Ali BADEMCİ
Türk Milletinin ayrılma kabul etmeyen bir bütün olduğu; özellikle “Devlet” icraatında kendini göstermelidir! Hadi, “Hükümet” kendi kadrosu ile çalışır, fakat “Devlet” milleti taban olarak en yüksek seviyede benimsemelidir! İşte o zaman doğru ve kalıcı çözümler üretebiliriz!
Bizim, özel sektörden tutun da; siyasi partiler, devlet ve hükümete kadar muktedir şahıs ve kurumların dünya kadar müşavirleri bulunmaktır! Özellikle ekonomiye dayanan özel sektörde bu iş gayet ciddi tutulmaktadır; siyasi partiler, hükümet ve devlete gelince, maalesef buralar istihdam edilen insanların arpalıklarıdır! Devlette çoğu zaman bunların sayılarını bile tesbit edemezsiniz; ki en küçük hesapla onbinlerle ifâde edilmektedir. Peki bunlar kimlerdir, hakikatten bağlı oldukları makamlara ciddî olarak katkı yaparlar mı? İşte tartışılması gereken husus budur! Siyasi partiler kendi tabanlarının dışına açılmadıkça büyüyemezler; o sebeble çoğu zaman ilgili parti içinde politize olan şahıslar danışmanların, başka veya tarafsız insanlardan oluşmasını istemezler! Maşallah iktidar ve muhalefet partilerinde genel başkanların dünya kadar danışmanları vardır da, böyle bir görev renkli kartvizitlerde kalır! Basın danışmanlarının hayatta eline mürekkep değmemiştir, doğru dürüst Türkçe bildikleri de söylenemez! Maalesef bu gelenekler Belediyeler’de de aynıdır ve bir türlü önüne geçemezsiniz! Afiyet olsun arpalıklar, yaşasın yâr ve yârenler!
Hadi özel kurumları ve siyasi partileri geçtik; acaba Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakan ve Bakanların kaç danışmanı var? Cumhurbaşkanı’nın açıklanmış 44 başdanışmanı bulunuyor, çok değil de; acaba bunlara danışma yapılıyor mu? Medyada adı geçenler genellikle “Milli Görüş” geçmişi olan, şu Şeref Malkoç gibi aşırı derecede politize olmuş şahıslar! Peki danışmanlar; yirmi bin rakamından bahsediliyor, tabii ki bir duyuntudur! Başbakan ve Bakanların görünen ve görünmeyen danışmanları da herhalde bir ordu kadar geniştir! Devlet ve Hükümet emrinde bulunan “Başdanışman-Danışman” kadroları ne iş yapar bilen var mı? Acaba bunların devlete maliyeti nedir? Keşke bu kadrolar tam olarak açıklansa da kimin danışman kimin göstermelik olduğunu anlayabilsek! Tabii olarak “Milli Görüş”ten gelmeyen danışmanlar da hayatından memnun kuzu kuzu seyrediyor, arada sıra “Millet Camii”sinde alınları da secdeye değiyor!
Bir de şu “Bit” mi, “Kit” mi denen yönetim kurulu üyelikleri var! Yıllardan beri buraların da “Arpalık” olduğu söylenir! Seçilemeyen vekil adayları, eski il başkanları, emekli olan kıymetli bürokratlar, hikmeti kendinden menkul TSK mensupları, daha neler neler! Saymakla biter mi? Bunlar arasında bir tane muhtar, iki tane sivil toplum mensubu var mı? Gerçekten şu anda çobanlık dünyada gözde meslek, hiç çobandan danışman duydunuz mu?
Danışmanların tavsiyeleri ile Devlet, Hükümet ve Kurumlar ciddî yayınlar satın alır! Acaba bunların bir dökümü var mıdır? Hangi kitapların alınacağı tebliğlerle tarif edilmiştir, bu bağlayıcılığa riayet ediliyor mu? Bunları çok irdelemediğimiz için şimdi nereden çıktı bu adamlar diye dizlerimizi döğüyoruz! Bu cemiyet, bu devlet ve bu hükümetin ürünü değil mi, uzaydan mı geldiler yani? Öyle anlaşılıyor ki her şeyin masaya yatırılması gerekiyor; peki işi inceleyecek adam gibi adamları nasıl bulacağız? Anlaşılan vatanseverden fazla vatan hâini var, bıtrak gibi bitmiş! Allahaşkına şartlar ne olursa olsun bir veya birkaç general ile TSK mensubunun Kandil’e sığınmalarını aklınız, hafsalanız alıyor mu? Abdülhamid İstanbul’u terk etmemişti; hani bunlar saltanatçı veya hilafetçiydi? İnsan hangi sözle ifâde edeceğini şaşırıyor! En iyisi Bay Hocaefendi gibi kalın bir meşe sopası edinmek!
Türkiye’de devlet yenileniyormuş; hemen hemen dokunulmadık kurum ve kuruluş kalmayacakmış! İşte burası çok önemlidir; siyasi partiler veya genel başkanları ile bir barış sağlanmış durumda, Allah daim etsin ve tamamına erdirsin! Fakat bu barışın bir türlü aydınlarla da sağlanması gerekiyor! Ülkenin yeniden yapılanmasında bilhassa Cumhuriyetçi ve Atatürkçü aydınlardan faydalanılması şarttır! Günahı ve sevabı ile yıllarca bu insanlar mevcut müesseselerle devlet idare ettiler! Beğenir veya beğenmezsiniz, fakat ülke bu kadar karanlık durumlara düşürülmemiştir! Sadece demokrasi yeterli değildir, bu ağaç en güzel meyvelerini Cumhuriyet ile vermiştir! Sanki bu husus göz ardı ediliyor! Tabii olarak Cumhuriyetçi ve Kemalist aydınların da aklını başına toplaması gerekiyor, milletin seçtiği insanlar ne zamana kadar boykot edilecektir! Herşeyi kolaylıkla yıkmayı beceriyoruz da yapmaya kabiliyet veya gücümüz yetmiyor! Dikkat ediniz; yıllardan beri birçok darbe yaşadık; demokrasiye TSK tarafından ara verildi, fakat hiçbir general “Bölücü-Ayrılıkçılar” a sığınmadı!
Türk Milletinin ayrılma kabul etmeyen bir bütün olduğu; özellikle “Devlet” icraatında kendini göstermelidir! Hadi, “Hükümet” kendi kadrosu ile çalışır, fakat “Devlet” milleti taban olarak en yüksek seviyede benimsemelidir! İşte o zaman doğru ve kalıcı çözümler üretebiliriz!
Muhabbetle.