2014 mahalli seçimlerinin çok öncesinden seçim gününe kadar Aytaç Durak bu sütunlarda sürekli eleştirilmiştir. Şimdilerde artık arşiv olan bu yazılarımız, mahalli basın tarafından sanki bugün yazılmış gibi servis edilmektedir. Bir kere öncelikle bunu belirtmek lâzım. İkinci husus nereden icap ediyorsa Adana mahalli basınında, Aytaç Durak için bir karalama kampanyası başlatılmıştır. Dünkü yazıda biraz meseleye temas ettik; Belediye tam bir çıkmazda, borç gırtlağına kadar, her masada üç kişi oturuyor ve işe gelmeden bir sürü maaş alan da var. Aytaç Durak’ın 5 yıldan beri Belediye ile ilgisi yok, şimdi ise kendini emekli ederek, günahı ve sevabı ile vaktini ibadet etmekle geçiriyor. Ama “Vekil” rahat durmuyor ve adı ve sanı ile Aytaç Durak’ı hırpalayarak gündemde kalmak istiyor. Bugün de bu vekili adı ve sanı ile anlatıp sizlerle paylaşmak istiyorum:
Vekil 1980’li yıllarda Adana’nın en popüler konut müteahhidi olan Aytaç Durak’ın yanında maaşlı bir teknik elâmandır. Bir aile şirketi olan Durak İnş. Koll. Şti’de diğer kardeşler tarafından katiyen sevilmeyen bir ve mesleğinde de başarılı olamayan bir şahıstır. Hâlbuki en civcivli zamanın YSE Müdürlüğü’nden gelen İnş. Müh. Aytaç Durak, İnş.. Müh. Remzi Durak, Mim. Hüseyin Durak mesleklerinde çok başarılı ve o yıllarda 2000 konut yapımı ile, Adana Sosyal Konut Şampiyonu olan Durak İnşaat’ın ortakları ve çalışanlarıdır. Sanıyorum, aynı yıllar, vergi rekortmenlikleri de vardır. Vekil neden sevilmiyor biliyor musunuz? Aynen şimdiki sebeplerle; ne kokar ne bulaşır, aklı hep fırıldak işlerde! Hâlbuki o yıllar bir görüş sahibi olmanın şart olduğu yıllardır: Remzi Durak, Karadeniz Teknik mezunudur ve liseden beri MHP’li ve ülkücüdür. Aşağı yukarı, her şeyden evvel Adanalı olmak anlamına gelen MHP’li olmak gibi bir ortamda bütün çağdaşları Remzi Durak gibidir. Bunlar ülkücülükte bizim abilerimiz ve önderlerimiz olmuşlardır. Üstelik Remzi Durak, bir süre de ülkücü gençlerle beraber 1980 öncesinde Cezaevi’nde de yatmıştır. Büyük Abi Erdoğan Durak ve ortanca Veli Andaç Durak ise yıllarca Demirel’in yanında politika yaptılar. Ve bu adamlar Aytaç da dâhil olmak üzere hiçbir şekilde Türk Milliyetçiliği’nin dışına çıkmadılar. Politika ve politik tezahürler zaman zaman değişebilir. Günümüzde 80 öncesinin sağ-sol-komünist-ülkücü telâkkisi çoktan siyasi söylem olmaktan çıkmıştır. Şu anda ülkede Siyâsi İslâm-Bölücülük ve Milliyetçilik” vardır. Bu aileden herhangi birinin Türk Milliyetçiliği dışına çıktığını, hele hele hırsızlık yaptığını söyleyemeyiz. Yanlış ve etik olmayan davranışlar olabilir, bunları eleştirebilirsiniz, hatta ailenin yeni kuşaklarından adam olmayanlar da çıkabilir; bütün bunlar Durak ailesini defterden silmeye ve “vekilin-vekili” ile karşılaştırma gibi aileyi küçültücü işlerle uğraşmaya yetmez.
Aytaç Durak’ın 1980’den sonra ne iş yaptığı belli: 4 dönem Belediye Başkanlığı ve bir dönem de bu göreve seçilmiş sürgün… Vekil, Turgut Özal’ın 4 eğiliminden “Sol Gurup”ta ANAP içinde politikaya adım attı. Ticarette oldukça başarısız ve müflis bir adamdı, bunu Adana’da bilmeyen yok. Zaten Adanalı da değil.. Nereli olduğunu biliyoruz ama kendi ifadesinden anlamazsınız. Çünkü her gün bir mezhep değiştirir. Meselâ “Aleviyim” der, mümkün değildir; çünkü “Aleviler mert insanlardır ve her ortamda başı dik “Türkmenliği” katiyen gizlemezler. Vekil ANAP’ta hayatında bir türlü aşamadığı kıvraklığı yüzünden arkadaşları tarafından kıymetsiz bulunarak dışlandı. Çünkü arkadaşları çok idealist ve fedakâr adamlardı. ”Vekil” hemen canını ANAP’ta Aytaç Durak kanadından sonra en büyük gurup olan MHP’lilerin yanına attı. Her nasıl olduysa MHP’liler bu adamın adamlığını yuttular ama hiçbir zaman da ülkücü saymadılar. Derken ANAP bünyesinde Aytaç Durak ve MHP’li ekip birleşti. Aytaç Durak’ın sıkı taraftarı olarak o zaman ülkücülüğü de bırakıp “Cengâverlik”e soyunan “Mustafa Baba”nın eteğine yapıştı. İşte uzun bir zaman içinde iki ileri bir geri “Durak” ile “Baba”nın arasını açtı ve “Vekilin-Vekili” olarak koltuğa oturdu. Gerçek vekil “Mustafa Baba” idi ama o da içeriyi boylayınca bizimki “Vekil” oldu. Ve güzelce her kesin bildiği bir Belediye idâre etti, kaynağı malum dünya harcamalarına rağmen hiçbir parti tarafından da aday yapılmayınca MHP’ye koştu ve oğlunu “Meclis Üyeliği”ne atıverdi. Şimdi bütün gücü ile birkaçı da özel ofisinde çalışan ama maaşını “Bankamatik”le alan adamların yerinde kalması için uğraşıyor. Belediye’ye bir sürü emekli celbetmiş, rahat imza atsınlar diye yetki vermiş, şimdi Sözlü Başkan emeklilere evlerine dönün çağrısı yapıyor adamlar direniyor. Ne günlere kaldık yarabbi!
Şahsen Aytaç Durak’ın avukatı değilim, birçok huylarını sevmem ve icraatını da tasvip ettiğime dair bir satır yazımı bulamazsınız! Ama onu çok kötü deyimlerle anmak, Devlet Bahçeli’yi eleştirmiş diye ihânet cephesine dâhil etmek kesinlikle mümkün değildir. Bu ancak, vekilin en önemli marifeti olan münafıklıktır, kendisi ömründe bir defa ülkücü olmuş mu? Bunu herkes bilmiyor mu? Sayın Bahçeli’yi herkes eleştirebilir; biz de eleştiriyoruz. Bunda ne var? Şahsen Sayın Durak’a söylenmeyecek şeyler söyledik! Adam dönüp de böyle değilim demedi!
Hiç kimse kötü bir şey yapmış değildir! Netice olarak Adana’da, Hatay’da, Mersin’de Atatürkçüler birleşmesini bilmiş ve adam gibi adamları seçmişlerdir. Bu bir başarı değil midir? Adana’da bu başarıda Aytaç Durak’ın hakkını inkâr etmek mümkün mü? Nankörlüğün anlamı yok! Aytaç Durak’ın bir talebi olacağını sanmıyorum; varsa da ve ölçülere uymuyorsa yapmamak lâzımdır! Geçen dönem “vekilin-vekilini” şimdi de kendinin “vekilini” Meclis’e Aytaç Durak taşımıştır. Konuştukça batmanın ve bir takım insanları mutlaka konuşmaya zorlamanın hiç anlamı yoktur. Aytaç Durak’lı yıllarda, 5 yıldan beri yapılan devlet denetimi bir şey bulamamıştır. Ama vekilin vekili için aynı şey söz konusu değildir. Bu konuda yine yazacağız, çünkü biz de bu şehirde yaşıyoruz.
Esen kalın.