YAZACAĞIZ!
Gazi KARABULUT
İlahi ifade derki, “Gerçek şu ki O, sinelerin özünde (saklı) olanı bilir.” (1)
…
Bir ülkünün mehabeti ile dertlenmişseniz ve dert;
“Hayatın kamçısı ile sızar derinden kanlar/ Senin büyük derdinden başkaları ne anlar?” dedirtmişse…
Yazmak gerekiyor.
Çünkü;
Mensubiyeti ile şeref duyduğunuz ülkünüz, “ahde vefa, civanmertlik ve merhamet” sıfatları ile tanımladığınız yüce milletiniz, tarihin her sayfasına nakış nakış zafer işleyen maziniz ve hayalini kurduğunuz yarınlara ait medeniyet tasavvurunuz sizden yollara revan olmanızı bekliyor.
Yazmak zorundayız.
Atsız, “Milli Ülkülerde”, diyor “Azdan çoğa doğru üç dönem vardır:
İstiklal, birlik ve fütuhat” (2). Öyleyse anlatmak gerekiyor gökteki yıldızlara benzeyen ülküleri…
…
Yazmak zorunda kalırsınız…
Güney Türkistan’ın yiğit sesi M. Sabir Karger’in “Anayurt Marşı” kulaklarınıza gelir Turan hasreti ile kaleme sarılırsınız…
Sonra Doğu Türkistan’dan bir feryat yükselir Abdurrahim Heyit’ın yanık sesinden ve göz yaşları arasında dokunursunuz klavyenizin tuşlarına kardeş hasreti ile…
Araz Elses’in Bozkurt uluyuşu ile yaktığı ağıtlarına kulak verirsiniz ve başlarsınız “Azerbaycan niye ağlar?” diyerek Türk Dünyası’nın dertlerini yazmaya hiç olmazsa tarihe şerh düşmek için…
Osman Turan Hoca’nın Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi’ni alırsınız daha kitabın kapağındaki “Türk Dünya Nizamının Milli, İslami, İnsani Esasları” (3) ifadesine takılır gözünüz ve her sayfasında bir şanlı tarihin ülkücülerini okursunuz, ülkülerinizi geleceğe taşımak için yazmak zorunda kalırsınız.
Yakın zamana gelirsiniz bir destan serisi elinize geçer “Kendilerini Hakka ve tarihe vakfedenlere ithaf edilmiştir.” (4) diye başlayıp hemen ardından yüreğinizi hoplatan 20 Kasım 1977 günü Ankara mitinginin sonunda yapılan ANT ve de Başbuğ’un savunmasındaki Bozkurt kükreyişi kaleminizin susmaması gerektiğini ikaz eder:
“Huzur-u İlahi’ye yüz akı ile çıkmaktan başka bir endişeye gönlümde yer yoktur.
Hiçbir beşeri kudret önünde eğilmem. Kimsenin merhamet ve insafına şahsen ihtiyacım yoktur.
Sözüm, tenkidim, talebim yalnız hak ve hakikat namınadır; yalnız mülkün temeli olan adalet namınadır, yalnız milletim ve devletim içindir.”
Hakeza herkes bir özleyişle yaşıyor.
Atsız gibi hüzün yüklüyüm.
Belki de onun dili ile ifade etmeli meramımızı:
Herkes bir özleyişle yaşar… ben de öylece
Altaylar’ın ve Tanrıdağ’ın çevresindeyim.
Merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara
Son menzilin hüzün dolu kaşanesindeyim.
Artık veda zamanına pek fazla kalmadı;
Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim…
____________________________________________
Fatır Suresi, Ayet ,38
Atsız, Makaleler-3, Syf, 84, İstanbul, 1992, Baysan
Dr. Osman TURAN, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi, İstanbul, 2003, Ötüken
Yıldız Lütfi, Destanlaşan Ülkücü Hareket, 1. Cilt, syf, 2 Hamle Yayınları