MHP Genel Başkan adayı Dr. Sinan Oğan, Almanya’nın ünlü haber ajansı DPA’ya Türkiye’deki referandum sürecini değerlendirdi.
Oğan’ın ‘hayır’ kampanyası kapsamındaki gelişmeleri, partisinden ihracı ve kampanyalarına yapılan saldırılarla ilgili DPA’nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Türkiye’deki bölünmüş milliyetçiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gücünü arttıracak referandumda belirleyici faktör olabilir. Destekleyenler ise, belki de sürpriz bir şekilde medya boykotları ve tehditleri içinde ülkelerinin demokrasisini korumak için mücadele ettiklerini söylüyorlar.
İstanbul – Sinan Oğan zorlu bir hafta geçiriyordu. Cuma gecesiydi, Partisinin onu ihraç ettiğini duymadan birkaç saat önce. Kürsüde saldırıya uğramasından birkaç gün önceydi.
Önemli olan Milliyetçi Hareket Partililerin (MHP), ülkücülerin hala gönlünde olmak vurgusuyla ihraç edilmesine “Birisinin kendi evinden kovulması gibi bir durum” diyor Oğan.
Parti, Devlet Bahçeli’nin Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığın yetkilerini genişletmek üzere teklifine desteğini vermesinden sonra bir kırılma sürecinden geçiyor.
MİLLİYETÇİLER İHRAÇ EDİLEREK BEDEL ÖDÜYOR
49 yaşındaki Oğan, baskılara karşı koyabilen ve 16 Nisan’daki anayasa değişikliği referandumu için “Hayır” kampanyası sürdüren önde gelen birkaç muhalif milliyetçiden biri.
Muhalif milliyetçi grup, kampanyanın son haftalarında işler kötüye giderken ihraç edilerek bedelini ödüyor.
Şiddet ve tehditlerin zirvesinde, muhaliflerin toplantı için kiraladıkları salonlar son dakikada iptal ettirildi ve hatta birinde toplantının ortasında elektriği kesildi.
Oğan ve düğünündeki şahitlerden biri olan Genel Başkan arasındaki ayrılık daha da derinleşti. “Çok yakındık” diyor, yumuşakça.
Anketler, seçimin kaderini değiştirecek kilit faktör olan bölünmüş milliyetçilerle 16 Nisan’a kadar çok sıkı bir yarış olacağını gösteriyor.
Destekçileriyle buluşmak için kürsüye çıkmadan dakikalar önce önerilen anayasa değişikliği ile “Tek adam rejimi gelecek, Parlamenter sistem lağvedilecek” diyerek uyarıyor Oğan.
Partisinin şiddetle bağdaştırılan koyu sağcı bir hareket olma imajını değiştirmeye çalışarak 1970’lerdeki komünizme karşı mücadele olarak adlandırılan dönemden bu yana değiştiğini vurguluyor. “Şimdi, demokrasi için mücadele ediyoruz.”
Destekçileri bu sırada, Türk bayrakları sallayarak, elleriyle efsanevi Türk Bozkurt’unun işaretini yaparak salondaki atmosferi ısıtmaya devam ediyor.
Erdoğan’ın İslamcı Adalet ve Kalkınma Patisi (AKP) destekçileriyle konuşurken, Oğan onlara güçlendirdikleri başkanlık sisteminde, başkanın kendi adamları olmazsa durumlarının nasıl olabileceğini bir düşünmelerini istiyor.
YA ERDOĞAN SEÇİLMEZSE?
“Ya Erdoğan seçilmezse? İnsanlar bu soruyla karşılaşınca şaşırıyorlar” diyor. Ona göre, bu halkın böylesine mühim bir referandum hakkında bilgilendirilmediğini gösteriyor.
O geceki toplantısı esnasında, arabasının tekerlekleri kesilecek ve yakındaki bir binanın duvarına “Hareketin lideri Bahçeli” yazılacaktır. Bunların hiçbiri bazıları kaslı ve kulaklıklı olan korumalarla çevrilmiş Oğan’ı yıldırmıyor.
Oğan kürsüde başkanlık sisteminin giderek çarpıklaştığı Zimbabwe ve Robert Mugabe örneklerini veriyor. Kalabalık ıslıklar ve ‘Hayır’ nidalarıyla coşuyor.
Türkiye’de yaşayan milyonlarca Suriyeli ile ilgili olarak Avrupalı popülist sağcı mevkidaşlarına benzer bir şekilde Türk vatandaşlarının aleyhinde olduğuna değiniyor.
Türkiye’nin müttefiklerindeki düşüşten şikayet ederek, artan işsizlik ve turizm sektöründeki düşüşü vurguluyor. Mısır, İran ve şimdi de Avrupa ile sert bölgesel münakaşalar ortaya çıktığını belirtti.
DİPLOMATİK KRİZLER DANIŞIKLI DÖVÜŞ
Almanya ve Hollanda ile Erdoğan yanlısı mitinglerin yasaklanması üzerine devam eden gerginlik bazı analistler tarafından Cumhurbaşkanı tarafından milliyetçileri kazanmak için öne sürüldüğü düşünülüyor.
Başbakan Yıldırım ve diğer AKP’li liderler yakın zamanlarda bile tartışmalı bozkurt işaretleriyle dikkat çekti.
NewYork St Lawrence Universitesi’nden Doç. Dr. Howard Eissenstant, “’Milliyetçi kart’ Türk siyasetinde oynamak için her zaman önemli bir tanesi olmuştur” diyor, Avrupa ile mücadelenin Erdoğan’ın kazanma manevrası olarak “büyük ölçüde imal edilmiş” olduğunu düşündüğünü ekleyerek.
Oğan, Avrupa’daki yapılanların yanlış olduğunu düşünüyor ve bunun başkanlık sistemine desteği arttıracağından endişe ediyor. Ama çabucak iç meselelerine dönüyor.
PATRONLARIN TALİMATI VAR
Muhalefetin kampanyalarında yaşananlara işaret ederek “Avrupa’dan salon alamadıklarına bağıra bağıra yakınanlar, bizim salonlarımız basıldığında bir tek söz bile söylemiyorlar” karşılığını veriyor.
Ülkenin haber kanallarının yayınları günde 3 kez bile konuşsa da Erdoğan’ın konuşmalarıyla dolu. Ama muhalefet ve Oğan gibi diğer muhalifler adil bir erişim için mücadele ediyor.
“TRT, devletin yayın kanalı, bize yayınlarında yer vermiyor. Sıfır. AKP’nin yakınındaki bazı kanallar bizi yayınlıyor ama sadece insanları davet edip bize hakaret etmelerine izin vermek suretiyle.” Bazı kanallardaki gazetecilerin ona “patronların” kendisini basitçe çağırmayı reddettiklerini söylüyor.
Yeniçağ