Kutlu Altay Kocaova
Batılılar, Türklerin katliâm yaptığına dâir iftirâları çok severler. 19. yüzyılın sonlarında Bulgarları nasıl katlettiğimize dâir Avrupa gazeteleri, inanılmaz şeyler yazıyordu. Biraz mantığı olanın inanmayacağı ama Türkler söz konusu olunca mantığın devreden çıktığı hikâyeler…
Sonra Ermenîleri nasıl kestiğimize hikâyeler çıktı. Sultân 2. Abdûlhamid’den İttihâdçılara kadar bu tekrarlandı, durdu. Bu arada Batı Anadolu’daki Rûmları nasıl kestiğimizi de anlatmaya başladılar. İşgâl yıllarında bile Avrupa ve Amerikan basınında Türklerin Anadolu Hristiyanlarını nasıl katlettiğine dâir iftirâlar, sütunları kaplıyordu.
Cumhûriyet yıllarında da Rûmlara yaptıklarımız anlatılıp dursa da, 90’lara kadar geniş çaplı bir katliâm yaptığımıza dâir iftirâlara yer verilmedi. 90’lara gelindiğinde ise Kürd kartı, Osmanlı’nın azınlık kartlarının yerini almıştı. ABD ve Almanya, PKK’ya yönelik her büyük operasyonda bize karşı “silah ambargosu” uygulardı. Şimdi ise yine yüz yıl öncesine dönüldü. Batı basını, Sûriye’nin kuzeyinde Kürdleri nasıl kestiğimize dâir olmayacak iftirâlar atıyor. Biraz mantığı olanın inanmayacağı ama Türkler söz konusunda mantığın devreden çıktığı hikâyeler…
Dolayısıyla Türklere karşı her saldırı, Batı’nın Türk düşmânlığını, bilinçaltını harekete geçirir, binlerce yılı canlandırır. Attila-Papa, Selçuklu-Haçlılar, Osmanlı-Avrupa ilişkisini canlandırır ve ortada akıl da, mantık da kalmaz. En eğitimli Batılı, eğitimsiz bir câhile dönüşüverir.
Bu da yaşananların ne denli önemli olduğunu gösterir.