Şükrü Alnıaçık
“Kafkaslardan, Boşnaklardan gelenler, siz bu ülkenin sahipleri değilsiniz. Haddinizi bileceksiniz. Oradan gelip, hele dağdan gelip bağcıyı kovma hakkına sahip değilsiniz.”
BDP Muş milletvekili Sırrı Sakık, ağzından saçılan bu “asabi” cümlelerle, Şeyh Said’in tohumlarını ektiği, terörün yeşerttiği, Başbakanın sulayıp büyüttüğü “etnik milliyetçilik” fitnesinin doğal bir tablosunu çizmiştir.
Vekilin şuuraltında bu sözlerin, “Çerkezler ve Boşnaklarla sınırlı” olmadığından hiç şüphemiz yoktur. PKK, 19.yüzyılda Avrupa’da “Orient Question” olarak adı konan 1071’e matuf, “Türkleri, Anadolu’dan çıkarma” planının bugünkü taşeronudur. Sırrı’nın da işte böyle bir “sırrı” vardır.
Son elli yıl içinde gelişen “ulaşım ve iletişim teknolojileri” ve hedef kitlenin medya marifetiyle kontrol altında tutulan “nitelikli cehaleti” sayesinde, “Tarih yapmak” eskisine göre daha kolay hale gelmiştir. Önceki yüzyıllarda Tarihin doğal akışı içinde bir yönetim 100 yılda yıkılabiliyorsa 21. yüzyılda bu süre 10 yıla düşmüştür.
Geçmişteki devletlerin çöküş temposuna bakarak kulağımızın üstüne yatacak durumda değiliz. Osmanlı’nın yıkılışının 300 yıl sürmesi, biraz iç dinamiklerden, biraz dış dengelerden “biraz da yolların bozuk olmasından” kaynaklanmıştı. Günümüzde devletler bir kaç yılda yıkılabilmekte, bir ülkede mazlum bir azınlık gibi yaşayanlar, sağlam bir dış destek bulduklarında bir kaç yıl içinde o ülkenin “intikamcı egemenleri” olabilmektedirler.
1988’de Irak’ta katliama uğrayan Kürtler, bugün Irak’ın devlet başkanlığı makamını ele geçirmiş bulunuyorlar. ABD, kısa bir süre içinde % 20’lik nüfuslarına bakmadan intikamcı peşmergeleri, Irak’ın majör unsuru haline getirebilmiştir.
Biz Kürtlerin Irak’takiler gibi Arapların üstünlüğüyle karşı karşıya bulunan bir azınlık statüsünde olmadıklarını savunduk, Misak-ı Milli’ye, Lozan’a ve yaşanan gerçekliğe göre savunmaya da devam edeceğiz. Ancak ne yazık ki bunların bir kısmı, karşılarında Saddam ve Kimyasal Ali olan Halepçe mağduru Irak Kürtleri gibi “diğer Türklere” düşman olmuş durumdadır.
İşte bugünlerde Kafkaslardan Boşnaklardan gelenlerin vergileriyle satın alınmış Mercedes makam otomobiliyle gezip tozan Sırrı’nın “dilinin altındaki bakla” da bu noktada ortaya çıkmaktadır.
Artık sır olmaktan çıkan bir plana göre Ermenistan projesinin mimarı olan ve bu yüzden de Lozan’ı hala tanımayan ABD, özellikle Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra, ajandasındaki Ermeni sorununu, Kürt solüsyonu kullanarak çözmek üzere harekete geçmiştir. ABD için imparatorluk onuru ve hava kuvveti olmayan küçük müttefiklerle oynaşmak daha kolay ve masrafsızdır. Ayrıca bu ittifakta 1 Mart tezkeresi gibi yarı demokratik sürprizlerle de karşılaşılmayacaktır.
Sonunda Wilson’un sözüne sadık kalınacak, Ermeniler, Amerikan nüfuzu ve Kürt nüfusu kullanılarak Bizans sınırları içindeki mülklerine geri döndürüleceklerdir. Bu “tarihi başarı“nın ödülü ise Türkiye’nin, (50 yıl içinde nüfus üstünlüğü istenen noktaya gelmiş olmasa da) Irak örneğindeki gibi siyasi açıdan Kürtleştirilmesi olacaktır.
Bu planı bozmak boynumuzun borcu olsun da biz yine yazımızı o final sorusu ile bitirelim:
I-Bağımsız ekonomik uğraşları olan hükümetlerin Atlantik ötesinden gelen “Derviş“ler tarafından kundaklandığı,
II-Zoraki müttefik İsrail’in “One minute” şovlarıyla, ayartılmış Kürtlerin yanına doğru itildiği,
III-Türk gençlerinin Mc Donalds California ile Ft. Gülen Pennsylvania arasında tercihe zorlandığı,
IV-TSK’nın bağımsızlık çabalarının suikast, sabotaj ve asimetrik psikolojik savaş teknikleriyle akamete uğratıldığı,
V-Kardeş Azerbaycan’ın Ermeniler tarafından Karabağ’da bloke edildiği,
VI-KKTC’nin boğazının sıkıldığı, Türkçü Avrasya çabalarının hapse atıldığı,
VII-Her şeyden önemlisi, ülkedeki en “büyük” iki siyasi partinin başında “kendisini Türk kabul etmeyenlerin” bulunduğu bir ortamda,
VIII-Bebek katillerinin devlete muhatap kabul edildiği İmralı süreci de dikkate alındığında…
Sizce Türkiye’nin 40 yıl sonra “intikamcı Ermeniler’le işbirliği halindeki Kürtler tarafından yönetilme olasılığı” yüzde kaçtır?
Bu “kanlı Tarih dersi“nde önümüze çıkan 100 puanlık final sorusu budur. Kafkaslardan Boşnaklardan nefret edenlerin “sırrı” da bu soruda yatmaktadır.
____________________________________________________
Not: Cudi’den, Tendürek’ten gelenlerin doğal nüfus artış hızı % 4.4, diğer dağlardan ve ovalardan gelenlerinki 1,1 olarak hesaplanacaktır. Herkese başarılar!..