Ali BADEMCİ
Ülkede seçim çalışmaları devam ediyor; yandaş medya elbette kendi havasında, kendi çalıp kendi oynuyor, ama dış gözlemciler AKP’nin düşüşte olduğunu ve Türkiye’de koalisyonlar devrinin başlayacağını işaret ediyor. Elbette ülke içinde bulunan durumu bizler yabancılardan daha iyi görürüz; fakat esen havaya bakılırsa Padişahlığın sonu gelmişe benziyor! Artık öyle Hükümet için %50 ve 40 gibi rakamlar telaffuz edilmiyor; durumun AKP kurucu Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı da farkında ki neredeyse Davutoğlu’nun yanında duracak! Muhalefet bağırıp çağırıyor ama Cumhurbaşkanı’nın mevcud konumunun aksine mevzuatımızda hüküm yok, yani istediği şekilde ve arzu ettiği kadar konuşabilir, çünkü bizim sistemimizde Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı esas alındığından bir engelleyici hüküm koymak kanun koyucuların aklına bile gelmemiştir. Esas eleştirilecek husus budur. Padişah’ın telâşının kitlelere ulaştırılması ve millete anlatılması gerekiyor. Bunu da Oktay Vural’dan başka ortaya koyan olmadı.
Aslında ülkede korkunç bir yangın ve yağma var, dolar belki frenleniyor ama, PETKİM’in yetiştiremediği ürünler Yahudi tücarlar tarafından speküle maksatlarla stoklanmış ve bu sektörde doların çok üstünde artışlar vardır. Demir ve metal ürünleri de öyledir. Elbette Akköşk’de de bu durum görülüyor. Ülke üç-beş tüccar önünde eğiliyor, ekonominin lokomotifi inşaat sektörü girdilerde görülen fahiş artışlardan çökmek üzeredir. Polietilen fabrikaları kepenklerini kapatıyor, devlet taahhütleri yükleniceleri batırıyor. Yani herşey doları frenlemekle olmuyor; uluslarası şeytanlar ülkede cirit atıyor. Ülke çökme noktasındadır. Nerede Padişah hani Sadrıazam! Suriye’de güya muhayyel ihtilâl ile uğraşıyorlar, ülke içinde ise muhayyel yapıyı tasfiye ederek cezaevlerini dolduruyorlar! Bu derece karanlık tabloların sonu elbette hayır değildir.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın ellerinde İslâm gibi bir sihirli anahtar var da her kapıyı açacak sanıyorlar. Halbuki ülke bu istikamete kaydıkça durum daha da karardı! Gölge iktidar kendilerinin ellerinde kol kanat oluşturdu da kimse bir şey dedi mi? Kendi yarattıklarını şimdi alalı valalı bir şekilde tasfiye ediyorler. İşte ölçüsüz gericiliğin sonu budur! Halbuki bu işler mutlaka bir yerlere yaranmak için yapılıyor! İşte bunlar Dıyarbakır’da bir yerlere yapıştı! Gerisi kolay!
Gösterdikleri performansa bakılırsa BDP barajı aşacak ve Güneydoğu oylarını silip süpürecek; belki AKP buralarda hiç vekil çıkaramayacak! Elbette BDP bir taraftan marksitleri toparlarken bir taraftan da AKP’yi söğüşlüyor! MHP’li seçmenin önünün kesilmesi başarılırsa CHP seçmeninden AKP’ye tek kişi bile gitmez; işte padişahlığın bitme senaryosu! BDP, Antep-Adana-Mersin’de AKP’yi bitirmiş kanaati var! Cumhurbaşkanı kendi adamlarının dışında başka bir partiye Hükümet kurma görevi vermez, diyorlar! Zaten bir Cumhurbaşkanı gibi başka parti Genel Başkanları ile yüz-yüze gelecek hukuku da kalmamıştır! O zaman yeni bir seçim ülke kapılarını çalacaktır.
Dolayısiyle 7 Haziran birçok şeylere gebedir; 8 Haziran’ı tahmin eden kimse yok gibi! Muhalefet partileri de “Koalisyon” söylemleri ile hiç iyi etmiyorlar; iktidara gelmek varken böyle bir şeyi telâffuz etmek ne derece doğrudur. Muhalefet Güneydoğu’ya gitmiyor; halbuki MHP Şanlıurfa’da şaha kalkmış durumda, ilgi sahamız içinde midir bilmiyoruz! Erzurum-Erzincan-Malatya- Elazığ’ın meydanlarını muhalefetin doldurması gerekiyor. Muş-Van-Bitlis- Bingöl’e mutlaka gidilmesi şarttır. Üç çiçekle bahar gelmez; artık gözlerimiz açıp insanları görmemiz gerekiyor! Protesto da edilse çok isabetli olarak BDP Batıyı adım adım dolaşıyor. Ben olsam vekil umudu olmayan yerlerin altını üstüne getirir oy sayısını artırmanın yollarını arardım. Vekil çıksa ne olur çıkmasa ne olur?
Sağlıcakla kalın.