Evvelki günkü yazımda bugün yine konu edeceğimiz kendi meselelerimize ait görüşlerimi bir başka cepheden ortaya koymaya devam edeceğim. Bir kere şunu kesinlikle bilelim ki bunlar ülkücü hareketin içe dönük eleştirileridir. Ülkücü şahısların dışında kimseyi ilgilendirmez. Bazı kişilerin sahte ve yapmacık “İslâmcı” ağzı veya iktidar partisinin şarlatan sözcüleri gibi konuya müdahil olmalarını istemiyoruz. Ülkücüler başka partilere kendi bünyelerinde değişiklik veya strateji tavsiyesinde bulunmuyorlar. Şarlatanlar ve şom ağızlılar da, biraz saygılı olsunlar ve MHP’nin iç işlerine karışmasınlar. Emekli olması gereken ağabeylerimiz de, sanki onların müttefikleri ve sözcüleri gibi hariçten gazel okuyarak uzaktan kumanda işinden artık vazgeçsinler. İlim yapması gereken şu veya bu gençleri hiç de aydınlık olmayan mahfillerde hareketin aleyhine olabilecek dedi kodularla doldurmasınlar. Herkesin kafasında ne varsa açıkça konuşsun. Gerekli lafları ilgililere söylesin ve onlara tavsiyelerde bulunsun. Bazı dostlarımızın bilgi küpü olduklarına ısrarla inandıklarını biliyoruz. Bu bilgileri ilim için kullansınlar. Bu kadar akıllı adamın bulunduğu bir hareketi bir kişinin engellediğini söylemek ve buna inanmak, budalalıktan da ötede ukalalıktır. Madem bu kadar maharet sahibiydiniz de BBP’yi neden iktidara taşıyamadığınız bir tarafa, bir kere bile barajı aşamadınız? Herkes ahmak da sadece siz mi akıllısınız?
Söz konusu yazıma gelen yorum, açıklama ve maillerden anlıyorum ki, şartlandırılmış bir görüşe göre, bugün MHP Genel Başkanı değişirse yarın parti iktidara gelecek! Böyle tamamen idrakten yoksun bir düşünce olabilir mi Allah aşkına? Eğer bir sosyal harekette başarısızlık varsa -ki tamamen öyle değildir- bunun sebebi sadece bir kişi midir? Eğer böyle düşünüyorsak sosyal bilimleri, yani sosyolojiyi ve siyaset bilimini hiç hesaba katmıyoruz demektir. Böyle değil de başka sebepler var ve bunu kastediyorsak, bu hususu evvelki günkü yazıda olduğu gibi açıklıkla ve detayı ile ortaya koymalıyız. Teşhis ve tespitlerde yanlışlık veya eksiklikler olabilir. Bunları da eleştirir, bir türlü tamamlar veya bütünüyle reddederiz olur biter! Yoksa zaten partide görevli olan şu veya bu kişinin adını öne çıkarmakla, sanki dama taşı oynuyormuş gibi bir duruma düşeriz. Bu olmasın da şu olsun! Onu kime ve kimlere kabul ettireceksiniz? Birileri de çıkar onların gereksiz ve idaresiz olduklarını ileri sürerse ne cevap vereceğiz?
MHP’de Genel Başkanlıkta değişiklik düşünceleri, kesinlikle camiaya ait değil; dış kaynaklı ve dost olmayan, çirkin ve görüntüsü bozuk, hatta kimlik ve kişilik problemleri olan şahısların işidir. Bir kere sadece bu yönü ile itibara lâyık değildir. İsteniliyor ki, ülkücülüğün başında bırakın ülkücü olmasını, kimliği ile “Türk” olmayan birisi bulunsun. Dünyanın ve görünmeyen güçlerin, Türk Milleti ve Milliyetçiliğine biçtikleri elbise budur. Tarihi tecrübelerde olduğu gibi, Türk’ü Türklüğü olmayanlar idare etsin. Bu husus her şeyden evvel kültürel bir âbide olan Türk Milliyetçiliğini “Vatanseverlik” gibi beynelmilel bir düşünce kirliliğine iter.
Farz edelim ki Genel Başkan Sayın Bahçeli, yarın bu görevi bıraktı. Ne yapacaksınız? tabii olarak hemen bir olağanüstü Kurultay. Türkeş Bey’den sonra ilk “Genel Başkan Seçimi Kurultayı”nda olduğu gibi en az 50 aday çıkacaktır. Yine sandalyeler havada uçuşacak, el âleme rezil olacaksın. Diyecekler ki, işte 8 milyon rey verdiğiniz insanların hâli. İşte kaç Büyükşehir, İl Merkezi ve İlçe Belediye başkanlıklarını adam gibi kazanmış kişilerin hâlini görün. Korkunç bir kargaşalık ve istenmeyen görüntüler. O kadar dolu bir camiayız ki, hiç de bu işler bir daha olmaz, gerilerde kaldı demeyin. Şu yazıların akislerinden şahsen böyle bir durum oluşacağından zerre kadar şüphem yoktur. Böyle bir senaryo için aktör ve figüranlar her an hazırdır. Geçmişte de zaten böyle olmadı mı? Değişimin her zaman hayır getireceğine dair ne geleneklerimizde ne de inançlarımızda bir şey mevcut değildir.
O zaman MHP krallık mıdır, diyebilirsiniz. Elbette kralık değildir. Gerçekte memleketteki “Parti İmparatorluğu”nun yanında solda sıfır kalır. Şu hususa kesin olarak inanın ki, başka partili olsaydınız katiyetle böyle konuşamaz ve belki de bu şekilde tartışma bile yapamazdık. Şunu da itiraf ve kabul edelim ki, Türkeş Bey karşılarında her şeyin konuşulmasına izin verdiği halde, bugün bizim camianın yaptığı gibi alelusul tenkit ve hiziplere katiyetle müsaade etmez, o sesleri anında, bir şekilde kestirirdi. Şu kadar sert yazılardan ilgili makam tarafından en küçük bir uyarı almadım. Tabii ki bu site MHP’nin yayın organı gibi çalışıyor ve hizmet de ediyor. Fakat kimse söylenenlere bir şey demiyor. Demek ki konuşma ve yazma problemi yok. Ehemmiyet verilmiyor, kıymete alınmıyor diyorsanız, tersini yarın ispat edeyim. çare bulunuyor mu? İşte onu bilemem! Hem sorgulayan hem de cevap veren durumuna düşüldüğü zaman da, papağana döneriz.
Elbette Genel Başkan değişebilir, lâkin buna en evvel kendileri karar vermelidir. Belâlı değişiklikler, aynı ihtilâler gibidir ve topluma hiçbir fayda sağlamaz. Bizde “Emirliğin” rızâ ile el değiştirmesinin gerçek sebebi, bu gibi sosyal kargaşalıkları önlemektir. Zoraki değişiklikler en az camiayı 20 yıl geriye götürür.
Ülkücülüğü ile gurur duyan ve siyaset yapmaya meraklı, imkânı, birikimi olan şahıslar, fikir üreteceğine evvelâ teşkilâtlarda yer alsınlar. Bu daha doğru ve gerçekçi bir hareket tarzıdır. ”Efendim üye kaydetmiyorlar” gibi bahanelerin de arkasına sığınmanın hiçbir faydası yoktur. Kimin böyle bir meselesi varsa hiyerarşi zinciri dâhilinde işini tâkip etsin ve yine de olmuyorsa açıklama yapsın, bizlere de göndersin, işini tâkip edip sonuçlandıralım. Mümkünse parti kademelerinde seçimlere iştirak etsin, genel kurul delegesi olsun ki, ondan sonra rahatlıkla Genel Başkan değiştirebilsin.
Sağlıcakla kalın.