Ali BADEMCİ
Çıkan fotoğraf bellidir; Türkiye bir an evvel Afrin’e girmeli ve İdlip İle birleşmeyi sağlamalıdır! Araplar da can-ü gönülden bunu istenmektedir! Rejim Şam’a sığınmış durumda, Lazkiye gerçek başkent olarak buradan idare ediliyor! İslâm dünyasında Türkler’in dışında Nusayriler ile birlikte sorunsuz yaşayan bir millet gösteremezsiniz. Devlet siyasetimiz Esad iklidarını biraz daha yakından incelemelidir! Devlet Başkanı’nın yıllarca evvel söylediği “Suriye bizim iç meselesizdir” görüşüne şahsen çok ehemmiyet veriyoruz! Önce Irak mı Suriye mi sorusunun cevabı ise gayet titiz çalışmalardan geçmektedir! Öyle XX. yüzyılın sonlarındaki gibi “Tren nerede duracak” şeklinde âlimce sanılan budala görüşlere ülke siyasetimizin karnı toktur! Yasamak ve huzurlu olmak için kavgadan korkmamalıyız; dünyada barış savaşlarla sağlanmıştır; edebiyat-şiir-roman feylesofca içi boş düşüncelerdir! Ne yazık ki feylezoflar tarihin ikinci derecede ilgi sahası; fakat kahraman savaşçıları şehid de gazi de olsa unutamayız! Kitaba ilgi istiyorum!
SURİYE SENDROMU
“Suriye Sendromu” bizim Eylül ayında piyasaya çıkacak kitabımızın adı; altı ay önce öngördüklerimize bakın, ne demişiz!! Aslında Kuzey Irak’da “Kürt Referandumu” gündeme gelmeseydi şimdi Afrin ve İdlip temizlenmiş Carablus ile birleşmişti! Belki şimdiki aylarda da Münbiç’e sıra gelecekti! Bunlar hayal değil, Türkiye’nin hayatı meselesi! Sınırlarımızı korumak için Suriye’de rahat hareket etmemiz; Irak Cumhuriyeti’nin siyasi oturumu değişikliğe uğrarsa buraya girmek ve Lozan’dan kaynaklanan haklarımızı aramak durumundayız! Türkiye Irak’ta bir fırsat kaçırdı o sebeble ikincisi hayati mes’ele haline gelmiştir! Prof. Mahir Kaynak Irak Meselesini çok iyi biliyordu. Mahir Kaynak, ”Türkiye 2017 en geç 2018’de Musul ve Kerkük’e müdahale edebilir, daha sonra Musul ve Kerkük referandum ile Türkiye sınırlarına katılabilir” diyor. Öngörüler 2000’li yılların başına ait, acaba böyle bir menzile yaklaşıyor muyuz?
Suriye’de daha çok oyuncu var; cenazenin başına üşüşmüşler, dua kılığı ile beddua ediyorlar ve dört taraftan da Türkiye’yi sıkıştırıyorlar! Cumhuriyet yıllarında Türkiye’ye karşı denenmiş fakat başarılı olamamış İngilizler’in “Kürt” kartını şimdi ABD oynuyor! Kendini ne kadar alakadar ediyorsa Avrupa da onların arkasından sustalı maymun gibi taklid ediyor! Söylenenleri ve Batı tezini kabul edecek olarak Kürtler bugünkü Suriye’de en büyük azınlık, lâkin nisabı %10’nun üzerine çıkaracak babayiğit yok! Nüfus 10 milyona düşmüş, hadi 5 puanda siz ilave edin 1,5 milyon Kürt eder! Üstelik bunların çoğu Irak ve Türkiye ile Suriye’nin iç bölgelerinden gelme! Rakka Operasyonu biterse Kürtler’in sahip olduğu Suriye parçası %60’a çıkacak; şu anda %30-35! Böyle bir yağmanın yapılmasına hiçbir şekilde müsaade edilemez, isterse ucu ABD yerine dünyaya çıkmış olsun! Zamanında Hakkari’de Nesturiler’in çok kırıldığını söyleyen cephe kumandanına İngiliz öfkesi hatırlatıldığı zaman “İsterse ucu Londra’ya çıksın, ülkemizi savunuyoruz” diye emir göndermişti! Bu işin şakası yok, bir milletin var olması için devletinin yapmaya mecbur olduğu hususlarla oynamamak gerekiyor!
Suriye’de bu duruma nasıl gelindi? “Türkmenler ve Bayır Bucak” adlı eserimizde Suriye’de Türk meselesinin tarihi ve coğrafi konumunu anlaşılır biçimde ortaya koymuştuk! Yeni kitabımız ise sosyolojik ve jeopolitik olgular ışında bir çalışmadır! İhmal ettiğimiz “Coğrafya” kitabın bütününe yöneliktir’! “Soğuk Savaş” sonrasında ortaya çıkan ve ilmileştirilen Küreselleşme, Postmodernizm, Algı Yönetimi, İletişim, Hibrit, Psikolojik Savaş, Manipülasyon, Asimetrik Savaş, Siber Savaş, Jeopolitik gibi kavramlar birinci bölüm olarak enine boyuna incelenmiş ve sağlam kaynaklara oturtulmuştur.
“Olgu”adlı ikinci bölümde Afganistan’dan Suriye’ye İslâmî hareket, “Giriş Vietnam’dan Afganistan Ve Irak’a, Arap Baharı , Selefiye – İslami Fundamentalizm , Suriye Neresi? Suriye’nin Omurgası İdlib-Kuseyr ,Vekalet Savaşları,Yeni Nesil – Yeni Konsept Savaş” başlıklarla çalışılmıştır. Üçüncü bölüm “Realite” yine bir “Giriş”le başlıyor ve “15 Temmuz’u Anlamak, CIA’in Yalanları, Türkiye-Amerika, Rusya-Avrasya Neo-Emperyalizm, İslamofobya, Bekâ Sorunu, Suriye Nereye?. Ver “Sonuç” bölümünde Suriye’de Bahar Ne Zaman?” gibi ara başlıklarla iç ve dış meselelerimiz bir terazide tartılıyor.
Çıkan fotoğraf bellidir; Türkiye bir an evvel Afrin’e girmeli ve İdlip İle birleşmeyi sağlamalıdır! Araplar da can-ü gönülden bunu istenmektedir! Rejim Şam’a sığınmış durumda, Lazkiye gerçek başkent olarak buradan idare ediliyor! İslâm dünyasında Türkler’in dışında Nusayriler ile birlikte sorunsuz yaşayan bir millet gösteremezsiniz. Devlet siyasetimiz Esad iktidarını biraz daha yakından incelemelidir! Devlet Başkanı’nın yıllarca evvel söylediği “Suriye bizim iç meselemizdir” görüşüne şahsen çok ehemmiyet veriyoruz! Önce Irak mı Suriye mi sorusunun cevabı ise gayet titiz çalışmalardan geçmektedir! Öyle XX. yüzyılın sonlarındaki gibi “Tren nerede duracak” şeklinde âlimce sanılan budala görüşlere ülke siyasetimizin karnı toktur! Yaşamak ve huzurlu olmak için kavgadan korkmamalıyız; dünyada barış savaşlarla sağlanmıştır; edebiyat-şiir-roman feylesofca içi boş düşüncelerdir! Ne yazık ki feylezoflar tarihin ikinci derecede ilgi sahası; fakat kahraman savaşçıları şehid de gazi de olsa unutamayız! Kitaba ilgi istiyorum!
Tanrı’ya Emânet Olun Dostlarım; Allah Sizleri Üzmesin.