Ali BADEMCİ
Bu zevatın tekrar tekrar yazı ve hatıralarını tetkik ettim, hepsi kayıtsız şartsız Kemalist, birçok Rus aydını ise aşırı derece Atatürk hayranıdır. İlginçtir adı geçen şahsiyetlerin çoğu Rusya’dan sonra Türkiye’de hayatlarını tamamladılar ve Mustafa Kemal’in yanından ayrılmadılar; liberallerde bir miktar sosyalizm esintisi, kuvvetli miktarda İslâmcılık vardı! Neden Mustafa Kemal komünist ve İslâmcı olmadı? İşte bugünkü aydınlar olarak bunu iyi düşünmeli ve adam gibi fikir üretmeliyiz! Yoksa bir zaman gelecek ki bu yazdıklarımızı da okuyamayacağız! Türklüğün gerçek düşmanı 15 Temmuz’da kendini deşifre etmiştir; hakikatten “Türkçüyüm” diyen sağcı veya solcu, liberal veya komünist dostlar en azından “Büyük Atatürk” çizgisinde buluşmalıdır.
MARKSİST TÜRKÇÜLÜK
Türkiye’de kendi olmasa da adı var; marksist Türkçülük! Ne yazık ki milliyetçi olarak adlandırılan ne bizler ne de sosyalist düşüncelere sahip aydınlarımız bu mefhumu yeteri kadar tanımazlar! Ancak İslâm karşıtlığında bir kısım sosyalistleri de geride bırakan ve kendini sağ çizgi içinde gören Türkçüler de yok değildir! Hatta bunlara göre “İslâm” Türklüğün geri kalma sebebidir! Aleviliği Şiilik ve Marksizm sananlar var; halbuki bu iki düşüncenin birbiri ile çok ilgisi olmadığı gibi, aşırı derecede dinî umdelere bağlı olan Alevî ve Şiîler’in asla marksist olması mümkün değildir! Çünkü Engels ve K.Marks dinsiz, hatta ateist bir dünya özlemişlerdir!
Marks ve Engels düşüncesinde insanın var oluşundan beri daima var olagelen Tanrı ve din düşüncesinin yeri yoktur; çünkü düşüncede ve uygulamada; “Din afyon”dur. Çarpık, bölücü, parçalayıcı, tamamen hurafelere dayanan din düşüncesi elbette afyon kadar insan ve insan topluluklarını mahveder! Günümüzde bu hususu biraz daha iyi anlıyoruz ki, özellikle “Nebi-Mesih“ bekleyen dini düşünceler toplumları sallamaktadır. İslâm dünyasındaki bu handikabı keşfeden küresel güçler o sebeble “İslâm” düşüncesinin çarpık yorumu ile sahte “Mesihler” çıkarmakta, cahil ve yobaz insanların bir araya gelip güya tarikat oluşturdukları müslümanları birbirine kırdırmakta ve onların kaynaklarını rahatça sömürmektedir! Böyle bir hızlı, fakat kısır döngüyü ekonomik sistem ve sloganlarla doktriner görüşlere oturtamayız!
Rus Çarlığı elbette zamanın en büyük antikomünist gücüydü; Çarlık mutlak olarak “Slavlar”a dayanıyordu ve başka ulusların hiçbir hakkı ve hukuku yoktu. İşte bir imparatorluk olan bu devlete “Marksist” düşünceyi bayrak yaparak ilk karşı çıkan ve gerek Şubat gerekse Ekim ihtilâlini hazırlayanlar onlardı! İlk ihtilâlci komünistler içinde İ.Lenin dışında Slav olmaması çok dikkat çekici değil mi; ki bu da tartışmalıdır; “Tatar” olduğunu iddia eden çoktur! Troçki, Zinovyev, K.Radek, Bellakun, Komanev Musevi, Stalin ve Ordjonküdze Gürcü, Frunze Letonyalı; Miloyen, Karahan, Saumyan Ermeni; Rakovsk Romen, Joffe Karayit’dir.
Elbette Osmanlı aşırı derecede dışa kapalıydı; bizde de ilk komünistler Türk orijinli değildir; lâkin 1. Dünya Harbi Kafkas Cephesi’nde esir alınarak Sibirya’ya sürülen Türk subaylar; İdil-Ural-Sibirya yerlisi Tatar-Başkurt-Nogaylar ile Türkistan’da 1916 Fermanı’na muhalefet edip isyan eden Özbek-Kırgız-Kazak-Türkmen savaş ortamında fikir olarak birbiri ile kaynaştılar! Bunlardan Mustafa Suphi gibi lider konumuna yükselenlerden ileride cumhuriyette çekirdek olan Anadolu’lu ve Rusya menşeyli dünya kadar fikir ve eylem adamı vardır! Bunların TKP’ye kadar giden serüvenini inceleyiniz hepsi Türkçü’dür!
Zamanın ilk Bolşevikler’inden Tatar Mollanur Vahidov , Sultan Galiyev ile Kırgız-Kazak Turar Rıskolov’ bilhassa sayabiliriz; bunlar 1917 Rusya’sında herkes ve her milliyetten önce Marksist olmuşlar ve bunun hakkını vermişlerdir. Sultan Galiyev her bakımdan Gaspralı’nın yolundadır; Bennigsen onu Rus düşmanı ateşli bir Türkçü diye tanımlar. Bakın, Galiyev İslâm hususunda şunları yazar:
İslâm’ın konumunu belirleyen asli etken onun gençliğidir. Dünyadaki tüm büyük dinler arasında İslâm en genç, dolayısıyla etkisi itibariyle sağlam ve en güçlü olanıdır. Avrupalı tüm ciddî İslâmbilimciler bu olguyu kabul etmiştir. Toplumsal ve siyasal öğeleri en iyi kormuş olan İslam’dır; oysa ki diğer dinlerde etik ve dinsel öğeler ağır basmıştır, İslâm hukuku, Şeriat, inananın dünyevî hayatının tüm tezahürlerini düzenleyen hukukî yasaların ve normların bir bütünüdür. Şeriatta, nasıl dua edileceğinden, işyerinde, toplumda, aile ve gündelik hayatta nasıl davranılacağına kadar bilgiler tüm ayrıntılarıyla bulunur.”
Bu ilmi izahattan İslâmı yok ferzetmeyi mi anlıyoruz yoksa Türklük birlikte yürüyüşü mü? Galiyev’ın mürşidi Vahidov daha İslâmcıdır! Esasen 1917’de Rusya marksizmin ana üssü olan İdil-Ural bölgesinde değişik düşünen hiçbir aydın yoktur! Azerbaycan ve Türkistan’da da böyledir! O sebeble Rus Bolşevizmi en fazla 70 yıl dayanmış ve arkasında harap bir ülke ile yaralı bereli âileler, mazlum milletler ve hatıralar bıraktığı halde Galiyev düşüncesi “Üçüncü Dünyacılık” olarak dimdik yaşamaktadır. Kazan’ın Çekler tarafından işgalinde bugün buranın sahibi olan Slavlar kaçtığı halde genç yaşta ve tamamen İslâmcı söylemlerle Vahidov vatanını savunmuş ve bu uğurda şehid olmuştur!
Biz Türkiye aydınları bir şey üretmeden ziyade tam anlamı ile kötü görüntüleri kopya ederek kendimize ne Marksizme, ne Liberalizme ne de Türkçülüğe uymayan kopyalar yaparız! Sol tamamen dökülüyor ve 1000 yıllık kültür intisabımız İslâmiyet’e düşmanlık yapıyor ve bunun adına “Sol Türkçülük” diyorlar! Sağ Türkçüler “Turan” diye haykırıp güya siyaset yapıyor; “Siyasi İslâm” gibi “Pan-Türkizm”e nasıl vatan bulacaksın! Böyle bir düşünce “Siyasi İslâm”a haklılık kazandırmıyor mu? “Turan” deyimi o kadar yaygınlaşmış ki “Sol Ulusalcılık”dan “Sağ Milliyetçilik”e kadar siyasi parti genel başkanları bile kullanıyor! Vahidov-Galiyev-Rıskılov Marksist ve Türkçü, Gaspralı-Zeki Velidi-Sadri Maksudi, Yusuf Akçura Liberal ve Türkçü, dünyanın saylı İslâm âlimlerinden Musa Carullah adam gibi milliyetçi ve İslâmcı idi!
Bu zevatın tekrar tekrar yazı ve hatıralarını tetkik ettim, hepsi kayıtsız şartsız Kemalist, birçok Rus aydını ise aşırı derece Atatürk hayranıdır. İlginçtir adı geçen şahsiyetlerin çoğu Rusya’dan sonra Türkiye’de hayatlarını tamamladılar ve Mustafa Kemal’in yanından ayrılmadılar; liberallerde bir miktar sosyalizm esintisi, kuvvetli miktarda İslâmcılık vardı! Neden Mustafa Kemal komünist ve İslâmcı olmadı? İşte bugünkü aydınlar olarak bunu iyi düşünmeli ve adam gibi fikir üretmeliyiz! Yoksa bir zaman gelecek ki bu yazdıklarımızı da okuyamayacağız! Türklüğün gerçek düşmanı 15 Temmuz’da kendini deşifre etmiştir; hakikatten “Türkçüyüm” diyen sağcı veya solcu, liberal veya komünist dostlar en azından “Büyük Atatürk” çizgisinde buluşmalıdır.
Hoşçakalın.