DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

ÖZGÜRLÜK FELSEFESİ VE DİN DEVRİMİ

Yayınlanma Tarihi :
ÖZGÜRLÜK FELSEFESİ VE DİN DEVRİMİ

Halim Kaya     

 

Prof. Dr. Yümni Sezen Hocayı yıllardır takip ederim. Bundan önce yazılmış her eserini okumuşumdur diyecektim ancak kitabın başında verilen biyografisine bakınca 2021 yılında yayınladığını gördüğüm “Aşk Sarhoşu Dervişlerin Dini Tasavvuf” kitabının adını görünce vazgeçtim. Belki yazmış olduğu 18 kitaptan okumadığım “Aşk Sarhoşu Dervişlerin Dini Tasavvuf” kitabı hariç tutulursa iki ya da “Özgürlük Felsefesi ve Din Devrimi” kitabı da dahil üç tanesini okumamışımdır.

Prof. Dr. Yümni Sezen Hoca “Özgürlük Felsefesi ve Din Devrimi” kitabı Merhum İbrahim Metin ağabeyin ölümünden sonra ikinci kere yayın hayatına başlayan Töre-Devlet Yayınları tarafından Ocak 2025’te yayınevinin yayınladığı on birinci kitap olarak hayatiyet kazanmıştır. 146 sayfadan ibaret olan “Özgürlük Felsefesi ve Din Devrimi” kitabı beş bölümden oluşmakta olup, I. Bölüm: Taktim, Özgürlük, İnsan ve Özellikleri, Din ve özgürlük, Özgürlük Karşıtlıkları, Özgürlüğün İstismarı. II. Bölüm: Devrim ve Özgürlük, Devrim Nedir? Ne değildir?, Din Açısından Devrim. III. Bölüm: Din ve Bilimin Mağduriyet alanları: İstismarlar ve Medeniyet Yanılsımaları, Din İstismarı: Müslüman Kisveli Firavunlar, Bilim ve İstismarı: Özgürlükçü ve Çağdaş Bilim Tüccarları. IV. Bölüm: Göze Batan Bazı Sonuçlar Üzerine. V. Bölüm: Sorunlar ve Düşmanlıklar başlıklarını ele almakta olup ve nihayet Dizin ile son bulmaktadır.

Özgürlük, sadece bir hak değil, aynı zamanda gerçeği aramak, anlamak ve istismara karşı koymak için vazgeçilmez bir araçtır.” (s.9) Daha kitabın başında Takdim yazısında verilen bu tanım bize insanoğlunu bu dünyayı ve hayatı anlamadığı düşüncesine sevk etmiştir. Çünkü insanoğlu kendini özgür hissettiği en rahat döneminde bile çoğunlukla fikirlerini ve kabullerini sınırlayan bir ideolojinin veya felsefenin sınırlamasıyla özgürlüğünü teslim etmiş durumdadır. İnsanoğlu ancak Allah’a kul olduğu zaman sınırsız bir özgürlüğe sahiptir. Gerisi özgürlüğü sınırlayan, baskılayan, engelleyen bir güçtür.

Yümni Sezen Hoca özgürlüğü hele insanoğlunun özgürlüğünü ele alırken aşağıda olana değil de yukarıda olana doğru anlam kazanan bir tavır olduğunu yukarıya doğru dediği tavrı da insanı insan yapan, ülkülerini ifade eden bir yukarı olarak ifade etmektedir. Yümni Sezen Hoca özgürlüğün aşağıya doğru tavrının da kötü yönde bir özgürlük olduğunu savunur (s.20) ki bu kavramların onun zihnindeki tecelli sebebini Kur’an’nı Kerimde Tin Suresindeki 5.6. ayetlerde ifade edilen “esfel-i sâfilin-aşağıların aşağısı” ifadesi ve bu “esfel-i sâfilin-aşağıların aşağısı” ifadesinin tersine yararlı işler yapanlara vat edildiğini ifade eden “kesintisiz bir ödül” olarak bahsedilen yukarı tabirlerinden mülhem olduğu intibaını uyandırır. İçgüdü ve güdülerle değil, şuur ve akıl ile davranılan davranışlar ancak yukarılara doğru yönelmiş özgürlüktür. “Aldatmak veya aldanmak, özgür olmayan bir varlık için söz konusu olamaz. Ancak özgür olan varlık ya aldanabilir ya aldatabilir. Bu tercih, tavır onu aşağıya veya yukarıya götürür. Ne yazık ki insanlar çoğu kez, iki sınıfa yarıldı. Aldatanlar ve aldanalar.” (s.23)

Yukarıda Yümni Sezen Hocamızın özgürlüğü aşağıya ve yukarıya doğru ayırdığını ve bunu Kur’an’nı Kerimdeki “esfel-i sâfilin-aşağıların aşağısı” ifadesi ile “kesintisiz bir ödül” ifadelerinden mülhem ürettiğini söylemiştik. Bu tespitimizin doğruluğunu yine Hocanın kendi ifadesi olan “Kur’an bizi daima yukarıya çeker. (…) Allah, insanı özgür olarak yaratmıştı. Bu özgürlüğü imanın temeline koymuştur.” (s.25) ifadesiyle teyit etmektedir. Hocamızın kullandığı kavramlar tamamen Kur’an’dan mülhem kavramlardır. Nitekim Hocamız daha sonraki sayfalarda anlatmak istediklerini Ayetler ile desteklemekte, kavramlara ayetlerin yüklediği manaları yüklemektedir.

Yümni Sezen Hoca özgürlüğün, hele iman hususundaki özgürlüğün yanlış anlaşıldığını insanın inanmama özgürlüğü yanında inanma özgürlüğünün de olduğunu ancak bu inanma özgürlüğünün yanlış anlamlandırıldığını “İnanmak, sanki körü körüne kabul etmek, bilmeden kabul etmek gibi algılanmıştır.” (s.26) diyerek aslında toplumumuzun iman ehline çarpık bakışını kınayıcıların kınamasından korkmadan cesaretle ortaya koymuştur. Bugün modern hayatın esiri toplumumuzda iman ehli olanlar aşağılanmakta ve gerici damgası vurularak aşağılanmaktadırlar.

İnsanın iman ettikten sonra sorumlu tutulması için de özgür olması gerektiğini “Emir de olsa emir bile özgür bir varlığa verilir. Emir yerine getirilmezse sorumluluk doğacaktır. Sorumluluk ile özgürlük arasındaki ilişki de bellidir. Sorumluluk takatimiz ölçüsündedir.” (s.26) ifadeleriyle ortaya koyar. Bu Müslümanların emredilen ibadetlerden dolayı özgür olmaları sebebiyle amellerinden sorumlu tutulmaları anlamına gelir.

İnsana Rabbi tarafından sorulan ilk soru “Elestü bi Rabbiküm-Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dir. Yümni Sezen Hoca insanoğlu bu soruya “Kâlû belâEvet. Sen bizim Rabbimizsin” diyerek cevap verdiğini ve bu cevabı verirken kendisinin özgür olduğunu ve “Hayır” da diyebileceğini savunur. “Gerçekte bu evet’in açığa vurulabilecek bir hayır’ı yani bir ret olmaması gerekir. Buna gerek de yoktur. Evet’in içinde hayır, zımnî ve potansiyel olarak mevcuttur. Alternatifsiz evet, şuursuzluktur. (…) İnsandaki evet içgüdüsel ve şuursuz olamaz. Hayır vardır ki evet olur. Evet vardır ki hayır olur.” (s.29)

Bu hala ülkemizin Doğu ve Güneydoğu’sunda uygulanmakta olan bir din adamı sınıfı olan ve yakın zamanda birkaç yıl önce haklarında yasal düzenleme yaparak hükümetin maaş bağladığı ancak salında İslam’dan önce de var olan Mele sistemini İslam’ın getirdiği özgürlüğe karşı çıkan bir kurum olarak görüp “Mele, zengin, müstağni (doygun, tok, kendini ihtiyaçsız gören, kendinden başka hiçbir şeye gerek duymayan), kendini üstün gören, kendinden başkasını tanımak istemeyen, hakimiyet kurmak isteyen tipler” (s.36) olduğunu söyleyen ve bunların Kur’an’daki A’ra’f Suresi 86. Ayette “her yolun başına oturup tehdit edenler” olarak vasfedilen kişilerden oluştuğunu da haber vermektedir. Prof. Dr. Yümni Sezen Meleleri “Hz. Peygamber’den, ilk yayılıştan ve ilk yönetimden otuz-otuz beş yıl sonra, aile hakimiyeti kavgalarını tekrar başlatıp savaşları ve zulümleri araya sokup iktidar hırsıyla, dini de istismar ve alet ederek saltanat” (s.36) kuran ve “İslam devrimine zıt bir sistemi, din diye uygulamaya başla”yan (s.36) ve tekrar cahiliye alışkanlıklarını hâkim kılan, İslam’ın kaynaklarını ve sergilediği uygulama örneklerini uygulanmaktan kaldıran bir güruh olarak görmektedir. Prof. Dr. Yümni Sezen göre bu cahiliyeye dönüşün sebebi olan melelerin devamı olan süreç “Emevilerle başlayıp müteakip bütün İslam devletlerince(!) saltanat dini veya din saltanatı, daha sonra Siyasal İslam, nihayet İslamcılık denecek olan tarihi süreç, İslam dünyasını kapladı ve kaplamaya devam etmektedir.” (s.37) Kısaca Mele İslami bir kurum değildir, Kur’an’i ve Nebevi İslam’ın uygulanışına engel olmuşlardır.

Yümni Sezen Hoca “devrim köklü ve ileriye yönelmiş değişiklikler işse aşağıya tabi kılınmış insan devrim yapamaz.” (s.55) ifadeleriyle “aşağıya tabi” yani kötülüklere ram olmuş insanların bir işi olmadığını asıl devrimin ulviyet ve inanç ile desteklenmiş insanların yapacağı bir değişim olduğunu ifade etmektedir. Bu sonucu da “Devrim, darbe ve ihtilal demek değildir.” (s.56) ifadelerinden çıkarmaktayız. Yümni Sezen Hoca’nın bu ifadelerinden siyasal, diktatörce,  askeri bir güç ile yapılan değişimlerin köklü değişiklikler olmadığı için devrim olamayacağını, ancak din ve peygamber gibi inanç temelli değişim öneren kurum ve kişilerin yapmış olduğu değişimlerin devrim olabileceği neticesini çıkarıyoruz. “Devrim ilkeleri ve hedefi sağlam dikmek, iyi ile kötü, doğru ile yanlış, güzel ile çirkin, adalet ile zulüm seçiminde, birincileri hâkim kılmak için yapılan radikal bir hareket ise orada din işin içindedir. Din deyince elbette tevhit dinini ve onun son doğru olan İslam’ı kastetmekteyiz” (s.58) ifadeleriyle yukarıda bizim vardığımız sonucu teyit etmiş ve din olarak İslam’ı ve Peygamber olarak da Hz. Muhammed’i kastettiğini perçinleyerek ifade etmiştir. Ona göre “İslam hem rönesan hem reform hem devrimdir.” (s.58) Yani İslam devrim mahiyetinde geleceğe dönük köklü ahlaki değişiklikler yaparken rönesans mahiyetinde olmak üzere geçmişte üzerleri örtülmüş olan iyi-doğru-güzel olanları tekrar gün yüzüne çıkarmıştır. Reform mahiyetinde de bozulmuşluklardan, eklemelerden, uzaklaşmalardan, saptırılmaktan, zamanın şartlarından dolayı yeniden düzenlenmesi gerekenleri düzenlemiştir. “Nitekim ilk uygulamadan kısa bir müddet sonra, bu inanca erişemeyenler, İslam’ı ve devrimi anlamayanlar yahut şahsi, kavmi, ailevi, siyasi anlayış ve menfaatleri öne çıkaranlar; meselenin özünü kirletmişler, başka yollara çekmişler, yerine başka şeyler inşa etmişler, bu eşsiz devrimi mahvetmişlerdir.” (s.59)

İslam Tahkiki bir imanı esas alırken daha sonra müçtehitler insanların bu tahkiki imana erişemediklerini sathi bir iman ile yetindiklerini görünce taklidi imanı itikadî olarak caiz görmüşlerdir. Nitekim Yümni Sezen Hoca da “Devrim yapanlarda da onu kabul edecek olanlarda da mutlak itaat yerine ‘anlamak’ ve ‘iman etmek’ şartı elzemdir.” (s.60) diyerek tahkiki imanı işaret etmiştir.

Yümni Sezen Hoca günümüzde İslam’a yönelik eleştiriler içinde bulunan “neden köleliği hemen bir seferde yasaklamadı” eleştirisine verdiği cevapla ışık tutuyor. İslam önce köleliği insani bir seviyeye kavuşturdu, ıslah etti, insani haklarını verdi, Müslümanlar kendi kölelerini özgürleştirdikleri gibi başkalarının kölelerini de özgürleştirmek için yarıştılar mallarından sarf ettiler diyen Yümni Sezen Hoca “Köleliğin kaynağı nedir?” diye sorduktan sonra cevabını da “Savaş ve Savaş esirleridir” diyerek vermekte ve İslam’ın Köleliği nasıl engellediğini “İslam önce bu kaynağı kurutma [Savaş esiri almayı yasaklama ve fidyesiz serbest bırakma] mesajı vermiştir.[Kâfirlerle savaşa girdiğinizde hemen öldürücü darbeyi vurun, nihayet onları çökertince esirleri sağlam bağlayın. Sonra ya karşılıksız bırakırsınız yahut bedel alarak. Ki böylece savaş ağır yüklerini indirsin (sona ersin). İşte böyle; Allah dileseydi onları bizzat cezalandırırdı, fakat sizleri birbirinizle denemek istiyor. Allah, yolunda öldürülenlerin amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.] (Muhammed 4) Mesajda, köleliğe dönüşecek olan esir bulundurmak, ilk Müslümandan itibaren yasaklanmıştır. “… Hiçbir peygambere esirleri bulunması (köleleri bulunması demektir.) yaraşmaz…” (Enfâl, 6)” ayetlerden mülhem ifadeleriyle anlatmaktadır. Yümni Sezen Hoca köleliğin bir çırpıda hemen kaldırılmamış olmasını İslam devletinin henüz kurulmadığından bahisle devlet otoritesinin köleliği yasaklayacak gücüne ulaşamamış olmasına bağlamaktadır. Devlet otoritesi tesis edilemediği için tavsiye yoluna gidilmiştir (s.117). Zaten İslam olanların bir kısmı kendisi de köleydi, İslam’la özgürlüklerine kavuştular ancak İslam’ın Müslümanların bütün köleleri alıp özgürleştirecek maddi imkanları yoktu. (s.118) Başka bir yerde okumuştum. Neden İslam köleliği kaldırmadı ıslah etti. Çünkü bu suretle İslam beldeleri dışında dünyada uygulanan kölelik sistemi vasıtasıyla köle durumuna düşürülmüş insanların köle ticareti yoluyla satılmak suretiyle İslam beldelerine gelen kölelerin ibatelerdeki kefaret yoluyla köle azad etmeyi teşvik edeni İslam vasıtasıyla azad olma şansı tanımıştır. Başa toplumlarda köle düşmüş insanlara aza dolam şansı tanımıştır. Yani İslam önce köleliği ıslah etmiş, daha sonra kendi beldelerinde savaş esiri olarak köle alımını yasaklamış, ve nihayet başka ülkelerde köleleştirilmiş insanların köle ticareti ile İslam beldelerinde satılması dolayısıyla özgürleştirilmelerine açık kapı bırakmıştır.

Yümni Sezen Hoca gümümüz Müslümanlarının İslam algıları ve yaşayışlarının Kur’an’i İslam’dan uzaklaştığını ifade ettikten sonra bu uzaklaşışın nasıl gerçekleştiğini “Müslümanlar; nefis düşkünlüğü, ihtiras, mevkii, menfaat ağır bastığı için İslam’ın asıl muhtevasına giremediler, girmediler, etrafında dolaştılar, daha da kötüsü, muhtevayı kendi menfaat ve anlayışlarına göre yorumladırlar.” (s.89) diyerek açıklamaya çalışmıştır. Aslında burada sadece İslam’a uymak ve yaşamaktan başka bir fonksiyonu olmayan alelade Müslümanları suçlamak biraz haksızlık oluşturmaktadır. Asıl suçlanması gerek Kitap ve Sünnetti yorumlayarak ahkam çıkaran alimlerin İslam anlayış ve yorumlarıdır. Çünkü Hz. Muhammed ve sahabelerin ilk uygulamalarına rağmen eğer bugünkü İslam anlayışına evrilmiş ise bunda İslam’ı 1400 yıldır yorumlayanların vebali vardır.

İslam ile Siyasal İslam’ı ayırt edebilme kabiliyetin varken kullanmadılar, işlerine gelmedi. En büyük aymazlıkları, ahlakı neredeyse devre dışı bırakmak oldu. Oysa ahlakın bulunmadığı yerde İslam yok demektir.” (s.90) Yümni Sezen Hoca ahlakı temel insanı bir değer olarak görmektedir. Ona göre İslam ahlak üzerine bina edilebilir. Buradan hareketle günümüz Müslümanlarında İslam ve Müslüman olmaktan önce ahlaki zafiyetlerinin olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Ahlaki yönden zayıf Müslümanlar üstüne üstlük bir de İslam dinini yanlış yorumlamış, yanlış uygulamıştır.

Din ile bilim arasındaki ilişki ve kavga hakkında “Her ikisine ait taassup, bilimi din, dini bilim yerine koymakta, bu istekten çatışma ve istismar doğmaktadır.” (s.100) diyen Yümni Sezen din ve bilim yerlerinde kullanılsa çatışma olmayacağını savunur. Din ve bilimin ortak noktaları tesadüfün (rastlantı) her ikisinde de yer almaması, ikisinde de sonuç/amaç bulunmasıdır. Din de bilim de tesadüfen olmaz. Çünkü tesadüf olması kadar olmamasını da mümkün kılar. Tesadüfü din açısından ele alırsak “Din açısında bu, yaratıcı Allah yoktur demektir.” (s.100) Bilim de sonuç, din de amaç yoksa tesadüf var demektir. Tesadüf yoksa amaç varsa kanun ve ilke vardır ki bu da iradenin varlığını işarettir.

Din ve bilimde akıl faaldir. “Aklı kullanmadan bunu yaparsak buna bağnazlık, taassup, dini anlamamak diyoruz ve dinin kendisi bunun yanlışlığını ihtar eder.” (s.102) Din insanoğlu defalarca “aklını kullanmıyor musun? – akletmezler mi” diye ihtar eder, insanı aklını kullanmaya çağırır.

Yapay insan gerçekleşince ancak şunu görmüş olur: İnsan başta olmak üzere hiçbir şey kendi kendine olmuyor, müdahale ile oluyor.” (s.108) Yümni Sezen robot insanın Allah’ın yarattığı insanın yerine geçmesini problem olarak görmüş ancak insanın insan yaratacağını söylemiştir. Bu konuda yazı yazan Süleyman Eryiğit ise sonlu bir mahluk olan insanın yapay zekayı kullanarak insan yaratamayacağını, robotların sonlu bir mahlukun ürünleri olması dolayısıyla insanın yerine geçemeyeceğini, dünyayı istila edemeyeceklerini, dolayısıyla robot ve yapay zekanın devamlı insanoğlunun kontrolünde kalacağını savunmaktadır ve bu konuda “Bilim ve Felsefe Üzerine Düşünceler” kitabında farklı yerlerde değinmektedir. Yümni Sezen insan müdahale ile oluyor derken bu müdahalenin Allah tarafından yapıldığını zımnen söylemektedir.

Adalet, yalnızca mahkemede adil/haklı karar vermekten ibaret değildir.” (s.112) Gerçi artık mahkemelerde de hakkaniyetli kararlar verilmiyor. Mahkemeye eğer hükümet müdahale etmiyorsa, taraflardan birsi rüşvet ya da tehditle müdahil oluyor, bu da olmasa hâkim ya da savcılar rüşvet almaya tevessül ederek kararı çarpıtıyorlar. Vicdanlarıyla baş başa kalarak hakkaniyetli bir dava görmek asgariye iniyor. Sonra insanlar adaleti sadece mahkeme salonlarında aramamalıdırlar. Hayatlarının her evresinde her noktasında sosyal hayatın içinde, cemiyet faaliyetleri içinde beşerî ilişkilerinde hakkaniyetli davranmalıdırlar ki adalet tecelli edebilsin.

İslam’da tarikat ve cemaat yoktur diyen Yümni Sezen Hoca “İslam dünyasında ve özellikle Türk milletinde, kötülüklerle mücadele etmeye de darbe vuran bu bela, doğrudan İslam’ın önünde bir engeldir. Ayrıca milli olan her şeyin karşısında yer almaktadır.” (s.129) ifadeleriyle Tarikat ve cemaatleri İslam, Tür milletine ve milli meseleler düşman ilan etmektedir. Temelinde İslam’da Müslüman ve mümin kavramları olduğunu tarif ederek verirken mürit, veli kutup, kutupların kutbu, gavs, şeyh diye bir kavramın olmadığını ifade etmektedir (s.130). “Veli” kelimesini ‘Dost’ diye tercüme edildiğini ve evliya manasında kullanıldığını ancak bu kullanımların yanlış olduğunu, doğrusunun Allah’ın veli kulları/Allah’a daha yakın olan kullar olduğunu ve “Allah’ın veli kulları, o’nun himayesine girmiş, O’na yakın kullar demektir ki belli vasıfları taşıyan herkes için geçerlidir.” (s.131) ifadesiyle de veliliğin seçkin bir kişiye tahsis edilmediğini Allah’ın istediği şartlara uyan herkesin bu vasfı taşıyabileceğini ifade etmektedir.

Yümmi Sezen Hoca “Özgürlük Felsefesi ve Din Devrimi” kitabında sadece insanlığın problemlerine felsefe yaparak yorumlamamış ülkemizin içinde bulunduğu siyasal ve sosyal olaylara da zaman zaman değinmiş ve yorumlayarak yol göstermiştir. Ancak ülkemizin bu problemlerini özellikle vurgulamamış yeri gelince sadece değinim geçmiştir.

Yümni Sezen Hoca “Özgürlük Felsefesi ve Din Devrimi” kitabıyla Felsefenin dinsizlik olduğunu savunanlara tokat gibi cevap vermiştir. Ayetlerden hareketle de bir İslami felsefe, Din Felsefesi yapılabileceğini gayet güzel bir şekilde ortaya koymuştur. Bugüne kadar lüzumuna inandığım ancak anlamakta zorlandığım felsefeyi benim için daha anlaşılır kılmıştır. Çünkü uydurukça bir dil kullanmamış, yabancı ve yeni kelimelerden türetilmiş kavramlar kullanmamış, az çok aşina olduğumuz bildiğimiz İslam dini konu edinilerek üzerinden sade ve anlaşılır bir dil ve kavram kullanılarak felsefe yapılmıştır.                                       

 

YORUM YAP

escort Bağcılar escort Bahçelievler escort Bakırköy escort Bayrampaşa escort Beylikdüzü escort Güngören escort İstiklal escort Kadıköy escort Sultanbeyli escort Üsküdar escort Avsallar escort Mahmutlar escort Oba escort Mecidiyeköy escort Ölüdeniz escort Güllük escort Kültür escort Ataşehir escort Avcılar escort Başakşehir escort Esenler escort Esenyurt escort Fatih escort Gaziosmanpaşa escort Kartal escort Küçükçekmece escort Maltepe escort Pendik escort Sultangazi escort Ümraniye escort Adapazarı escort Yalıkavak escort güvenilir casino siteleri Yalova escort Muğla escort Aydın escort Çanakkale escort Balıkesir escort Tekirdağ escort Manisa escort Trabzon escort Kahramanmaraşescort Kütahya escort Osmaniye escort Sivas escort Tokat escort Çorum escort Yozgat escort Isparta escort Elazığ escort Ordu escort Edirne escort Erzincan escort Zonguldak escort Rize escort Uşak escort Kırşehir escort Erzurum escort Giresun escort Amasya escort Sinop escort Niğde escort Bolu escort Karaman escort Kırıkkale escort Bayburt escort Ardahan escort Gümüşhane escort Artvin escort Çankırı escort Bartın escort Sinop escort Bilecik escort Karabük escort Burdur escort Nevşehir escort Kıbrıs escort Kırklareli escort Kastamonu escort Düzce escort Aksaray escort Adıyaman escort Afyon escort Arnavutköy escort Bebek escort Beşiktaş escort Beykoz escort Beyoğlu escort Büyükçekmece escort Çatalca escort Çekmeköy escort Eyüpsultan escort Kağıthane escort Sancaktepe escort Sarıyer escort Şile escort Silivri escort Şişli escort Taksim escort Zeytinburnu escort Aliağa escort Balçova escort Bayındır escort Bayraklı escort Bergama escort Beydağ escort Bornova escort Buca escort Çeşme escort Çiğli escort Karşıyaka escort Fehiye escort Marmaris escort Gaziemir escort Dikili escort Menderes escort Menemen escort Torbalı escort Atakum escort Çerkezköy escort Yenişehir escort Bodrum escort Toroslar escort Tarsus escort Silifke escort Mezitli escort Erdemli escort Anamur escort Akdeniz escort Melikgazi escort Elbistan escort Lüleburgaz escort İzmit escort İlkadım escort Çorlu escort Battalgazi escort Yeşilyurt escort Milas escort Ceyhan escort Çukurova escort Kozan escort Sarıçam escort Seyhan escort Emirdağ escort Sandıklı escort Merzifon escort Suluova escort Taşova escort Altındağ escort Batıkent escort Çankaya escort Çubuk escort Etimesgut escort Haymana escort Kahramankazan escort Keçiören escort Kızılcahamam escort Mamak escort Polatlı escort Pursaklar escort Sincan escort Ulus escort Yenimahalle escort Aksu escort Alanya escort Belek escort Demre escort Döşemealtı escort Elmalı escort Finike escort Gazipaşa escort Kaş escort Kemer escort Kepez escort Konyaaltı escort Korkuteli escort Kumluca escort Lara escort Manavgat escort Muratpaşa escort Serik escort Side escort Didim escort Efeler escort Nazilli escort Söke escort Altıeylül escort Ayvalık escort Bandırma escort Bigadiç escort Burhaniye escort Dursunbey escort Edremit escort Erdek escort Gömeç escort Gönen escort Havran escort İvrindi escort Karesi escort Kepsut escort Susurluk escort Büyükorhan escort Gemlik escort Görükle escort Gürsu escort Harmancık escort İnegöl escort İznik escort Karacabeyescort Kestel escort Mudanya escort Mustafakemalpaşa escort Nilüfer escort Orhangazi escort Osmangazi escort Yıldırım escort Biga escort Çan escort Gelibolu escort Karahayıt escort Merkezefendi escort Pamukkale escort Keşan escort Aziziye escort Palandöken escort Yakutiye escort Odunpazarı escort Tepebaşı escort Araban escort İslahiye escort Karkamış escort Nizip escort Nurdağı escort Oğuzeli escort Şahinbeyescort Şehitkamil escort Yavuzeli escort Bulancak escort Espiye escort Görele escort Altınözü escort Arsuz escort Antakya escort Defne escort Dörtyol escort Erzin escort Hassa escort İskenderun escort Kırıkhan escort Kumlu escort Payas escort Reyhanlı escort Samandağ escort Eğirdir escort Yalvaç escort Foça escort Karabağlar escort Kemalpaşa escort Kiraz escort Kınık escort Konak escort Narlıdere escort Ödemiş escort Tire escort Urla escort Safranbolu escort Akhisar escort Alaşehir escort Kırkağaç escort Salihli escort Sarıgöl escort Şehzadeler escort Soma escort Turgutlu escort Yunusemre escort Akkışla escort Bünyan escort Develi escort Kocasinan escort Talas escort Yahyalı escort Gazimusağa escort Girne escort İskele escort Lefke escort Lefkoşa escort Başiskele escort Çayırova escort Darıca escort Afşin escort Dulkadiroğlu escort Göksun escort Onikişubat escort Türkoğlu escort Kızıltepe escort Mut escort Dalaman escort Gümbet escort Datça escort Kavaklıdere escort Köyceğiz escort Menteşe escort Turgutreis escort Ula escort Yatağan escort Fatsa escort Altınordu escort Ünye escort Düziçi escort Kadirli escort Ardeşen escort Akyazı escort Arifiye escort Erenler escort Geyve escort Hendek escort Karasu escort Kaynarca escort Sapanca escort Derince escort Dilovası escort Gebze escort Gölcük escort Kandıra escort Karamürsel escort Kartepe escort Körfez escort Akşehir escort Beyşehir escort Bosna escort Ereğli escort Karapınar escort Meram escort Selçuklu escort Gediz escort Simav escort Tavşanlı escort Doğanşehir escort Bafra escort Çarşamba escort Boyabat escort Kapaklı escort Süleymanpaşa escort Erbaa escort Niksar escort Turhal escort Akçaabat escort Of escort Ortahisar escort Yomra escort Armutlu escort Çiftlikköy escort Çınarcık escort Akdağmadeni escort Boğazlıyan escort Sarıyaka escort Sorgun escort Alaplı escort Çaycuma escort Devrek escort Ereğli escort Kilimli escort Kozlu escort