
Aklımın Sıcak Yuvası
Şükrü Alnıaçık
AKP’nin akil adamlar listesi, “empatizan-sempatizan karması” bir profile sahip. Akillerin çoğu, milli menfaatleri babasının malı gibi har vurup harman savurmaya yarayan eşsiz “empatileriyle” öne çıkan isimler…
Güzelim Rumlar neden gitti? Ermeniler haklıydı, Kürtleri çok üzdük, Çingenelere ayıp ettik. Eşcinselleri horladık, çekin pis ellerinizi fahişelerin üzerinden, TSK Kıbrıs’tan neden çekilmiyor? Batı Trakya Yunanistan’ın, Karabağ Ermenistan’ın, Kırım Ukrayna’nın, Urumçi Çin’in iç meselesi değil mi? Kerkük’ten bize ne? Bu Çeçenler de fazla oldular!.. Bir yudum sevgi, mum kokulu kadınlar, düş gezginleri, bu yaz neredesiniz şekerim? Viskime biraz dahabuz alabilir miyim!.. Benim babaannem de Beyaz Rus’muş falan filan…
Bunlar 1970’li yılların ideolojik ve cinsel özgürlük rüzgarına kapılarak haysiyet derisini ya bir hücre evinde ya da rejisör yatağında çizdirmiş, o yüzden de bütün memleket evlatlarının kendileri gibi çizik olması için yıllardır mezhep genişletme misyonerliği yapan aptal avcıları… Bu “akil adamlar,” kendi ayaklarına basıp da pardon demediğiniz zaman dünyayı başınıza yıkarlar, ama vatan hainlerini ve başkalarının katillerini hoş görmede üzerlerine yoktur. Listede yer alanların büyük bir çoğunluğu, torpil yaparak vatan borcunu adam gibi ödemekten yırtan ciğeri çizikler.. Çoğu bedelli, kısa dönem veya çürük raporlu vatan borcu kalpazanları…
Bu akil adamların dişi olanları, bir milli meselede ufukta hayati bir tehlike belirdiğinde asla kıllarını kıpırdatmaz ve bir kirpi gibi büzülerek oklarını size çevirirler. Ama vatan borcu öderken emre itaat ederek şehit düşmüş askerlerin katillerini affetmek söz konusu olduğunda taş yürekleri birdenbire yumuşar, dilleri tatlanır, göğüsleri şefkatle dolar. Öyle ki; göğüslerinin arasında kobralardan kaçan teröristleri saklayacak kadar geniş alanlar bulabilirsiniz. Hatta uzun zamandır özgürlük uğruna karşılıksız amme hizmeti verdikleri için etekleri, orta boy bir kaç teröristi rahatça barındıracak kadar “hacimli“dir. İşte AKP’nin aradığı akil adam kriterlerinden bazıları bunlardır.
Diğerleri de zaten etnik kökenleri yüzünden PKK’lı olan veya “işkenceci devlete” ideolojik düşmanlık besleyerek PKK sempatizanı olan intikamcı Marksistler… Yani bu tarafta salon sosyetesi ağırlıklı bir “Kürtçü İntikam Tugayı” olayıyla karşı karşıyayız.
1979’da İran’daki Mollaların İslam Devrimi sürecinde İran Komünist Partisi TUDEH’le işbirliği yapmaları bize tuhaf gelmişti. Oysa görüyoruz ki; kendi fikir gerdanları kamuoyu oluşturmada yeterince çekici olmayan Siyasal İslamcıların, Anayasa’dan İmralı’ya kadar her ciddi meselede eski kaşar fikir fahişelerinin sosyal cazibesine ciddi anlamda ihtiyaçları bulunuyor. “Fellah köftesini Hamburger ekmeğinde satmak” gibi bir pazarlama tekniği bu…
Bugün Türkiye’de Lale Mansur’un, Refet Hisarcıklıoğlu gibi baştan maliye kırbacıyla “akıllandırılmış” olsa da ferasetine itimat edilebilecek bir adamın yanına “Akil İnsanlar Akdeniz Bölge Başkan Vekili” yapılması, açıktan açığa “oryantal bir konsomasyon” düşüncesinin AKP’yi kuşattığını gösteriyor. Şimdi sosyal içerikli filmlerin bu “cüretkar çıplağını” Akil İnsan yapmak, başta Emine Erdoğan olmak üzere tüm iffetli kadınlara ve yıllardır iffetin sembolü olarak sunulan “tesettür” mefhumuna hakaret olmuyor mu?
Liste açıklanınca şu Şanar Yurdatapan’ın bacısı olan general kızı Lale Mansur’u biraz araştırayım dedim. Google dayı yetti de arttı bile… Binlerce Amerikan polisiyesinde TV ekranlarına yüzlerce zenci, beyaz, hispanik fahişe geldi geçti. Sosyal içerikse sosyal içerik… Ben böyle “akilini” görmedim. Dünya sinemasında bir kadının fahişe olduğunu tasvir edebilmek için ille de bütün mesaisini resmetme mecburiyeti yoktur. Bizim sinemacılar ise ezelden açılım misyoneridir. Sanatçısı da dahil olmak üzere yönetmenin “meme eşiğini geçerek abazan gişesi yapması” bir hüner olarak kabul edilir. Rejisörler, iffetli kızlarla her türlü rolün çekilemeyeceğini, setten sonra da aleme gidilemeyeceğini bildikleri için toplumu açmaya, etek boyunu kısaltmaya, don- sütyen çıkarttırmaya, kadınları birbirleriyle uzun uzun seviştirmeye meraklıdırlar. Şimdi tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş, fikir fahişeleriyle fiil fahişeleri yanyana gelmiştir.
İlim-irfana ve hendeseye yabancı oldukları için hamamdan çıkarken peştemalı başına çeken, çekerken de gerisi açılan cahiller gibi bizim varoş İslamcıları, bu siyasi konsomatrisleri akil adam sıfatıyla Türk Milletinin başına sarmışlardır. Bu kirli peştemalın Türk efkar-ı umumiyesini layıkiyle kuşatma ve adına vatan denilen ruy-i zemini, eli kanlı hainlerin nazar-ı muhanneti karşısında setr eyleme kabiliyeti yoktur.
Türk Milletinin aklı ve iradesi, âlel-umum akılsız vükelâya, bir namuslu mecnunu bile cümle düşkün ukelâya bedeldir. AKP’nin Öcalan’ın emriyle uygulamaya koyduğu, Türk Milletini alçaltma ve itibarsızlaştırma stratejisi, ters tepmeye mahkumdur.
Yeter ki milletimiz mutluluğu, siyasi pavyonlarda kırıtan oryantal konsomatrislerin oynak göbeğinde değil, vicdanında “kendi aklının sıcak yuvasında” arasın!..