Ali BADEMCİ
Hadi milliyetçileri de bırakın; ülkenin insanları bölünüyor ve birbirine düşüyor! Asıl önemli taraf budur. ”Evet” veya “Hayır”ın dışında üçüncü bir seçenek yok; Nisan ayına kadar bunlarla yatıp kalkacağız ve dolar tırmanmaya devam edecek! Ekmekler mutlaka küçülecek ve bizim emekli maaşları faturalara bile yetmeyecek! Kararsızların oranı %30’larda imiş de; kararsız olalım, elbette olamayız! Peki ne yapacağız? Daha zaman var, düşüneceğiz, düşüneceğiz, düşüneceğiz! Kutuplaşmadan, birbirimizi kırmadan, kavga döğüş etmeden! Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var; çünkü biz bir aşiret değil milletiz!
MİLLİYETÇİLER VE REFERANDUM
Referandum tartışmaları henüz başlamadı; ama milliyetçiler tartışa tartışa işin cılkını çıkardı! Sosyal medya küfürlerle dolup taşıyor, hiç de şık değil! Herkes fırçadan nasibini alıyor, gelen mesajları özetlemek bile mümkün değil! Şükür küfür eden yok ama herkes akıl veriyor! Doğrusu işin yarınını mütehassıslar daha iyi bilir; onlara fırsat tanıyıp biraz daha okuyup bilgilenmek gerekmiyor mu? ”Rejim gidiyor” gibi klâsik sloganlarla meseleyi nasıl anlayabiliriz! Meselâ çok donanımlı bir hukukçu olmak gerekiyor; uluslararası sistemler ve yeni konseptlerde uzmanlaşmak şart! O sebeble böyle zor bir konuda elbette karar vermek de çok güçtür! Milliyetçiler yiğitliği seviyor, Türk toplumunun da böyle bir eğilimi veya sosyal yapısı var; iki saniyede “Evet” veya “Hayır” diye kestirip atıyoruz! Bu durum milliyetçileri birbirine düşürmekten başka işe yarar mı? İşin sahibi düşünce olarak kendini henüz ortaya koymamıştır da bizdeki bu aceleciliğin sebebi nedir?
Bugün söylediklerimize yarın pişman olabiliriz; kaldı ki referandum bir seçim değildir! Sonucu şimdiden tahmin etmek mümkün mü? Elbette siyaset müessesinin trendini izahta zorluk çekiyoruz; hattâ sahiplenmek bile mümkün değildir; çünkü arkasından ithamlar ve protestolar geliyor! Akıllı olmayı tavsiye etmenin ne gibi kötü yanları vardır; anlamak mümkün değildir! Bazı milliyetçilerin ortaya koyduğu “Red Cephesi” ile birlikte hareket edilse ne olacak, kim dinleyecek? Veya tam tersi “Evetçi” olsanız neyi halledeceksiniz, kime söz geçireceksiniz? “Hayır”ın başını çeken ve “Evet” e yardımcı olanlar ne yaptığını biliyor mu veya bu çizgiyi bilerek mi savunuyorlar! Vallahi peşin söyleyelim ki biz fakir bir milliyetçiler fert olarak bu işi anlayamamışızdır; ellerimiz kollarımız bağlı sadece düşünüyoruz! Ne yapalım, ne yapmamız gereklidir?
Milliyetçiler arası bir kavgadan fayda geleceğine inanmıyoruz; zaten ülkede milliyetçiliğin salt bir siyasi tabelâsı yok; kendini muhafazası bile tartışılan %15’e, hiç razı olabilir miyiz? Neden büyümeden küçülmeyi ve küçük iken daha küçük parçalara ayrılma yolunu seçiyoruz? Referandum bir seçim olmadığı için kararımızı kendimiz verecek ve hür irademize sığınacağız! Algı yönetimi, manipülasyon gibi psikolojik savaşlardan mutlaka uzak duracağız! Düşüncenin asıl sahiplerinin açıklamalarına ne kadar güvenilebilir; veya karşıt söylemler ne kadar doğrudur? Herhalde bu işi irdeleyecek, perdeyi aralayacak, durumu aydınlatacak donanıma sahibiz! Yoksa nasıl milliyetçi olabiliriz?
Anlaşılıyor ki adı ne olursa olsun anayasa değişikliğinin ideolojik bir zemini bulunmuyor; geçici mi kalıcı mı olduğu pek belli olmayan bir takım heveslerin daha önde gittiğini görüyoruz! Anayasa değişikliğinde “Federalizm”i davet edecek ne gibi bir eğilim var; o zaman bölücülerin can simidi olarak bu işe sarılmaları gerekmiyor mu? Görüldüğü kadarı ile en büyük küresel güç de anayasa değişikliğini onaylamamaktadır! Merak ediyoruz ki kendi ülkemizde yapacağımız idari düzenlemeler için onlardan izin mi alacağız? Şimdiden o meçhul sermayeler ile medya yönetenler kararlarını “Nutuk” ile süslemek suretiyle karşı çıkıyorlar! Yarın halk, bunlar karşı çıktığına göre atılan adım doğrudur deyip “Evet”e mühür basmaz mı?
Adam okyanus ötesinden gelerek ülkede yazılı veya görsel medya oluşturmuş; pahalı diziler yayınlıyor ki bunları ahlâk ile izah etmek mümkün değildir; iki arkadaştan birinin boşadığı hanım ile diğeri evlenebiliyor! Kadın sürekli el değiştiriyor ve çocukların hangi babadan olduğu belli değil! Âile mefhumu tamamen rafa kaldırılmış; lâkin aynı medya elinde “Nutuk” sallayarak “Hayır” algısı yapıyor! Efendim şimdi buna mı aldanalım, yoksa siyasetin fırçalarına teslim olarak “Evet” mi diyelim! Elbette böyle karar verilmesi güç bir konuda hemen kanaatini isyan duyguları içinde beyan etmek de toplumda nifak veya yeni bir savaş şekli değil mi?
Hadi milliyetçileri de bırakın; ülkenin insanları bölünüyor ve birbirine düşüyor! Asıl önemli taraf budur.”Evet” veya “Hayır”ın dışında üçüncü bir seçenek yok; Nisan ayına kadar bunlarla yatıp kalkacağız ve dolar tırmanmaya devam edecek! Ekmekler mutlaka küçülecek ve bizim emekli maaşları faturalara bile yetmeyecek! Kararsızların oranı %30’larda imiş de; kararsız olalım, elbette olamayız! Peki ne yapacağız? Daha zaman var, düşüneceğiz,düşüneceğiz, düşüneceğiz! Kutuplaşmadan, birbirimizi kırmadan, kavga döğüş etmeden! Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var; çünkü biz bir aşiret değil milletiz!
Hoşçakalın.