federasyonu’nun 21 Özerk Cumhuriyetinden birisi de Tataristan’dır ve başkenti Kazan’dır. Başkurt ve Çuvaşistan da birer özerk Türk cumhuriyetidir. Çuvaşlar genel olarak Hıristiyanlaştırıldığı için Ruslaşma daha fazladır. Rusya Federasyonu’nda Tataristan içinde ve dağınık olmak üzere 2002 nüfus sayımına göre 5.522.100 Tatar, 1.345.273 Başkurt, 1.773.645 Çuvaş, 636.083 Kazak Türkü ve nüfusu, bin ila 500 bin arasında değişen yüze yakın Türk boyu yaşamaktadır. Dolayısiyle Rusya Federasyonu hudutları içinde her Türk boyundan oluşmuş bir çeşitlilik bulmak mümkündür. İnşaallah açılan pencere sadece iktisadi sonuçlar değil kültürel münasebet ve gelişmelere de yol açar.
TÜRKİYE – SADRİ MAKSÛDÎ – TATARİSTAN
Başbakanımız Binali Yıldırım Rusya Federasyonu çerçevesinde Tataristan Cumhuriyetini de ziyaret ederek Bolşevizm devrinin ilk Cumhurbaşkanı ve Mustafa Kemal’in yakın arkadaşlarından Sadri Maksudi Arsal anıtının da açılışını yaptı. Evet bu açılış Tataristan başkenti Kazan’da ve İstanbul Parkında gerçekleşti. Başbakanımız bir eski bir teknokrat Kazan’daki açıklamalarından ve ikdisadi konularda açıklamalarından çok şey anlamış değiliz. Lakin Rahmetli Arsal’ın bu devletin ilk fakat devrik ve tehcir edilmiş Cumhurbaşkanı olduğunu en az ima etseydi konuya daha rahat açıklık getirilmiş olacaktı.
Yeni Türkiye’nin düşünce hayatında derin izleri bulunan Sadri Maksudi Bey 5 Ağustos 1879’da Kazan’a bağlı Taşsu köyünde doğdu. Her Kazan’lı aydın gibi onun da âilesi din adamı menşeyli idi ve babası köyünün imamıydı; annesi de buralıdır. Maksudi ilk öğrenimini köyünde ve babasının nezaretinde tamamladıktan sonra eğitimine devam etmek üzere Kazan’a göçmüş ve burada kendinden önce mezun olan ağabeyi Hadi Maksudi’nin başarılı bir öğrencisi olmuştur. Hadi Bey adeta İstanbul yayınlarının Kazan temsilcisi durumundadır ve günlük hayatı kitapçılarda geçtiği için kardeşi Sadri’yi de buralara götürmüştür. Dolayısiyle Sadri Bey’de ilk Türkiye ve Osmanlı lehçesi ile tanışmış ve çalışmalara da başlamıştır. ”Robinson Crosse” onun gayretiyle Kazan Türkçesine çevrilir ve hizmete sunulur. Sadri Maksudi 1895’de Gaspralı mektebine hoca olarak dâvet edildiği zaman o da yanındadır ve Bahçesaray’ı ilk olarak böyle tanır. O sebeble Sadri Maksudi hayatı boyunca “İsmail Gaspralı benim manevî babam” demiştir. Bahçesaray Zincirli Medrese’de kısa zamanda Rusça öğrenen Sadri Maksudi daha donanımlı olarak Kazan’a döner. Sadri Bey 1901’de Kazan Öğretmen Okulu’nı bitirir, ağabey onun İstanbul’a gitmesini isterken İsmail Bey Paris’e gidip yüksek tahsilini tamamlamasını öğütlemektedir. O sebeble artık Sadri Maksudi Fransa’dadır ve Fransızca ile birlikte Latinceyi de öğrenmiş ve Hukuk Fakültesi’ne kaydolmuştur. 1906 yılında Kazan’a dönen Maksudi Rusya Çarlığı II. ve III. Duması’na Kazan milletvekili seçilir ve böylece fiilî siyasete başlar.
Bolşevik İhtilâli üzerine diğer Türk liderler gibi Sadri Bey de Lenin’in vaatlerinden umutlanır ve bugünkü küçük Tataristan’ın ilk ve büyük şekli olan “İç Rusya ve Sibirya Türk Tatarları” idaresinin başkanlığını yüklenir. Bu arada Kazan aydınlarından Şakir Remiyev’in kızı Kâmile Hanım ile evlenmiştir ki Adile (Ayda) ve Naile adlı kızları bu hanımdandır. Bolşevikler’in kısa zamanda duruma hâkim olmasıyle Sadrti Maksudi için artık vatansız günler başlamıştır; evvela Finlandiya sonra da 1923 Ağustos ayında Fransa’ya sığınmak zorunda kalır. Sadri Maksudi artık Sorbonne Üniversitesi’nde Türk tarihi hocasıdır. Maksudi konferanslar vermek üzere 24 Kasım 1924’de ilk olarak Türkiye’ye gelir ve Atatürk ile görüşür. Aziz Atatürk’ün daveti ile hocamız artık Türkiye’dedir. Sadri Maksudi Bey AÜHF’nin kurucusudur, Türk Ocakları ve TTK’ndaki çalışmaları ile Cumhuriyet devrimizde de Türkçülüğün öncüsü olmuştur. TBMM’de IV. dönem Şebinkarahisar, V. dönem Giresun ve IX. dönem Ankara milletvekili olarak görev yapmıştır. Bir süre de Türk Dışişlerinde çalışmış ve kızı Adile de ilk kadın diplomat (1932) olarak bu yıllarda göreve başlamıştır. Ünlü Rus yazar Tolstoy, Sadri Maksudi’den “Akıllı Tatar Çocuğu” diye bahsetmiştir..
Gelelim Tatarlar ve Tataristan’a; XIV.yüzyıldan itibaren Anadolu’nun İstanbul’u, Türkistan’ın Buhârâ ve Semerkand’ı ne ise bugünkü Kazan da odur. Türklüğün kadim kültür ve medeniyet merkezlerindendir! Lâkin ne yazık ki Altınordu İmparatorluğu çöktükten sonra 1552 yılında Rus Çarlığı Kazan Hanlığı’nı hunharca ortadan kaldırdı! Cengiz Han orduları ile Deşt-i Kıpçak dediğimiz Karadeniz kuzeyinden İdil-Ural’a kadar yayılan Türk Bulgar Hanlığı topraklarında yaşayanlara bu tarihten sonra Tatar denmeğe başladı! Kazan’ın ilhakından sonra da aynı hanedan tarafından kurulmuş olan Kırım Hanlığı topraklarında Tatar hakimiyeti Osmanlı himayesinde daha üç asırdan fazla devam etti! Tatarlar Türkistanlı değil kadim Türk anavatanı Orhun’ludur. Altınordu topraklarında Kıpçaklar’la kaynaşmadan önce de Türkçe konuşuyorlardı; ki bugün de aynıdır. Dolayısiyle yeni Tatar adında etnisiteden ziyade kültür hakimiyeti bulunmaktadır. İlginçtir ki Karedeniz kuzeyinde Bulgar ve Kıpçak gibi Nogaylar’ın da genel adı Tatar’dır. Dünkü Rus bürokrasisinde 300 Tatar soyadlı fakat vaftizli âile bulunduğu ilmen tesbit edilmiştir ki bugün de aynıdır. Kazan ve Kırım Tatarları arasından ne kültürel ne de etnik açıdan bir farklılık yoktur! Giraylar hem Kazan hem de Kırım’da hanedan olmuş Ötüken’in Üngıratları’dır. Elbette bizim son sandrıazamlardan Tevfik Paşa’nın da bir Giray olduğunu biliyoruz.
Batı Sibirya’da Obi ve İrtiş nehirlerinin vadisi tatar Ovası diye anılmakta olup en yoğun yaşadıkları yerler burasıdır. Tobol, Tümen, Tom ve Baraba’da eskiden beri çoğunluğu Tatarlar oluşturur ki bir miktar da Kazak nüfus bulunmaktadır. Doğu Sibirya’da ise Altay, Hakas ve Tuva Cumhuriyetlerine eskiden tamamen Tatar gözü ile bakılırdı. Esasında Moğolistan’dan Pasifik Okyanusu’na kadar devam eden Sibirya coğrafyasının her yanında Tatarlar’a rastlamak mümkündür. Sadece Orta Asya’da Tatarlar seyrektir; çünkü Altınordu’dan ayrılıp Türkistan’a gelenlere Özbek veya Kazak denmiştir!
Bugünkü Rusya Federasyonu’nun 21 Özerk Cumhuriyetinden birisi de Tataristan’dır ve başkenti Kazan’dır. Başkurt ve Çuvaşistan da birer özerk Türk cumhuriyetidir. Çuvaşlar genel olarak Hıristiyanlaştırıldığı için Ruslaşma daha fazladır. Rusya Federasyonu’nda Tataristan içinde ve dağınık olmak üzere 2002 nüfus sayımına göre 5.522.100 Tatar, 1.345.273 Başkurt,1.773.645 Çuvaş, 636.083 Kazak Türkü ve nüfusu, bin ila 500 bin arasında değişken yüze yakın Türk boyu yaşamaktadır. Dolayısiyle Rusya Federasyonu hudutları içinde her Türk boyundan oluşmuş bir çeşitlilik bulmak mümkündür. İnşaallah açılan pencere sadece iktisadi sonuçlar değil kültürel münasebet ve gelişmelere de yolaçar.
İyi pazarlar.